site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Özden Söze Dökülenler

08.05.2020
A+
A-

Öz, bir şeyin ana öğesi,bir kimsenin benliği,kendi manevi varlığı demekmiş. Peki cidden özümüze saygımız,sevgimiz var mı? Yoksa herkesleştirilmek bizim için daha mı kolay?

Özgünlüğümüz ruhumuzu besleyen,bizi diğer insanlardan ayrıştıran en önemli husustur.İnsanlar farklılıklarıyla kabul edilmeli ve onaylanmalıdır çünkü sıradan insan olmak,kendi cümlelerinin olmaması,herkesle aynı düşünceye sahip olmak demek iken,özgün olmak yaratıcı ve kendine has cümlelerle ifade etme eylemidir. Hayatımızdaki yolcuğumuzda da özgün olmak,her zaman yeni kapılar açmasa da farklı kapılardan girip farklı bakış açılarına sahip olmamızı sağlar.

Bu yüzden monotonlaşan bir hayatın güzel yanını bulamıyoruz,keyif alamıyoruz ve zaman geçtikçe mutsuz insanlar oluyoruz. İnsanların neden rol modelleri vardır,hiç düşündünüz mü? Bence insanlar,kendileri gibi olan insanlara önem verip onların hal ve hareketlerini özümsedikleri için bugün çoğu başarılı insanın kendini benzettiği, kendini orada onun yerinde gördüğü ‘’rol modeli/modelleri’’ var. Çünkü özgünlük göreceli ve anlaşılması zor bir kavramdır.İnsanlar rol modelleri ile bu yolda giden insanların olduğunu gösterip kendi yollarında daha az sorunlarla karşılaşmak ister.

ÖZÜMSEMEK
Bir eylemi faaliyete geçirmenin en kolay yollarından birisi,onu yok saymamaktır. Varlığını kabul etmek ve kendine uyarlayabilmektir. Bir kitabı herkes okuyabilir ama herkes senin anladığın şeyi anlamayabilir, senin altını çizdiğin yerlerin altını çizmeyebilir. İşte burada devreye giren şey, içselleştirmektir… İnsanların kişisel gelişim için yaptıklarını vücüduna aldıkları besinler olarak düşünebiliriz, gün içerisinde enerji veren, sağlığını korumaya yardımcı olan ve günü rahat geçirip huzurlu hissetmesini sağlayan şeylerdir. İşte özümsemek vücudumuza aldığımız bu besinlerin yeni bileşimlerini oluşturup farklılıklara yol açmamızı sağlayan, içimizde bir şeyleri başlatan o sihirli değnektir. Özümsemeyen insan, farkındalığı yakalayamaz ve kendine adım atamaz. Oysa her değişim ve gelişim önce kendinde başlar insanın. Bir şey onu tetiklemezse,oturduğu yerden kalkamaz, yeni kitaplar okuyamaz, yeni tatlar ve yeni yerler keşfedemez insan.

ÖZ SAYGI
“Herkesi sevmek zorunda değilsin ama herkese saygı duymak zorundasın .“ Diye bir cümleyi dünyamızın merkezine koydular ve bize bunun nedenini nereden geldiğini hiç anlatmadılar.Peki ya gerçekten öyle mi? Bence insanın önce mahiyet benliğine saygı duyması gerekiyor.Kendi düşünce ve görüşlerine,kendi fiziksel özelliğine,kendi yaşamına saygı duymayan bir insan başkasının fikirlerine ve yaşamına saygı duyabilir mi? İnsanlar hep onlara dayatılan şeyleri yapmak zorundaymış gibi hissediyor ve bu kendini gerçekleştirmeyi hep baskılıyor. Deselerdi ki “önce kendini sayacaksın,kendine saygı duyarak başlayacaksın bu yola, tüm kusurlarını görecek,bilecek ve farkında olacaksın,kendi potansiyelini keşfedecek ve yapabileceklerini-yapamayacaklarını kendin tercih edeceksin işte bu yüzden önce kendinden başlayarak sonra toplumun tümüne ayrım yapmaksızın saygı duymayı kendiliğinden isteyecek ve bunun sosyal varlıklar olduğumuz için ne kadar önemli olduğunu kendin anlayabileceksin’’ Diye o zaman biz bunu zorundaymış gibi hisseder miydik? Ve bize saygı duyulmadığı zaman,bunu sürekli yanlış biçimde ifade eder miydik? İnsanlar genel görüşü kabul edip ona göre yaşadıklarında ayağına taş değmez zannediyorlar ama kendilerini yok ettiklerini,koyun sürüsü gibi herkesle her şeyi aynı olmanın ne kadar sıkıcı ve kendine saygısızlık olduğunu göremiyorlar.

ÖZ SEVGİ
Sevmek,iyileştirici bir özelliğe sahiptir.İnsanın ruhundaki yaraları sarar ve kabuk bağlayana kadar ilgiyi eksik etmez. Peki insanlar bir başkasını bu kadar çok sevebilir iken kendilerini ne kadar seviyordur? Ya da insan kendine saygı duymadan kendini sevebilir mi? Sanmıyorum böyle bir şeyin gerçekten var olduğunu.İnsan sevmeye ve sevilmeye ihtiyaç duyar ama herkes ve her şeyden önce özünü sevmelidir. Çünkü,özden gelmeyen sevgi yapaydır,sahte duruşu vardır ve en önemlisi sözlerde yalana iter insanı. -mış gibi yaşamaya devam etmektense kendinle yüzleşip,sevgiyi içinde bulmalısın,en güzel sevgi özden gelir söze dökülür. Aslına bakarsan,her şeyin güzelliği ve başlangıcı önce özdedir. Özden gelmeyen, hissedilmeyen hiçbir şey söze ve davranışa dönüşmez. Bu yüzden çoğu psikolog, ilişki uzmanı gibi insan ilişkileri alanında başarılı insanlar öze odaklanıp, içselleştirilen olayları önemser. İnsan bir şeye başlamak, bir şeyi yaşamak ve hissetmek istiyorsa önce dönüp kendine bakmalı, özümsenen her şey güzeldir ve değerlidir. Umarım özünüzden gelen her şey birgün tüm gerçek hislerinizle sözlerinize dökülür 🙂

Gönlümden gönlünüze çiçek çiçek sevgilerimle…

-Eda ÇİVİCİ

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.