İlişkiler Dünyasında Ufak Bir Gezi

İkili ilişkilerde “aynı dili konuşmak” diye bir tabir vardır bilir misiniz? Son zamanlarda partnerlerle kurulan ilişkiler olsun, arkadaşlıklar olsun popülaritesi artmış bir kavramdır. Çünkü insan gerek pandemi süreci gerek başka şahsi meselelerinden ötürü tekil yaşamın daha alternatif bir seçenek olduğunu düşünüyor.

Gün geçtikçe zorlaşan bağ kurma ve hissetmenin yanında artık insanlar aynı dili konuşamadığından da yakınıyor. Herkesin kendince hayatta kurduğu hayalleri, kendince belirlediği hedefleri var. Ve bununla paralel ilerlemeyeceğini düşündüğü bir ilişki içerisindeyse veyahut flört evresindeyse insan bu tip kendine toksik yani kendini zehirleyen ve yoran, üzen ilişkide var olmak istemiyor. Zaten zorlaşan yaşam şartlarıyla mücadele içerisindeyken bir de konfor alanından çıkıp kendini yok saydığı, değersiz hissettiği bir ilişkiyi kurmak istememesi en doğal hakkı değil mi? İnsanlar sevmek ve sevilmek ister. Değerli hissetmek, önemsenmek ister lakin her şeyin bir dozu olduğunu, azınında fazlasınında zarar olduğunu bilir. Buna göre hareket ederek sadece kalbine değil aklına ve mantığına da o insanı almak, beyin süzgecinden geçirip onaylayıp yola öyle kalbiyle devam etmek ister. Kalbiyle devam ederken aynı dili konuşmanın ne denli önemli olduğunu farkeder insan. Çünkü aynı dili konuşamadığınız, aynı hisleri hissetmediğiniz biriyle neden olasınız ki? İnsanlar artık iki kelam laf edebildiği, birbirine güvenip bir şeylerini paylaşabildiği, birlikte eğlenebildiği ve her koşulda yanında olabildiği birini istiyor. Malesef günümüz şartlarında ne sohbet edebilmek ne de bir şeyleri paylaşabilmek bu kadar basit! İnsanlar sadece eğlenebildiği insanları hayatlarının merkezine alarak yaşamaya çalıştığında sonu hüsran olabiliyor. Çünkü ne eğlence ne de sadece sohbet yetmez bir ilişkiyi ilişki yapabilmek için. Nasıl ki her ilişki parmak izimiz gibi kendine has ise ilişkinin dinamikleri de öyle kendine has.

Unutmamak gerekir ki, aynı dili konuşmak, uzlaşılamayan noktalarda ortak paydada buluşabilmek, en mutlu gününde de en zor gününde de yanında olabilmek ve bunun gibi bir sürü iyi ve kötü olaylarda birlik olabilmek malesef ki her yiğidin harcı değil. Bu yüzden altını çizerek söylememiz gerekirse, lütfen önce ilişkilerde kendiniz ne istediğinize bakın sonra ona uygun birini hayatınıza alın. Çünkü aynı dili paylaşabilmek anca böyle mümkün olabilir. 🙂
Gönlümden gönlünüze çiçek çiçek sevgilerimle.

Eda Çivici