Artan Vakalarda Yaşam Mücadelesi
Elli binleri gören vaka sayısına baktığımızda Türkiye’de kurallara uyum sürecinin az çok nasıl olduğunu görebiliyoruz. Kural olarak uyulması gereken sadece sosyal mesafe- hijyen ve maske gibi basit şeyler varken hala çarşıda görüyorum ki bunlara uymayan insanlar var. Peki neden? Coronavirüsün varlığına inansanız da inanmasanız da toplum içine girerken bu kurallara uymak zorundasınız.
Bir sağlıkçı olarak son günlerde artan vaka ve ölüm sayılarına üzülüyorum. Çünkü emeklerimizin boşa gittiğini görmek ve insanlarımızın aramızda virüs yokmuşcasına yaşamasına devam ettiğini görmek bizi yıpratıyor. Siz evlerinizde sağlık ve sıhhatinizle, ailenizle yaşayın diye tüm sağlıkçılar hayatlarından da yalıtılmış durumda. Peki ya bir yılda ne değişti? Başladığımız noktaya sürekli geri dönersek yol alamayız. Ve biz yol alamadıkça geçim sıkıntısı yaşayan insanların hayatlarından çalıyoruz, farkında olmadan. Belki sizin her şeyiniz eksiksiz. Ama Türkiye şartlarında geçim sıkıntısı yaşayan, iflas eden, işten çıkarılan birçok insan var. Bu insanların geçindirmek zorunda olduğu aileleri de var. Peki biz bunları neden görmüyoruz? Neden onlar için bu kurallara uymuyoruz? Keyfiniz yerinizde olsun yine lakin unutmayın çevrenizde olup bitenleri. Mutlu ve huzurlu olun yine ama unutmayın bir baba evladına ekmek götüremiyor şu günlerde. Birbirimize destek olsak, kurallara uysak ve yardıma ihtiyacı olan insanlara gerek maddi gerek manevi yardımlarda bulunsak fena mı olur? Bu yazıyı yazarken hem aşırı duyarlı ve farkındalık sahibiyim hem de çevremde görüp duyduklarımdan ötürü sinirliyim. İnsanlarımız o kadar ‘’tatil yapamamaya, gezememeye’’ takmış durumda ki, burnunun dibindeki komşusunun ne derdi olduğundan bihaber… Tabi ki kazanın ve kazandıklarınız yiyin. Buna bir lafım yok ama hazır Ramazan’da giriyorken, hepimiz birlik olsak ve yardıma ihtiyacı olanlara destek versek iyi olmaz mıydı? Bu pandemi süreci hepimizin maddi durumlarını zedeledi, hem can kayıpları hem maddi kayıplar yaşamamıza sebep oldu. Ve can kayıplarının üzüntüsünü yaşarken evimizdeki bir insanın aç olmasını istemeyiz değil mi? Empati kurabilirsek eğer bu süreçte yardım edebiliriz. Empati kurabilirsek eğer bir bebeğin sütü, bir çocuğun yiyeceği ekmek olur. Empati kurabilirsek eğer coronavirüsü azaltabiliriz. Sadece bireysel sorumluluklarımız yok. Aksine toplumumuza karşı da bir sorumluluğumuz var. Bunu unutmamalı ve unutturmamalıyız.
Bu pandemi süreci ne kadar böyle devam eder bilmiyorum.Türkiye kendi aşı çalışmalarını hızlandırırken aynı zamanda aşılamayı da arttırmış durumda. Bu sevindirici haber olsa da unutmamak gerekir ki, bir toplum bağışıklığı toplumun yüzde doksanını aşılamadan olmuyor. Bu yüzden aşı olanlar kuralları genişletmemeli ve aşı olmayanlar için riski azaltmaya çalışmalı. Hepimiz bir ve beraber olursak bu süreçte az zarar alırız, desteklerimizle bir çocuğun, bir annenin veya bir büyüğümüzün evinde rahat uyumasını sağlarız. Hadi gel Türkiye’m biz kurallara uyalım ve çalışmak zorunda kalan vatandaşlarımızın yükünü hafifletelim.
Gönlümden gönlünüze çiçek çiçek sevgilerimle efendim…
EDA ÇİVİCİ