site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Türk Milliyetçiliğinin Ekonomi Politiği 2

09.09.2020
A+
A-

Önceki bölümlerde serbest piyasanın iktisadi yapısı güçsüz ülkeler için nasıl bir sömürge aracı haline geleceğini örneklerle anlatmaya çalışmıştık.

Küreselleşme Avrupa’nın bütün değerli işletmelerinin Çin’in eline geçmesinin yolunu açarken milliyetçilerin özellikle de Türk Milliyetçilerinin küreselleşme, serbest piyasa ve neoliberal politikaları savunmaları kendilerini inkar etmeleri anlamına da gelecektir.

Dolayısıyla Türk Milliyetçileri içerisinde devletin olmadığı ve sermayenin elini kolunu sallayarak girip çıkabildiği bir sistemin savunucusu olamazlar, olmamalılar.

Türk Milletinin sosyolojik yapısı da göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan iktisadi model karma ekonomi olacaktır ki sermaye yapımız ve şirketlerimizin mali güçleri de ülkemiz için aslında bunu zorunlu kılmaktadır.

Bu hür teşebbüsün önüne geçilmesi, zenginleşmenin engellenmesi gibi algılanmamalıdır. Aksine bu sayede dünya ile rekabet edecek şirketlere sahip olabilir, milletin zenginliğini arttırabiliriz. Bizim meselemiz ülke sınırları içinde yürütülen ticari faaliyetler değil, ticari faaliyet adı altında ülke ekonomisine yabancı müdahalesinin önüne geçmek olmalıdır.

Türkiye’nin dünya ile rekabet eder hale gelmesi için ihtiyaç duyduğu sermaye sadece devletin kasasında mevcuttur ve devletin ticari faaliyetlerden uzak tutulması düşüncesi bu rekabet ortamında bizi geri düşürmektedir.

Özel sektöre verilen devlet desteklerinin ne kadar verimli olduğu konusu tartışılmalı ve bazı alanlarda devlet destek olmak yerine ortaklıklar kurarak ya da bizzat kendisi işin içinde olarak ilgili sektörlerde hızla ilerlenme sağlanmasının önünü açmalıdır.

Türk Milliyetçileri bu gerçekler ışığında yeni bir ekonomi anlayışı geliştirmeli ve milleti buna ikna etmek için çalışmalıdırlar.

Neoliberalizmle karşı karşıya gelmeyen ve onunla kavgaya tutuşmayan bir milliyetçilik anlayışı sadece Türkiye’de değil bugün itibariyle dünyanın hiçbir coğrafyasında ayakta kalamaz.

Üreticinin ve emekçinin kesin sınırlarla haklarının korunduğu bir model Türkiye’nin de ihtiyacı olan şeydir.

Örneğin; Tarımda kooperatifleşme Türkiye için elzemdir ve Türk Milliyetçileri bunu dillendirmeli ve savunmalıdırlar.

İktisadi faaliyetlerin tamamen milletin yararına yürütülmesi ve bu faydanın ortak olarak paylaşılması sorununu çözüme kavuşturmak içerisinde bulunduğumuz yüz yılda her fikir için bir zorunluluktur ve Türk Milliyetçilerinin bu konuda muhakkak söyleyecek sözlerinin olmaları gerekmektedir.

Ülkemizdeki iktisadi faaliyetleri neoliberalizmin insafına bırakmak, milliyetçisi olduğumuz bu millete yapacağımız en büyük kötülük olur.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.