site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Selanik Türklerindi –I-

06.04.2020
A+
A-

Selanik’te Yaklaşık Her Beş Kişiden Biri Türk’tü…

Mübadele öncesi Selanik’in nüfusunun 150 binden biraz fazla ve Türk sayısının 30 bin civarında olduğunu söyleyebiliriz.

İtiraf edelim ki imparatorluğun her yanı Türk değildi. Toplamda 27 milyonu bulan Osmanlı nüfusu, II. Mahmut Dönemi nde yapılan sayımla tespit edilmişti. Rus Harbi nden sonra ise Rumeli de yaklaşık 5 milyon, Anadolu da yaklaşık 7 milyon, Ortadoğu ve Kuzey Afrika da yaklaşık 4 milyon insan yaşamaktaydı. Balkan Savaşı öncesinde bu sayının 29 milyona yaklaştığını görmekteyiz.

Yalnız Rus Harbi ve Balkan Savaşı Türk nüfusunun eridiği ve aynı zamanda göçler sebebiyle büyük orandan yer değiştirdiği yıllardır. 1900 yılından önce nüfusun 18 milyona kadar gerilediğine de şahit olmaktayız. Elden çıkan topraklardaki nüfus 14 milyondur ve bunun bir milyonu Anadolu ya göçmüştür. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları yine nüfusun azalmasına sebebiyet vermiş olaylardır. 1927 seçimlerinde nüfusun 13 milyon olması kaybedilen insan sayısını aşağı yukarı verir.

Balkan Savaşı ndan önce Osmanlı nın topraklarının Avrupa, Asya ve Afrika da hilafet makamının etki alanı ve uzaktan kumandayla idare edilen yerler dâhil 5 milyon km kareye yaklaştığını görmekteyiz. Bu rakama 500 yılda ulaşan Osmanlı Türkleri, sadece 10 yılda bu toprakların 4 milyon kilometrekaresini geri iade etti. Tek kurşun dahi sıkmadan verdiği topraklar oldu: Misal; Selanik.

Türklerin batıdaki toprakları yani Rumeli Anadolu dan yapılan göçürmelerle Türkleştiriliyor, Müslümanlaştırılıyordu. Bunda hem olumlu hem olumsuz sonuçlar doğacaktı. Fethedilen topraklarda Türkleşme sağlanırken Anadolu Türklerden arınıyordu farkında olmadan. Türkler geniş bir coğrafyaya savrulurken Rum u, Ermeni si Anadolu da sayıca ve nispeten artıyordu.

Rumeli yi arkamızda bırakırken göç etmemiş veya edememiş onca insanımızı da o topraklarda terk ediyorduk ister istemez. Türkler göçmekten ve savaşmaktan ne sermaye birikimi yapabilmiş ne de gayrimenkul zengini olabilmişti. Oysa gayrimüslimler hem askerlik yapmamışlar hem de ticaret ve kuyum, halı, ipek gibi değeri iş kollarında olduklarından sermeye birikimi sağlamışlardı. Sonra da yabancı elçilik ve tercümanlık gibi uğraşılar sayesinde dış ülkelerle irtibat halindeydiler. İktisaden güçlü, sermayedardılar.

Türkler tarım ile uğraşmakta, zanaatçılık yapmaktaydılar. Bu yüzden toprakla uğraşan serf durumundan kurtulamadılar. Başka bir deyişle, Osmanlı devlet yönetimi, fetihle kazanılan topraklarda tımar sistemini yerleştirdiğinden askerlikle birinci derece meşgul Türkleri de toprağa bağlamakta, hepsini köylü ve ziraatçı yapmaktaydı. Konu çok yüzeysel bir değerlendirmeyle budur.

Durum böyle olunca topraktan üreten ve köylü Türklerle, bunları tüketen ama tüccar ve simsar takım yabancılar arasında ekonomik yönden uçurum oluştu. Rumeli nin kaybı dolayısıyla hem askeri hem de ekonomik bir başarısızlık, büyük bozgundur. Fetih siyaseti aslında uzun vadede kendiyle çelişmekteydi. Ana unsur Türklerin ölerek kazandıkları savaşların sonunda aldıkları mükâfat tarım yani köylülük, fethedilen yerlerdeki yabancı tebaanın ise özür dilemek ve affolunmak için aldıkları kapitülasyon ve diğer ayrıcalıklardı.

Fetih ve ganimet ekonomisinin sonu yoktu; hazıra dağ dayanmazdı. Bu nedenle ardı ardına yapılan fetihlerde Osmanlı hem talancı ve istilacı olmakta ama yönetimi altına aldığı topraklardaki tebaaya hoş görünmek uğruna dil ve dinine dokunmayınca bu sefer kalıcı da olamıyor, sanayi devriminden sonra hele, küçük gördüğü Batı nın büyüklüğünü kabul etmek durumunda kalıyordu.

Tükler önce zaptçı sonra bekçi oluyor, yıpranan ve yok olan taraf olarak da sürekli sayıca azalıyor, ekonomik olarak da büyüyemediğinden sonunda sömürülüyordu. Kılıçla ele geçir ama aldığın topraklarda daha sonra sabana esir ol, kazma kürek salla… Oysa gayrimüslimler sermaye ve birikimleri sayesinde ticaret, simsarlık ve komisyonculuk yaptıklarından burada olmazsa orada toprağa bağlı olup da bir yere kolay kımıldayıp ayrılamayan Türklerden daha mobildiler ve savaşlardan daha az yıpranıp etkileniyorlardı.

Lozan görüşmeleri tıkanınca Mart-Nisan 1923 te İzmir de toplanan iktisat kongresinin amacı açıktı. İçte devletçi ve milli bir ekonomi, dışta ise bağımsız ve kapitülasyonlardan arınmış bir iktisadi politika izleneceğinin sinyali vermek. Kabotaj olayını da unutmayalım. Bunlar çözümlendi ama Musul kaldı.

Tekrar Rumeli nden çekilmeye dönersek, bu topraklarda 2,5 milyon Türk yaşamını yitirirken 5 milyon Türk de anayurda yani Anadolu ya göç ederek, hem yurdundan hem de toprağından olmuştur. Dolayısıyla Kafkasya ve Rumeli Anadolu ya akmıştır. Bir zamanlar alınıp zorla göç ettirildikleri topraklara, anayurda…

Devam edecek…

Asil S. TUNÇER

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.