Çetin Altan’a Ödül; Nasreddin Hoca’ya Ceza!

01.02.2009; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki; Türkiye artık ne Çetin Altan’ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkûm eden bir Türkiye’dir, ne de Nazım Hikmet’i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye’dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini öz güvene bırakmıştır” dedi.

Başbakan Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca gazeteci yazar Çetin Altan’a değer görülen ‘2008 Yılı Kültür Sanat Büyük Ödülü’nü Aya İrini’de düzenlenen törenle verdi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/38744/__2008_Yili_Kultur_ve_Sanat_Buyuk_Odulu___Cetin_Altan_a.html#

Buraya kadar her şey güzel; şimdi merak ettiğim konu şu: acaba Çetin Altan’a ödüle layık bulan büyüklerimiz, yetkililer onu gerçekten okudular mı? Başat düşüncesini ve yazılarında çoğunlukla savunduğu açık veya gizli ana fikri biliyorlar mı? Aslında Çetin Altan’a ödül verirken bir anlamda Nasreddin Hoca’yı cezalandırdıklarının, Türk kültürünü bir tarafa attıklarının farkındalar mı? Nasıl mı? Şimdi vereceğim link’i lütfen tıklayıp dikkatlice okuyun; özellikle yazının sonundaki Nasreddin Hoca’yla ilgili fıkrayı…
http://www.milliyet.com.tr/2008/02/29/yazar/altan.html

Yazılarında her türlü ağza alınmaz küfür ve söz söylemekten çekinmeyen, şehit Mehmetçiklerin cenazelerinde gözyaşı döken şehit analarıyla alay eden, Atatürk İlke ve İnkılâplarıyla dalga geçen, özürcü entellerin evrenselliklerini öven, “Vatan, Millet, Sakarya” ilkesini savunanları gerici diye niteleyen bu adam, bu fikirleri ve sözleri için mi ödüllendirildi? İşte benim bulabildiğim kadarıyla birkaç örnek: “Arap Bacı, mahrem yerinden kıvrık bir kıl kopartır… Bak daha burada ne kadar var, diye mahrem yerinin kıllarını gösterir…”; (devamı için):
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/09/yazar/altan.html
“Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda gele gele sadece buraya gelebilmişiz…” “Her biri şehit oldukça, anneleriyle babalarının “yaşasın vatan” diye bağırdığı Mehmetçikler nasıl olsa çok bizde…”; (devamı için):
http://www.milliyet.com.tr/topalordeksaskinordekkazkafa/cetinaltan/yasam/yazardetayarsiv/11.11.2006/177592/default.htm

“… Evrensel enstitüler kurulsa… Ve bu alanda, Prof.Dr.Eser Karakaş, Prof.Dr.Ahmet İnsel benzeri, çeşitli ülke uzmanları, yeni ve evrensel beyinler yetiştirse…”; (devamı için):
http://www.milliyet.com.tr/okyanustransatlantiklerindeevrenselenstitulerkurulsa/cetinaltan/yasam/yazardetayarsiv/10.11.2006/177435/default.htm

(Not: Özürcü Ahmet İnsel, AB’den 107.414.00 Euro hibe almış). Atalarımızın Viyana kapılarına kadar gittiği” nakaratı, bir hayli eksildi. Bu arada “Vatan, Millet, Sakarya’dan da, ‘Sakarya’ eski viteste tekrarlanmaz oldu. Büyük bir gelişme ve değişiklik, aferin…”; (devamı için):
http://www.milliyet.com.tr/mahallekahvesinedonusendunya/cetinaltan/yasam/yazardetayarsiv/12.10.2010/177307/default.htm

…

Bunlar sadece birkaç örnek benim yakalayabildiğim ve zamanım elverdiğince ulaşabildiğim. Kim bilir daha kaç örnek vardır? Çetin Altan gibi yazarlar biryana Türkiye’yi ve Türklüğü savunan, ulusalcı ve yurtsever ve de gerçek aydınlarımızı, yazar ve şairlerimizi ne zaman ödüllendireceğiz? Asıl ödülü hak edenlere layık oldukları değeri ne zaman vereceğiz?

…

Bu şekilde bitmişti o tarihli yazımız. Aradan zaman geçti; 6 yıl. Çok şeyin değişmediği gibi Çetin Altan da değişmedi. Oğulları da aynen kendi gibi. Türkiye ve Türk okuru kendilerini yakından tanır. Ben Çetin Altan’ın ardından güzel şeyler söyleyebilmek isterdim. Yukarıda sadece birkaçını verebildiğim yazılarını ve diğerlerini okuyunca maalesef söyleyemiyorum. Sizi bilmem…

Çetin Altan’ın yazdığı kitaplara baktığınızda “Büyük Gözaltı”, şefkatten, anlayıştan uzak çocukluk geçiren birinin cinsel organını hizmetçiye göstermesi ve elletmesini anlattığı sapıkça bulduğum bir kitaptır. Kitap yayınlandıktan bir yıl sonra ödül almasına da şaşmadım zira 70li yıllar Avrupa gibi Türkiye’nin de cinselliğe hızla daldığı yıllardır. O dönemde yazılan çoğu eserde cinsel hoyratlık ve hatta ensest ilişkiler işlenmiştir. Daha sonra bu Yeşilçam’ı da etkileyecektir.

Ahmet Altan’ın yazdığı “Sudaki İz” ona keza. “Vatanı bir kadın memesine satarım…” diyen Ahmet Altan’ın bu romanı da babasınınkinden çok da farklı değil. Safi müstehcenlik kokan ve “erkeğin cinsel organını iki beden arasındaki köprü” misali benzetmelere değin sansürlenecek çok noktası olan ve zaten bu yüzden de toplatılmış kitap.

İkinci Cumhuriyetçi ve Küreselci ailenin nedendir bilinmez ama tek sıkıntıları Türklük ve Sünni-İslam. Cumhuriyetin mevcut kurumlarından diyanet işleri, okullardaki din dersleri, Anayasal düzenin getirdiği ulus-devlet-dil gibi kavramlar. Bunlar onlara göre tek parti düzeninden kalan dayatmalar ve hatalı uygulamalar.

Ailede Rusya Tatarlarıyla ve Kuzey Irak Kürtleriyle akrabalık var; kan bağı var. Zaten baba Altan hariç ama oğlanlar Taraf ve Star gazetelerinde başyazarlığa kadar terfi ettiler. Lafı uzatmadan Altanlar ile ilgili yazıları ve yorumları aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz.

https://sadoglu.wordpress.com/tag/ahmet-altanin-esi-ve-annesi-fahise-midir/
http://www.sabah.com.tr/pazar/2010/10/24/yapamadigim_her_sey_icin_pismanim
http://www.timeturk.com/tr/2014/08/17/irak-cumhurbaskani-fuat-masum-bakin-hangi-yazarin-akrabasi.html
http://www.mehmetaltan.com/index.asp?sayfa=biyografi
http://www.basnews.com/tr/news/2015/05/06/fuat-masum-ve-altan-ailesi-tercumanla-anlasabilen-bir-ailenin-hikayesi/
http://www.gazete360.com/Haberler/turkiye/11-yazarin-kaleminden-cetin-altan/41608
http://www.yenisafak.com/yenisafakpazar/ben-babamin-izindeyim-141036

Asil S. TUNÇER
Profesyonel Turist Rehberi