site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Kuzey Kıbrıs ve Kuzey Irak

09.07.2012
A+
A-

Ayrı Gibi Gözükse de,

Kıbrıs Planının Özü:

Kıbrıs’taki Türk askerinin etkisizleştirilmesi ve bütün askeri güçlerin NATO’ya bağlanması yoluyla ABD ve AB komutası altına alınmasıdır. ABD ve AB, Kıbrıs’ı NATO aracılığıyla ve AB’ye üyelik süreci maskesi altında işgal etmeyi planlamaktadır.

Kıbrıs Planının Esasları:

1. Türk askeri, NATO üzerinden ABD komutası altına alınıyor. Plana göre, Kıbrıs, askeri yönden NATO aracılığıyla bütünüyle ABD kontrolü altına alınmaktadır. Ancak bu harekât Türkiye kamuoyunu uyuşturacak bir içerikle yapılıyor. Türk askeri NATO emrine alındıktan sonra Kıbrıs’ta kalacağı için, Türkiye halkı yanıltılmış oluyor. Kalan 40.000 Türk askeri zaman içinde lağvedilip Ada’dan izole edilecek.

2. Annan Planı, maskelenerek uygulanıyor. Plan, aslında Annan Planı’nın devamı. Ancak Annan’ın hazırladığı çözüm perdelenmiş oluyor. Annan Planı’nın özü, Türk askerini Ada’dan atmak ve yerine BM (NATO) şemsiyesi altında ABD askerini yerleştirmektir. Bu kez. Türk birliklerinin kademeli olarak Kıbrıs’tan çıkartılması yerine, sayısının azaltılması ve ABD ve AB komutanlığı emrine verilmesi sağlanıyor. Böylece Annan Planı, gerçekleştiriliyor.

3. Bütün Kıbrıs’ta Rum yönetiminin stratejik güvenliği sağlanıyor. Planın en dikkat çeken esaslarından biri, Kıbrıs’ta Rum yönetiminin stratejik güvenliğini sağlamasıdır. Kıbrıs Türkleri ise, tek tek birey olarak korunacaktır. Yani ABD Kıbrıs’ı stratejik olarak Rumlara vermekte, Türklere ise Rum hâkimiyeti altında birey olarak can güvenliği vaat etmektedir.

4. ABD ve AB stratejisinin Kıbrıs ve Kukla Kürdistan dayanakları inşa ediliyor. Kıbrıs’ı İşgal Planı’yla ABD, yalnız Kıbrıs’ı değil, aynı zamanda Kuzey Irak’ı tam kontrol altına alma ve Kürdistan’ı yayma ve pekiştirme amacına doğru kuvvetli bir hamle gerçekleştirmiş oluyor. ABD’nin Orta Asya’yı ele geçirmede odaklanan temel stratejisi içinde Kıbrıs ve Kuzey Irak’a özel bir rol verilmiştir. Kıbrıs’a Ağratur ve Dikelya üs’lerine yerleşen ABD hava ve deniz kuvvetleri buradan haritada gösterildiği gibi, bütün Ortadoğu’yu kontrol altına almaktadır. İkinci İsrail işlevi gören (Kukla) Kürdistan, Kıbrıs’tan desteklenmekte ve (Kukla) Kürdistan planını bozacak güçlerin başında gelen Türkiye, Kıbrıs konusunda baskı altına alınarak dizginlenmekte ve Suriye ile İran da yine Kıbrıs üzerinden tehdit edilmektedir. AB’de Ermeni ve Kürt sorunlarına verdiği destekle bu yöndeki tavrını açıkça ortaya koymaktadır.

5. Büyük Ortadoğu Planı içinde, NATO doğuya doğru yayılıyor. ABD ve AB, Kıbrıs’ı işgal planıyla, NATO’ya kendi stratejisi içinde yeniden işlev kazandırıyor. NATO, “Büyük Ortadoğu Projesi” gereği doğuya doğru yayılıyor. Böylece, ABD’nin Irak savaşı sonrasında bozulan Atlantik ittifakı üzerindeki denetimi yeniden kuruluyor. AB’de bir ara ABD yakınlaşması ve bazen de kısa süreli bozulan ilişkilerle karşılıklı çıkarlar göz önünde tutularak tüm engel gözüken argümanlar denetim altına alınıyor ve Türkiye’nin de Avrasya İttifakı içinde yer alması önleniyor. Bütün bunlarla bağlantılı olarak, ABD, Avrasya’yla nihai hesaplaşma öncesinde yeni mevziler kazanmış oluyor.

6. Türk ordusunun kriz bölgelerine müdahale gücü olarak sürülmesinde önemli adım. Bu plan gereği, Türk Ordusu en önemli direnç noktalarında, yani Kıbrıs ve Kuzey Irak’ta tam denetim altına alınıyor. Böylece Türk Ordusunun BOP gereği kriz bölgelerine müdahale gücü olarak sürülmesinin zemini yaratılmış oluyor. Bu denetim tamamen ABD ve AB yararına işliyor. Örn; Bosna, Afganistan, Lübnan…

7. Ortak Koruma Harekâtı-Kıbrıs için Yeni Güvenlik Mimarisi- (Operation Joint Protection-A New Security Architecture for Cyprus): Bu bir anlamda Türkiye’nin işgali ve Birleşmiş Milletler ile düşülecek bir anlaşmazlık üzerine Kıbrıs’taki gelişmelerle başlamaktadır. Bugün Kıbrıs’ta Türkiye’ye “kabul edilmesi imkânsız çözümler” dayatılmakta ve müdahale için gerekçe oluşturacak anlaşmazlığın zemini hazırlanmaktadır. Bugün gelinen nokta budur. Türkiye tam anlamıyla işgalci, Rum Kesimi ise mağdur pozisyonundadır. İHM’de çıkan karar da bunu göstermiyor mu? Türkiye, Kuzey Kıbrıs Topraklarında bulunduğu süre için işgal parası ödemeye mahkûm edilmedi mi?

KUZEY IRAK, GÜNEY KÜRDİSTAN

Aslında Büyük Planın Parçaları…

Osmanlı Devleti’nin yıkılması ardından Türkiye Cumhuriyetine miras kalan Musul sorunu, zamanla kimlik değiştirerek kimilerine göre Kürt, kimilerine göre de Kuzey Irak sorunu olarak karşımıza çıkmıştır. Zaman içinde çeşitli evrelerden geçen Musul sorunu, ülkenin iç politika ortamını ve uluslararası ilişkilerin dinamizm ile Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik dış politikalarında değişen yanlış yaklaşımlarına neden olmuştur

Musul sorunu 1926 Ankara Antlaşmasıyla Türkiye için belirli oranda sona erdiyse de, konu 1982’de bölgede gelişen PKK terörü nedeniyle devletin, 1991 de yaşanan Körfez krizi iye uluslararası toplumun gündemine girmiştir.  Ancak bu kadar kapsamlı bir konu hakkında bugüne kadar detaylı bir araştırma yapılmadığı, yapılanların ise belli bir dönemi kapsadığı, dolayısıyla bu alanda bir eksiklik bulunduğu ortadadır.

Özellikle bölgede 11 Eylül saldırıları ardından ABD’ nın politika değişikliği sonrasında yaşanan gelişmeler ve buna paralel olarak gerçekleşen II. Körfez savaşı ve sonrasında Irak’ın yeniden yapılandırılması ve bu politikaların Türkiye’ye etkileri, konunun geleceğe nasıl bir miras olarak intikal edeceği daha şimdiden büyük bir soru işaretidir. Gelişmeler Türkiye açısından kaygı vericidir.

Türkmenleri bırakıp Barzani ve Talabani’ye destek veren Türkiye, Kuzey Irak’ta hiç arzulamadığı Kürdistan’ı kendi elleriyle kurmuş, Musul ve Kerkük’ü zamanında nasıl masada İngilizlere hediye ettiyse bugünde Güneydoğu’daki azınlığın (azlığın) arzuladığı Kürt Devleti’nin bir modelini hem de ABD destekli olanını kendi eliyle oluşturmuştur.

Barzani ve Talabani’nin danışıklı dövüşleri ve Türkiye’nin gözünün içine baka baka PKK’ya verdikleri desteği er-geç anlamış ama bu bize çok pahalıya mal olmuştur, daha da olacaktır. Bazıları hala müttefik ve stratejik ortaklıktan bahsediyor.

Peki, Kuzey Kürdistan neresi sizce?

ETİKETLER: ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.