site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Kalite ve Hijyen Sorunu

19.07.2014
A+
A-

asil-tuncer1AVM Alışverişlerinde Sınıfta Kaldık

Bir haftalık Anadolu turuna başlayacağım. Hazırlık yaparken ve valizimi dolaptan çıkarırken eşyaları sağa çek sola çekmek zorundayım malum yazlık ve her şey üst üste. Derken ayaklı vantilatör boyun kısmından kırıldı. Kendi becerilerimle tamir etmeye çalışırken bu sefer alt kısmında da kırıldı. Mübarek neresinden tutsan elinde kalıyor.

İnternetten firmanın servislerine baktım ama Kuşadası’nda servisleri yok. Sonra İstanbul merkez numarasını aradım faks çıkıyor. 444’lü numarayı faksa bağlamışlar. Saat 09.30 ve demek firma hala uyuyor ya da fakstan çıkarmayı unuttular. Sonra ulaştığım bir kişi bana hala uyuyan bir ses tonuyla başka bir numara veriyor. Onu arıyorum ama bu sefer telefonu kaldıran kişi bana daha başka bir numara veriyor.

Derken beşinci numarada yaklaşık 25 dakika toplamda müzik dinleyerek ve de en az beş numara tuşlayarak bir bayan çalışana ulaşıyorum. O da bana kendi internet sayfalarındaki servis numaralarını veriyor ki ben o işi zaten çoktan yaptım. Lafı nereye getireceğim. En bilinen anlı şanlı firmalar bile bazen çok gayri ciddi çalışıyor ve o kadar ucuz elemanlar çalıştırıyorlar ki firmanın ününü ve marka imajını muhafaza etmek ve sürdürmekten çok uzak.

Meşhur bir süpermarket zincirinin Kuşadası’ndaki mağazasına gidiyoruz. Toplu alışveriş yapıyoruz. İzmir’de geçerli olan kart buradaki mağazada geçersizmiş. Neyse kg’ı 45.90 TL olan bir üründen alıyoruz. Kasada 47.90 TL oluyor. Nedenini sorduğumuzda makineleri mamullerin üstlerine rakamları yanlış basmışmış. Tamam dedik, eve geldik. Kg’ı 26.90 TL olan bir mamulün tam ne miktar olduğuna bakıyorduk ki bir de ne görelim; birim fiyat 26.90 değil 35.90 TL. Mağazaya geri gittik ve itiraz ettik. Neyse. Uzun arzuhalden sonra hatalarını kabul ettiler ve özür dilediler. Para iadesi yapmak istediler. Utandık ve dedik ki yerine bir şey alalım; kasanızdan para çıkmasın.

Reyonları dolaşırken içimiz kalktı balık kokusundan… Hemen herkes aynı şeyi söylüyordu; balıkların bir kısmı bayattı ve leş gibi kokuyordu. Öte yandan yumurta kolileri rutubetliydi ve yumurtaların üstü siyah siyah küf kaplıydı. Daha önce de aynı mağazada et reyonunda tavuk etinde problem yaşamıştık. Bir arkadaşlar da kıymalık etlerin görünen üst kısımların aldatıcı olduğunu alt taraflarına başka başka yağ dolu etler sıkıştırdıklarını, et alırken kesinlikle parçaların alt kısımlarına bakılması gerektiğini söyledi.

Şimdi bu çok bildik mağazaya giden bizler isim ve marka imajıyla rahat rahat alışveriş yapıyor ve çoğumuz ne mamule ne de fişe dikkatli bakıyoruz. Şimdiye kadar kim bilir kaç kez aldatıldık ve fazladan para ödedik. Siz siz olun! Büyük mağazadır, bildik markadır güvenmeyin. Bu imajın arkasına saklanan bazı uyanıklara fırsat vermeyin. İnanın mahalle bakkalları daha dikkatli çalışıyor çünkü müşteri kaybederse kepenk indirmek zorunda kalacaklarını biliyorlar. Ama büyük mağazalar biri gider diğeri gelir mantığıyla çalışıyor ve sizin güven duygunuzu suiistimal ediyorlar.

Süpermarket demişken aklıma geldi. Et ve peynir reyonlarında ellerine eldiven takılı personel sözde hijyen şartlara uyuyor ama kendi ellerinin et veya peynir kokmasını önlemekten başka bir işe yaramayan bu tedbirle size daha fazla zarar veriyor. Nasıl mı? Aynı eldivenle hem sizin gıdanızı veriyor hem teraziyi kullanıyor hem de tezgâha dokunuyor. Eskiden hiç olmazsa ellerini yıkar havluyla kurularlardı. Gerçi o da sakıncalı ve havlu bir zaman sonra kirden renk değiştirmiş olurdu. Yalnız bu sefer de aynı eldivenler defalarca sağa sola değip, her şeye dokunup etraftan topladığı mikroorganizmaların midenize gitmesine yardımcı oluyor. Nerede kaldı hijyen?

Normalde o eldivenin o tezgâhın cam kısmından hiç dışarı çıkamaması, mamul neyse onun teknesinin içinde kalması gerekli. Ayrıca bu tip reyonlarda çalışan personelin hem el-tırnak, hem sakal-bıyık hem de saç-baş kontrolünden geçmiş olması şart. Bir de sağlık kontrolünden geçmesi. Bu tip kısımlarda çalışan elemanların üstüne başına bakarak alışveriş yapmaya kalksak hiçbir şey almamak lazım.

Bizde AVM’lerde alışveriş çılgınlığı öyle bir hale geldi ki; ne olursa olsun, bir alışveriş merkezi bulalım ve gidip alışveriş yapalım. Hatta insanlar bu tip yerlere gezmeye gidiyorlar. Alışveriş yaparak eğleniyorlar. Bu şunu gösteriyor: Kültür ve eğitim olarak diplerdeyiz ve salt birer tüketiciyiz. Kapitalizmin gerçek birer sömürgesi ve açık pazarıyız.

Öyle ki İstanbul ve Ankara’ya yapılan turlarda bile AVM molaları var. Okul gezilerinde çocuklar AVMlere götürülüyor. İnsanlar AVM gezerek eğleniyor, alışveriş yaparak rahatlıyor. AVMlerde indirim yazan etiketlere baktığınızda sanıyorsunuz ki çokça bir kazancınız var oysa o indirim 0.1 TL için bile geçerli. Oysa sen zaten oraya arabanla giderken aldığın indirimleri akaryakıta peşinen ödedin haberin var mı?

Bu alışveriş çılgınlığı ve ne olursa nerede ne bulursan git ve al mantığı ile nereye gidiyoruz? Yol kenarlarında trafiği alt üst eden yarı asfalt yarı banket durmalar, kapılar açık halde domates, patlıcan seçmeye dalmalar… Sanma ki aldığın 2 kg salatalıkla zengin oldun. Tam aksine yol kenarında satılan çoğu meyve-sebze aracınla dur-kalk yapman veya çalışır bırakmanla sana daha pahalıya geldi. Üstelik hem kendi canını-malını hem de başkasınınkini tehlikeye attın o da cabası.

Hiç unutmuyorum! Çocuklar ufak ve yeni açılan mağazaya alışverişe gittik. Alacağımız 3-4 parça bir şey. İnanın asıl alacaklarımıza gelinceye kadar alışveriş arabasını neredeyse doldurmuştuk. Oysa ne kadar çok ihtiyacımız varmış… Şunu iyi anladık. AVMLerde her şey size “beni al” diyor; bu bir. Cebinizde KK varken kendinizi milyoner hissediyorsunuz; bu iki. Harcadığınız zaman ve AVM’ye gitmek için harcadığınız yakıtı ve de oradayken gereksiz aldığınız şeyleri hesaba koyarsanız aslında hiç de karlı değilsiniz. Tam aksine zararlı.

Şayet ben zaten AVM’ye komşuyum; yürüyerek elimde liste öyle alışverişe gidiyorum ve de ancak ihtiyacım kadar alıyorum diyorsanız ona diyeceğim yok. Bir de ‘5 al 3 öde’lere takılmayıp evi gıda deposuna çevirmedim diyorsanız siz bilinçli bir tüketicisiniz. Bir de buralardaki aldatmalara, kandırmalara maruz kalmıyor ve dikkat ediyorsanız o zaman sizi kutluyorum.

Bir malı veya hizmeti satın alırken garantisi ve tamir, değiştirme ve geri alım şartları gibi hususlarda bildiğiniz gibi hala 40 yıl gerideyiz. Bizde her şey malı veya hizmeti satıncaya kadar. Ondan sonra gerçeklerle, zorluklarla ve asık suratlı, isteksiz ve değişen ses tonlarıyla muhatap olmak istemiyorsanız daha bilinçli alışveriş yapmamız gerekli. Firmaların büyüklüğüne ve tanınmışlığına kanmayın! Aldanmayın!

Müşteri ve Tüketici Hakları’nı iyi bilmek gerekiyor. Bilinçli alışveriş ve sonrasında sorunsuz mal ve hizmet tüketimi için bu geçerli. Fatura-fiş ve garanti belgesi ve de son kullanım tarihi. Tüm bunlara dikkat! Yoksa mağdur olabilir, benim gibi sorun yaşayabilirsiniz.

İyi Günlerde…

Selçuk Haber Facebook Sayfamızı Takip Ediniz ! Takip Etmek İçin Sayfayı Beğenmelisiniz! Tıklayın !
https://www.facebook.com/selcukhaber
Selçuk Haber Twitter Sayfamızı Takip Ediniz ! Takip Etmek İçin Tıklayın !
https://twitter.com/selcukhaber

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.