site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Esad’ın Rövanşı: Türkiye İşgal Altında

24.06.2015
A+
A-

sevketapuhan2Türkiye’nin Suriye macerasına atılması sanırım hepimizin dün gibi aklındadır.

Yeniden büyük Osmanlı kuruluyor, gelecek bayram namazı Şam’da kılınıyor, zalim Esad “Belki bu hafta sonu, olmadı gelecek hafta içi” koltuğundan oluyor ve Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtılırken ülkemizdeki mevcut iktidarda yerini sağlamlaştırıyordu.

Sonuç olarak Şam’da bayram namazı kılamadık ama yüzlerce Türkmen kardeşimizin cenaze namazında saf tutmanın acısını yaşadık.

Esad ne Saddam Hüseyin’e ne de Muammer Kaddafi’ye benzemediğini bütün dünyaya ispatlayıp koltuğunu korumayı başarırken, Esad’ın koltuğu kendisinden daha çok Türkiye’ye pahalıya mal oldu.

Avrupa, Amerika ve Suriye Planlarının finansörü Sünni Arap Devletleri Türkiye’yi; Rusya, İran ve Çin destekli Suriye karşısında yalnız bırakırlarken, Türk Hükümeti de Arap sermayesi ve Batı politikaları ile yeniden Osmanlı olamayacağımızı acı şekilde test etti.

Bugün gelinen noktada ise Esad öyle ya da böyle hala koltuğunda oturuyor ancak AKP’nin tek başına iktidarı son buldu. Yıllar önce Esad’ın “Eğer ben gitmezsem, Tayyip Erdoğan gider” tezi de sonuçta doğru çıktı.

Gelelim bu maceranın Türkiye’ye faturasına:

Ülkemiz yaklaşık iki milyon Suriye’li sığınmacıya ev sahipliği yapıyor ve Suriyeli mültecilere şu ana kadar harcanan para beş milyar doların üzerinde.

İstanbul başta olmak üzere turizm potansiyeli yüksek yerleşim birimlerimiz Suriyeli mültecilerin işgali altında. Turistler rahatsız, esnaf kan ağlıyor.

Sığınmacıların yol açtıkları sosyal sorunlar ise maddi külfetlerinin çok ötesinde ve gittikçe büyüyen problemler özellikle Gaziantep ve Kilis illerimizde vatandaşlarımızın huzurunu her geçen gün biraz daha kaçırıyor.

Çeşitli konferanslara katılmak için hem Gaziantep hem de Kilis’te bulunmuş biri olarak şahsımda bu sorunları yerinde inceleme imkanına kavuştum.

Boşanma oranları %100’ün üzerinde artış gösteren bölgede, vatandaşlar devlet hastanesinde Suriyeli direnişçilerden kendilerine sıra gelmemesinden son derece rahatsızlar. Zaten işsiz olan insanımız, karın tokluğuna çalışan Suriyeliler yüzünden iş bulma ümidini hepten yitirmiş durumda.

Şüphesiz ülkelerinde zor durumda kalan insanlara sahip çıkmak bize tarihin yüklediği bir sorumluluk ancak insanları bu zor duruma düşürenin de bizim yanlış politikalarımız olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, hele hele ülkemizin Suriye Türkmenlerine ısrarla sırt çevirdiğini düşündüğümüzde doğrusu sözün bittiği yerdeyiz sözünün de bittiği bir noktaya gelmemek de elde değil.

Sonuç olarak; Suriye meselesi hem toprak bütünlüğümüzü hem de sosyal dokumuzu tehdit etmekte ve koltuğunu kaybetmemiş bir Esad’ın gücünü biraz daha pekiştirdiğinde intikam peşine düşmesinin kaçınılmaz olması da Türkiye’yi yeni bir Suriye politikasını hayata geçirme konusunda çaresiz kılıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.