site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

AHISKA TÜRKLERİ –III-

22.01.2014
A+
A-

asiltuncerAbhazlar tam bağımsızlık isterken Gürcüler Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü savunuyorlardı.

Abhazlar savaş esnasında Abhazya’yı etnik olarak arındırdılar. Gürcü ve Ruslardan oluşan 250 binden fazla insan Abhazya’dan çekilmek zorunda kaldılar. Ruslar başlangıçta Abhazları destekledi, sonra desteklerini geri çektiler.

Göçmenlerin geri dönüşü ve ateşkes ile ilgili anlaşma imzalanmakla birlikte yürürlüğe konamadı. 2500 Rus askeri Haziran 1994’de Gürcistan-Abhazya sınır bölgesine yerleştirildi. Temmuz 1995’te Abhazlar ayrılanların geri dönüşlerine izin vermeyeceklerini ilan ettiler. Temmuz 1997’de Cenevre’de yapılan görüşmeler de sonuç vermemiştir. Abhazya, Gürcistan ile eşit statü istemektedir.

Kafkasya’nın stratejik önemini tarihsel süreçte değerlendirdiğimizde birçok önemli imparatorlukların ve devletlerin rekabet alanı olduğu ve bunda ortak özellik olarak Kafkasya’nın sahip olduğu muhteşem coğrafyası, tarıma ve ticarete elverişli topraklarıdır.

Kafkasya, Rusya için Avrupa ile Orta Asya arasında bir geçiş köprüsü olmasının yanı sıra, Karadeniz ve Hazar Denizine kıyısının olması sebebiyle gerek Karadeniz-Boğazlar-Akdeniz yolu ile Süveyş Kanalı’na inebilmesine imkân sağlaması yönünden gerekse Rusya’nın stratejik menfaatleri açısından son derece önemli bir jeopolitik bölgedir.

Kafkasya halklarının sosyokültürel yapıları Kafkasya’yı tarih boyunca dışarıdan etkileyen çeşitli kavim ve medeniyetlerle yakından ilişkilidir. Kafkasya’ya kuzeyden gelen Kimmer ve İskit gibi proto-Türk kavimleri ile Hun, Bulgar, Alan, Hazar, Kıpçak gibi Türk kavimleri, Karadeniz yoluyla batıdan gelen eski Yunan, Roma, Bizans, Ceneviz ticaret kolonileri, Anadolu ve On Asya’dan gelen çeşitli medeniyetler Kafkas halklarının kültürleri ile birleşerek Kafkas etnik ve toplumsal yapısını şekillendirmişler, Kafkas kültürünün meydana gelmesinde önemli rol oynamışlardır.

Öte yandan Kafkasya coğrafyasına hâkim olan dağlık yapı, tarih boyunca bölgenin siyasi ve etnik yapısının şekillenmesinde çok önemli rol oynamıştır. Etnik yapı itibariyle dünyanın en karmaşık bölgesi olan Kafkasya, bu durumu coğrafyasının geçit vermez dağlarından ve onların aralarında yer alan derin vadilerden oluşmasına borçludur.

Arazinin dağlık olması sebebiyle tam bir egemenlik kurulamayan bu bölge, tarih boyunca sürekli olarak doğudan batıya göç eden pek çok etnik grubun sığınma yeri olmuştur. Dağların ulaşımı engellemesi, bu farklı etnik grupların kaynaşmasına veya birbirleri üzerinde tahakküm kurarak zayıf unsurların asimile edilmesine mani olmuştur.

Karşılaştırma yapmak gerekirse Kafkasya’nın etnik zenginliği Balkanlara benzemektedir. Birkaç istisna hariç etnik farklılık ve dil, içinden çıkılmaz bir tarzda birbirleriyle bağlantılıdır. Yaklaşık elli kadar etnik grubun yaşadığı bu bölgede çoğunluk Azeri, Gürcü, Ermeni ve Çeçenlerden oluşmuş olup tüm bu grupları üçlü bir sınıflama üzerinde değerlendirmek mümkündür:
1) Türk Unsurlar: Azerbaycan Türkleri, Kumuk Türkleri, Karaçay Türkleri, Balkar Türkleri, Nogay Türkleri, Kundur Türkleri, Kafkasya Türkleri, Ahıska Türkleri.
2) Hıristiyan Unsurlar: Gürcüler, Ermeniler, Abhazlar, Osetler, Asurîler, Udinler.
3) Türk Olmayan Müslüman Unsurlar: Osetler, Çeçenler, Kabardaylar, Acaralar, Abazalar, Çerkezler, Adigeler, Tatlar, Talışlar, Lezgiler, Dargınlar, Laklar, Rutullar, Agullar, Sokurlar, Tabasaranlar.

Ayrıca bu sınıflama Kafkas, Türk kavimleri ve Hint-Avrupa Kavimleri olarak da gruplandırılabilir:
1) Kafkas Kavimleri: Çerkesler (Abazalar, Aphazlar, Ubıhlar, Arguveyler, Nethaçlar, Çebinler, Hatkolar, Khegaklar, Abzehler, Besleneveyler, Kabartaylar), Nohçiler (Çeçenler, İnguşlar), Andelelar (Avarlar), Laklar (Gazi- Kumuklar), Lezgiler, Agullar, Çakurlar, Gürcüler.
2) Türk Kavimleri: Azeriler, Kumuklar, Karakalpaklar, Kundurlar, Karaçaylar, Balkarlar, Kalmuklar, Nogaylar, Türkmenler.
3) Hint-Avrupa Kavimleri: Osetler, Farslar, Tatlar, Talışlar, Svanitler, Ruslar, Alanlar.

Kafkasya’da Halkları ve dilleri sınıflandırmak için kullanılan kıstasa göre her biri bir dil veya diyalekte olan elli kadar etnik grup olduğunu daha önce bahsetmiştik. Yerli milletlerin büyük çoğunluğu Azeri, Çeçen, Gürcü ve Ermenilerdir. Kafkasya’nın en eski halkları Gürcüler ve Çeçenlerdir.

Ayrıca Kuzey Kafkasya’da eski zamanlardan beri yaşayan bir düzüne kadar etnik grup vardır. Bu etnik gruba Abhazlar ve çeşitli Çerkez alt grupları, Çeçenlerin kuzenleri olan İnguşlar ve Avarlar, Lezgiler ve Dağıstan’daki diğer gruplar dâhildir. Bu grupların hepsi Kafkasya’nın etnik karışımını oluşturur.

Kafkasya’nın yerli halkları daha ziyade dağlık kesimde, dış dünya ile irtibatın nispeten az olduğu bölgelerde yoğunlaşırken, dışarıdan gelen Türkler ve İranlılar gibi unsurlar, çoğunlukla güney ve kuzeydeki dış alanlara yerleşmişlerdir.

Kafkasya’da dünyanın ilk bin yıllık döneminde ortaya çıkan Türkler arasında Azerilerden başka dört Kuzey Kafkasya Türk grubu vardır: Bunlar Karaçay, Balkar, Nogay ve Kumuklar şeklinde gruplandırılabilir.

Yalnız dağların kuzey doğusundaki steplerde büyük bir alana sahip Kalmuklar Moğol’dur ve Kuzey Kafkasya’nın merkezinde oturan Osetler ise İrani bir dil konuşurlar. Bölgede İrani gruplar da vardır. Asurlulardan sonra Yunanlı kalıntılar eski çağlardan beri Kafkasya’da var olagelmiştir. Perslerle yaptıkları savaş ve ittifaklardan sonra kalıntılar şeklinde varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Nihayet bölgede Kürtler, çeşitli Yahudi grupları, son olarak da Slavlar bulunur. Bu saydıklarımız diğer halklarla karşılaştırıldığında Slavların bölgeye daha sonra geldikleri dolayısıyla da yeni oldukları görülür.

Sahip olduğu etnik çeşitliliğiyle Kafkaslar, dünyada eşine az rastlanır bir kültür mozaiğidir. 

Karadeniz’den Hazar Denizi’ne kadar Kafkasya’daki farklı ırklar ve etnik gruplar birbirleriyle kaynaşırken, ortak hayat felsefesi, benzer adet ve gelenek, ortak tarih ve bağımsızlık şuuru, ortak giyim-kuşam ve folklordan oluşan bir ortak ‘Kafkas Kültürü’ yaratmışlar, bunun etrafında birleşmişlerdir. Bu ortak kültür zaman zaman büyük güçlerin hâkimiyet mücadelesine alet, bazen de hâkimiyet mücadelelerinin amilleri kendileri olmuştur.
 
Tarih boyunca bölgede devletlerarası hâkimiyet mücadelesinin hiç eksilmediği görülür. İlkçağlarda Kimmerlerin, Romalıların, Perslerin, İskitlerin yerini Ortaçağlarda Bizanslılar, Sasaniler, Hazarlar almışlardır. Bu mücadeleler sırasında genellikle Kafkas Dağları’nın sınır teşkil ettiği görülmektedir.

Nitekim Hazarlar, Güney Kafkasya’da önemli bir sonuç elde edemezken, Sasaniler de benzer bir duruma Kuzey Kafkasya’da maruz kalmışlardır. Hatta Sasaniler yerine geçen Müslümanlar da başka coğrafi alanlarda kaydettikleri olağanüstü başarıyı burada gerçekleştirememişlerdir.

19.yy.a kadar çeşitli Oğuz boylarının yerleşmiş olduğu Azerbaycan ki M.Ö. VIII. yy.dan itibaren Orta Asya’dan gelen Saka Türkleri ilk sakinler olarak kabul görür. Daha sonra buraya çeşitli Türk boyları gelip yerleşmiş, 1019–1021 yılları arasında Büyük Selçuklu Türk Devleti’nin kurucularından Çağrı Bey’in Doğu Anadolu’ya yaptığı seferden sonra çoğunlukla Türklerin barındığı bir bölge haline gelmiştir.

Malazgirt zaferinden sonra Kafkasya’ya doğru yoğunlaşan Selçuklu Türk akınları sırasında Ermeniler, Bizans’a tabi olarak bölgede küçük gruplar halinde oturmaktaydılar. 

Kazan Hanlığı’nın düşmesi hem Rus hem de Türk ülkeleri açısından önemli bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Bu tarihten itibaren Rusya “çok milletli bir devlet” olmaya başlamıştır. Astrahan’ın da düşmesi ile Rusya Hazar kıyılarına ulaşmış ve İpek Yolu’nun bir kısmını eline geçirmiştir.

Bu yol hâlihazırda Osmanlı ve İran ticaretinde büyük öneme sahipti. Rusya’da bu önemli gelir kaynağından yararlanmak istemekteydi. Dolayısıyla artık Osmanlı-İran mücadelesine Rusya’da eklenmiştir.
(Sürecek…)
[poll id=”4″]

Selçuk Haber Facebook Sayfamızı Takip Ediniz ! Takip Etmek İçin Sayfayı Beğenmelisiniz!  Tıklayın ! 
https://www.facebook.com/selcukhaber

Selçuk Haber Twitter Sayfamızı Takip Ediniz ! Takip Etmek İçin  Tıklayın ! 
https://twitter.com/selcukhaber

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.