site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Tutuklu Subaylardan Necdet Özel’e Yanıt

Tutuklu Subaylardan Necdet Özel’e Yanıt
24.10.2013
A+
A-

siLİVRİ

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan askerler, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e ve kamuoyuna seslenen bir mektup yazdı. Tutuklu askerlerin mektupta ”Necdet Özel”in isminden hiç bahsetmediği, bunun yerine”Genelkurmay Başkanı”ifadesini kullandıkları dikkat çekti.

SESLERİNİ DUYURMAK İSTİYORLAR

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan askerler, seslerini duyurmak ve topluma içinde bulundukları durumu anlatmak için bir mektup kaleme aldı.

KİME SESLENDİLER?

Mektubu, Avukat İrem Çiçek aracılığıylawww.gercekgundem.com ‘a yollayan askerler, dört maddelik mektupta şu ifadelere yer verdi:

KAMU VİCDANINA SESLENİŞ

01- Kamuoyundaki yansımalara göre, Genelkurmay Başkanı’nın 21 Ekim 2013 günü Balyoz davası mağduru Türk Askerleri hakkındaki basın açıklamasının üslup ve içerik olarak silah arkadaşlığının ve temsil ettiği makamın tarihi ve anayasal sorumluluğuna uygun olmadığı açıktır.

Genelkurmay Başkanlığı, yani komutanlık sıradan bir kamu görevi değildir. Silah arkadaşlarını vatan ve millet için ölüme dahi gönderme yetkisi olan komutan onların her yaptığından sorumlu olan bir liderdir.

02- TSK mensuplarına yönelik iftira ve haksızlıklar karşısında hukuki, insani ve vicdani olarak gerekli işlemlerin yapılmasını sağlayamadıkları için görevlerinden istifa eden bir önceki Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutaları komutan olmanın gereğini yaptılar ve tarihe not düştüler. Anayasal ve vicdani sorumluluk taşıyan Genelkurmay Başkanlığı gibi seçkin görevin özünü; başta millete, vatana ve orduya sadakat olmak üzere liderlik, doğruluk, dürüstlük, silah arkadaşlığı ve komutanlık sorumluluğu oluşturur. Sıradan bir kamu görevlisi vurgusu ile yapılan açıklamada kamu vicdanı aşağıdaki soruların ve şüphelerin cevabını ne yazık ki bulamamıştır.

02.01- HASDAL ziyaretinde; “masum olduğunuzdan ve beraat ederek göreve döneceğinizden hiçbir şüphe duymadım. Sorunu kendi yöntemlerimle çözeceğim. Çözemezsem istifa edeceğim “ şeklindeki sözler bir komutan ve asker sözü değil midir? Tarih önünde ve kamu vicdanında anayasal ve vicdani görevlerden kaçmak mümkün müdür?

02.02- TSK içinde mevcudu % 8-10’u geçmeyen denizcilerin Balyoz davasında hüküm verilen toplam 237 askerin % 60 (137), havacıların ise % 20 olması (41) ve hiçbiri hakkında beraat kararı verilmemesinin hukuki ve bilimsel bir izahı var mıdır? İftira davasına konu darbe teşebbüsü eyleminin, merkezi yönetim merkezinin Ankara olmasının etkisiyle içerik, nitelik, eğitim ve donatım gibi bilimsel gerekçelerle karacı bir yapı göstermesi gerekirken hüküm verilen askerlerin % 80’nin denizci ve havacı olmasının komplonun en somut delili olduğundan şüphe duymayan akıl ve vicdan sahibi bir insan olabilir mi?

02.03- Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Yargıtay Başkanı arasındaki görüşmeye özel bir misyon yüklenmesinin gerekçesi; beraat kararı verilen askerlerin çoğunun Genelkurmay Başkanı’nın başta Kara Harp Akademisi Komutanı olduğu dönemdeki öğrenciler olmak üzere bizzat komutanlık yaptığı kuvvetlerden olması değil midir?

03- Hukuk cinayeti mağdurları olan bizleri kötülerin ve kincilerin zulmü değil, iyilerin ve silah arkadaşlarımızın sessizliği, ilgisizliği ve hatta ihaneti korkutur. Türk hukuk tarihine dijital terör yoluyla işlenen bir hukuk cinayeti olarak geçen Balyoz kararlarını daima masumdan ve mağdurdan yana olan bu aziz millete hiç kimse unutturamaz. Askerlere yönelik bu insanlık dışı tertibi planlayan ve icra eden iftira çetesi ve onları azmettiren hukuk canileri Türk Milletine hesap verinceye kadar hiç kimsesin hak ve özgürlükleri garanti altında değildir. Devletin temeli olan adalet siyasetin bir baskı aracı olarak kullanıldıkça adalete susayan vicdanlar kanamaya hak ve adalet mücadelesi ise milletin vicdanında gündemde olmaya devam edecektir.

04- Balyoz ve Ergenekon gibi siyasi davalarda hukuk ve adalet mücadelesi vermek asla nifak sokmak değildir. Kamuoyuna yapılan açıklamada vurguladığı gibi milletin akıl ve vicdanına seslenmektir. Atalarımızın bize emaneti olan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan cumhuriyeti savunma görevidir. Türk milleti iftira çetesinin ve onları azmettiren gerçek suçluların hesap vereceği günü beklemektedir. İşte bu hukuk, insanlık, adalet ve medeniyet mücadelesi o güne kadar devam edecektir.

Silivri’deki Tutsak Askerler

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.