Tarihe Saygı Ödüllerinden Biri Selçuk’a

Selçuk Hepimizin dedi ki:

Tek kelimeyle : İNANILMAZ.
Sayın Subaşı, yorumunuzu okurken gözlerim faltaşı gibi açıldı. Hayretler içerisinde kaldım. İnanamıyorum. Neye inanamıyorum biliyor musunuz?
1. Selçuk’ta yıllarca siyaset, yöneticilik, belediye başkanlığı yapmış bir insan, Selçuk tarihine belirli bir açıdan, eski kartpostalların penceresinden bakış getiren, bence çok çok önemli bir eseri, bir kitabı açıp okumamış. Kapağını bile açmamış.
2. Okumadığınız için, siz o kitabın, belediye salonundaki eski resimlerin fotoğrafları çekilerek hazırlandığını zannediyorsunuz doğal olarak… Yanlış bilgi… Kitap yayınlanalı sanırım iki yıl oluyor, Belediyemiz sadece maddi katkı koyduğu bu büyük kültür hizmetini vatandaşa ücretsiz dağıttı. Keşke bir tane edinip okusaydınız. Eski bir Selçuk yöneticisi olarak Sayın Ali Can öğretmenimizi arayıp bir tebrik etseydiniz. En eski Selçuk’lu ailelerden birinin mensubu olarak, Selçuk tarihine verdiği emek, yarattığı değer için bu genç insanı alnından öpseydiniz.
Belki o zaman bu genç insan, kitapta yer alan fotoğrafların binbir emekle, üç kuruşluk öğretmen maaşından, çocuğunun nafakasından ayırdığı paralarla (belediye bütçesinden değil, dikkatinizi çekerim) yurtdışından getirtilmiş, biriktirilmiş orjinal, tarihi, eski kartpostallardan oluştuğunu anlatırdı size…
Selçuk kültürünün sadece Develerin güreşmesinden ibaret olmadığını anlatırdı. Sahafların tozlu raflarında, Osmanlı arşivlerinde yaptığı Selçuk araştırmalarından, ingilizceden, osmanlıcadan yaptığı çevirilerle eriştiği bilgilerden bahsederdi size… İngilterelerden, eski İstanbul sahaflarından satın aldığı eski ingilizce seyahat kitaplarını, müzelerden aldığı Selçuk’un kuruluşuyla ilgili padişah fermanlarının fotokopilerini, transkriptlerini gösterirdi size… İngilizce diyorum, Osmanlıca diyorum, dikkat isterim.

3. Siz Ali Can öğretmene bir kuru teşekkür etseydiniz, o size sahip olduğu engin bilgisinden bahşederdi belki… Sizin tavşan avıyla yıllarınızı geçirdiğiniz dağlarda aslında neler olduğunu anlatırdı. Mitolojiden başlar, Bizanslılardan, Romalılardan çıkar, Osmanlı’dan geçer, Cumhuriyet Türkiyesine kadar getirirdi sizi engin bilgisiyle, keşke bir sohbet etseydiniz bu genç insanla… Geç kalmış sayılmazsınız, inanıyorum ki o büyüklerine saygısıyla kırmaz sizi, anlatır da anlatır. Daha bu kitap gibi nice projeleri, birikimleri olduğunu anlatır size…

4. Yorumunuzu hayretle okudum derken, aslında biraz da şaşkınlık vardı. Verilen emeğin ödüllendirildiğini anlatan bir haberin altındaki yorumunuzda yine o eski, hantal, iptidai, basit, çiğ, mide bulandırıcı, birbirini köstekleyici, kırıcı, uzaklaştırıcı, uzlaşmaz, anlaşmaz, anlaşılmaz, pis siyaseti sokmuşsunuz. Yapmayın. Siz zamanında birbirinize yaptınız. Bu genç insanlara yapmayın, kırmayın, uzaklaştırmayın, küstürmeyin, nefret ettirmeyin.
Gençlerinin büyük çoğunluğunun işsiz, işi olanlarının kültürsüz, kahve köşelerinde zaman öldürdüğü bu kasabada bir şeyler yapmaya çalışan, okuyan, araştıran, emek veren insanların şevkini öldürmeyin.
Cehennem kazanından çıkmaya çalışanları ayağından çekiştiren, hep birlikte yanmak isteyen insanları anlatan fıkrayı anımsatıyorsunuz. Yapmayın, tek suçu tarihe, bilime duyduğu açlık olan bu genç öğretmeni ayağından çekmeyin, kendi cehennem kazanınıza düşürmeyin. Sizin eski hikayelerinizin, çekişmelerinizin, yenilgilerinizin suçlusu bu genç değil.

5. Merak etmeyin, kazandan çıkmasın diye ayak çekiştiren salt siz değilsiniz. Her ne nedenle olursa olsun, Kent Müzesini oluşturanların da bu engin bilgiden, zengin birikimden, ayaklı kütüphaneden yararlanması gerekirdi diye düşünüyorum. Onlar için de geç değil henüz…
Keşke onlar da çağırsa, oturup konuşsalar, sarmaşsalar, anlaşsalar… Müzeyi daha iyi, daha güzel, daha iyi ne yapılabiliri anlatsalar birbirlerine… Katkı koymasını sağlasalar… Onun tarihten bahsederkenki heyecanını, canlılığını, parlayan gözlerini, bilgisini, değişik fikirlerini de karsalar müzenin hamuruna…
Ne güzel olurdu…

6. Sayın başkanım, Tekel binasının korunmasında, kurtarılmasında emeğiniz olduğunu da öğrendik yorumunuzda… Keşke şu pis siyaset, aranızdaki kör çekişme olmasaydı da, sizi de görebilseydik açılışta… Keşke sizi de davet etme inceliğini gösterebilseydi yöneticilerimiz… Siz de iki cümle anlatsaydınız bize bu bina için, Selçuk için,yaptıklarınızı, düşüncelerinizi… Kırmadan… Dökmeden…
Ne güzel olurdu…
Saygılar sunuyorum hepinize… Selçuk için katkı koyanlara… Çaba sarfedenlere… Emek, gayret verenlere, terini dökenlere… Hepinize teşekkürler ediyorum. Büyüğüm de olsanız, küçüğüm de olsanız, mübarek ellerinizden öpüyorum.

murat gezer dedi ki:

ali ne diyor bunlar …sen sevilmeyen adamsın ben mi yanlış biliyorum…dur bakalım neler olacak…emeklerinize sağlık onur duydum….biz bize yeteriz….yolun açık olsun…

Osman Can dedi ki:

Kardeşim
Biz ailen olarak seninle hep gurur duyduk ve bunu yaşamaya devam ediyoruz..Senin hep arkandaydık gibi klışeleşmiş sözcüklerde kullanmayacağım çünkü sen her zaman aklı başında ,ne yaptığını bilen ve bir adımını atarken diğerinin hamlesini düşünen bir insan olduğun için manevi yönün dışında hiç birşeye ihtiyaç duymadın.Geldiğin yer bir başlangıç çok daha güzel işler başaracağından hiç kuşkum yok.Siyasetçi değilsin ve herkese eşit uzaklıktasın onun için senin hakkında ki gereksiz konuşma yapanları Allah’a havale et ve sen bu güzel eserleri güzel Selçuk’umuza kazandırmaya devam et yolun açık olsun Sevgili Kardeşim..
osman CAN

Özgür AKBAŞLI dedi ki:

Çok uzun süredir görüşmesek de Selçuk ta tanıdığım en dürüst , saygılı , düzgün insanlardan biridir sevgili Ali CAN . Onu bile üzüp küstürmeye çalışıyorlarsa Selçuk hakikaten bitmiş demektir.Aslında ona yapılanlar , Selçuk ta yetişmiş , eğitimli , vizyon sahibi , siyasetten önce ait olduğu kenti düşünen tüm genç beyinlere yapılmıştır. Bence üzülme , kırılma , bildiğin yolda devam et Ali Can kardeşim. Umarım bir gün Selçuk sizin gibi insanlar tarafından yönetilir.. Saygılarımla ………