site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Çakmak Hasan Kibrit Hüseyin

02.05.2020
A+
A-

15 Eylül 2019 tarihinde yayımlanan DİNBAZ başlıklı yazımın içeriğinde Yazar Osman Aydoğan’ın 28 Ocak 2019 tarihli DİNBAZ-DÜZENBAZ ve DİNDAR başlıklı yazısından önemli bulduğum şu paragrafı yer alıyordu değerli okuyucular;

“Dindar insanlar Allahü teâlânın öyle kullarıdır ki, halk onları bilemez. Hoş bazen kendileri de makamlarının farkında değildirler. Hulûs-u kalp ile boyun büker ümmet-i Muhammed’e dua ederler. Samimi niyazları ile zırh olurlar iyi insanlara. Onlar adsız şansız Allah dostlarıdırlar, onların bir seher vakti gözyaşıyla yaptıkları dua binlerce topun yapamadığını yapar, kralları, sultanlıkları yıkar, kaleleri paralar. Dinbaz insanlar ise dini iyi bilirler ancak bu özelliklerini masivaya (dünya, kainat, Allah’tan başka her şey) tamah ve tenezzül doğrultusunda seferber ederler. Dinbaz insanlarda din, amaç değil araçtır, özne değil nesnedir. Dinbaz, dini iyi bilse de onunla oynayan, onu oyuncak yapandır. Din, dindarın seciyesi, dinbazın sermayesidir. Dinbaz insanlar dini siyasete alet ederler, kutsal kitapları ellerinde araç haline getirirler, kutsal mekânları siyaset meydanına çevirirler. Dinbaz insanlar Hz. Peygamber’in bile kimseye Ruz-i Mahşer (Kıyamet Günü) için berat (Kurtuluş) vermediği bir dinde, kendilerini Ruz-i Mahşer için berat belgesi vermekle yetkilendirirler… Bu insanlar Giordano Bruno’nun; “Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” diye bahsettiği kötü insanlardır. Türkçedeki “Düzenbaz” kelimesi ile “Dinbaz” kelimesi arasında bir anlam korelasyonu vardır: Bütün dinbazlar aynı zamanda da düzenbazdırlar… En başta da söyledim ya; Türkçemiz aziz bir dil… Anlıyorsunuz değil mi “Dindar” kim, “Dinbaz” kim, “Düzenbaz” kim? Son iki tanımdan etrafımızda o kadar çok var ki, bunlar en çok hulûs-u kalp ile dua eden Allah dostu dindar insanlara ve dine zarar veriyorlar…”

Eğer içinde bulunduğumuz süreçte bir salgınla mücadele ediyor olmasaydık, aynı zamanda Ramazan ayı içinde olduğumuzdan bugünlerde yandaş kanalların çoğunda yukarıdaki paragraftada bahsi geçen bir çok hurafeci yobazın ekranlarda saçma salak programlarda orucu neyin bozup bozmadığına dair engin bilgilerini (!) paylaştıklarına şahit olacaktık yine. Bütün işleri bu çünkü, özellikle cahil kesimin dikkatini böyle kısır tartışmaların yaşandığı yayınlarla oyalanmasını sağlayıp, asıl bilmeleri gereken gerçeklerden uzaklaştırmak yani.

Dinbaz başlıklı yazımda da olduğu gibi, sosyal medyadaki paylaşımlarımda da, mevzu olduğu taktirde konuştuğum dost sohbetlerinde de kimselerin inancıyla ilgili asla ileri geri ifadeler kullanmışlığım asla olmamıştır ancak;

Allah’la kul arasına girecek kadar hadsizleşerek din üzerinden hareketle kendisi gibi düşünmeyenlere saldırıp hakarete varan ifadeleriyle insanlara din ve inanç konusunda ahkam kesmeye kalkanların, alenen yaşanmış ve yaşanmakta olan ahlaksızlıklar karşısında tek kelime olsun tepki vermemeleri durumunda, kendilerinin de bir ahlaksız olabilme ihtimalini yüzlerine vurmuşluğum olmuştur, olmaya da devam edecektir.

Bakın bu ülkede özellikle son yıllarda genç nüfusun dininden soğumasının bence iki büyük nedeni var değerli okuyucular. Biri Osman Aydoğan’ın yazısında geçen samimi inanç sahibi insanlar üzerinden dini kullanarak daha çok ticari menfaat sağlayan sahtekarlar, diğeri ise bu sahtekarların eleştirilmesini dine saldırıymış gibi yorumlayıp yaşanan ahlaksızlık karşısında sus pus duran ve belki de içlerinde bir kısım büyüklerinin de bulunduğu cahil kesimdir.

Size hangi birini anlatsam ki; samimi ve gerçekten bilimsel bilgiler ışığında hareket edenleri tenzih ederim, ama bu ülkede başında sarığı, sırtında cübbesi, elinde doksandokuzluk tespiği ve hatta bazılarının isimlerinin önünde Profösör ünvanı olup, akıl ve mantıkla zerre kadar ilgisi olmayan hurafeleri sıralayan sahtekarları sıralamaya kalksam; bu yazıdan birkaç ciltlik kitap çıkar. Üstelik bu dinbazların peşinden yürüyen kelli felli adamları gördüğünüzde bu ülkenin nasıl bir garabete boğulduğunu görmek zor olmasa gerek.

Allahla konuştuğunu söyleyen bir manyağın, Cehennem’e gidecekler için yanmayan kefen ürettiğini söyleyip şeytana bile pabucunu ters giydirecek kadar cinlik peşinde koşan bir yobazın, Korona virisüyle konuşup ‘’Ben varken Türkiye’de sana hayat hakkı yok’’ dediğini iddia eden zır delinin ve top yekün bu ahlaksızların peşinden mürid sıfatıyla yürüyenler için burada kullanacak bir ifade dahi bulamıyorum değerli okuyucular.

Bunların yanında mesela İstanbul Üniversitesi’ndeki bir öğretim üyesi devletin televizyonuna çıkıp, *”Hazreti Nuh’un oğlunu cep telefonuyla aradığını, gemisinin nükleer enerjiyle çalıştığını, insansız hava aracı kullandığını” söyleyecek kadar zırvalamıştır.

TRT’deki bir bilim programında, *”CIA ve Mossad’ın cinlerle istihbarat topladığı, KGB’nin cinler sayesinde düşman denizaltılarını takip ettiği, NASA yetkililerinin uzayda kaybolan uyduların cinler tarafından tamir edilmesi Türkiye’ye geldiği’’ bile konuşulmuştur mesela.

Ve kimilerince ilim adamı (!) diye nitelendirilip, kafasında fesle dolaşan tımarhanelik herif; *”Karl Marks’a Das Kapital’i cinler yazdırdı, Shakespeare gizli müslümandı, asıl adı Şeyh Pir’di” sözleriyle ekranlardan zırvalamakta tavan yapmıştır.

Yukarıda da dediğim gibi, bu ahlaksızlar için eleştirip kınamak kapsamında birkaç ifade kullandığımızda, dinlerine saldırdığımızı iddia eden cahiller de var ki; her nekadar ümitsiz vaka olduklarını düşünüyorsam da, beyin fonksiyonlarının kontrolü için, ivedilikle en yakın bir sağlık kuruluşuna başvurmalarını öneriyorum.

Yani yinelemiş olacağım ama; Geceleri Allah’la konuştuğunu söyleyen Fethullah isimli manyak gibi, bu salgın döneminde Menzil tarikatının kendi internet sayfasında da yer aldığı üzere; malum virüsle konuştuğu ifade edilen ve ancak kafayı kırıkların inanabileceği bu tarikat lideriyle beraber buna benzerlerin hepsi İslam’ın en büyük düşmanıdır ki; tam da bu noktada Sabahattin ÖNKİBAR’ın o muhteşem tespiti geliyor aklıma; ”İslam’ı İslamcılardan kurtarmak, en büyük ibadettir”

Dolayısıyla bu yazıyı okuyanların içinde, yukarıda sözü geçen ahlaksızları fasulye gibi nimetten sayıp matah bir şey olduklarını düşünenler varsa eğer, çok fena yanılmaktadırlar. Bunlar benim jargonumda sıklıkla kullandığım çakmak hasan kibrit Hüseyin diye tabir ettiğim, Yazar Osman Aydoğan’ın “DİNBAZ-DÜZENBAZ ve DİNDAR” başlıklı yazısında düzenbaz olarak tanımlanan dinbazlardır.

Bu düzenbazların peşinden yürüyen cahil güruh için bir uyarı olması maksadıyla, finali Yılmaz Özdil’in bir yazısından aldığım cümlelerle yapmak istiyorum değerli okuyucular. Devletin bekasını dahi tehlikeye düşürecek kadar saçma salak hurafelerin peşinden gitmek gafletine düşenlerin kulağına küpe olsun.

“Türk tarihi boyunca devlete musallat olan bütün tarikatların, bütün cemaatlerin “din boyası”nı kazıyın… Altından daima iki sebep çıkar. Birincisi, cahil vatandaş. İkincisi, bunları maşa olarak kullanan yabancı istihbarat teşkilatları. Hiç değişmez.”

Hüseyin Taşyakan

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20 Şubat 2024
4 Şubat 2024
6 Ocak 2024
21 Aralık 2023
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.