BİR REJİM KURTULDU!
Bazen toplumu oluşturan herhangi bir bireyin, sıradan bir vatandaşın ağzından öyle bir cümle duyarsınız ki, “aslında bu cümleyi usta bir siyasetçinin ağzından duymuş olmak isterdim” fikri oluşur zihninizde. Demem o ki, kendi şahsımda, yukarı mevkilerde bulunan siyasetçilerden çok sokaktaki vatandaşın söylemleri benim için daha muteber olmuştur.
Bu minvalde, öne sürdüğüm mevzuya dair en çok değer verdiğim cümle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’e aittir değerli okuyucular.
Ayrıca ulusal egemenliğe dayanan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olması hasebiyle, ilk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiş Amasya Genelgesi’nde yer alması da eminim ki bir çoğunuzca daha da çok önem arzetmektedir diye düşünüyorum. Gerçekliği hakkında hiç kimsenin karşıtlık göstermeyeceği o cümle aynen şu şekildedir;
“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Bu yazının çıkış noktası, 31 Mart Yerel seçimleri sonrası Ekrem İmamoğlu’nun Şişli’yi ziyareti sırasında, bir vatandaşın kendisine yaklaşarak “Bu bir belediye seçimi değildi, bir rejim kurtuldu.” İfadelerini kullanması olmuştur değerli okuyucular.
20 yılı aşkın bir süredir, kendisine sonsuzca kredi verilen siyasi iktidarın son yerel seçimlerde aldığı mağlubiyet, milletin yeri ve zamanı geldiğinde nasıl ve ne kadar sert bir uyarıda bulunabileceğini göstermesi açısından çok değerlidir.
Şişli’deki vatandaşın ifade ettiği gibi 31 Mart seçimlerinin sonucu, gerçekten de muhteviyatı itibariyle yerel olmasının çok çok ötesinde bir anlam taşımaktadır.
Mevcut iktidarın yönetiminde, kendisi kıt kanaat ve bin türlü sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi veren kitleler; özellikle yönetici kadrolarına yakın ve lüks şatafat içinde yaşayanların yanı sıra, muktedir olanlardan aldığı cesaretle sürekli devletin kuruluş ilkelerine bir saldırı içinde olanlardan ötürü siyasi iktidara “Dur!” demiştir.
Emin olun ki seçimlerde tam aksi bir sonuç alınmış olsaydı uzun yıllardan bu yana süregelen alışkanlıkları, hız kesmeden ve belki de daha büyük bir baskıyla devam edecekti.
Evet bugüne kadar tanık olduğumuz halkın özgürlüğü, adalet ve hukuki hakları ile birlikte standart ekonomik şartlar içinde yaşama hakkının aleyhindeki eylem ve söylemlere yine şahit oluyorsak ta bunların 31 Mart öncesinin rahatlığı içinde gerçekleşmediği muhakkaktır değerli okuyucular.
Dolayısıyla (her nedense 31 Mart sonuçları sonrası kullanılmasından ötürü ve gelecek hamlelerini görmeden samimiyetlerine pek inanmasam da) siyasi irade cenahında “yumuşama” ifadelerinin havalarda uçuşmasına ve yeni bir siyasi duruş inşa edilmesi çabalarına tanık olduğumuz ortamı yaratan 31 Mart’ta sandıktan çıkan millet iradesidir diye düşünüyorum.
Bu arada, halkın iradesiyle sandıktan büyük bir zaferle çıkanların da, kendilerine tanınan bu krediyi boşa harcamayıp zaferin getirdiği bir güç zehirlenmesine uğramamalarını temenni ediyorum. Zira görüldüğü üzere millet; zafer sonrası kendi iç dünyalarına çekilip, siyasi ikballerinin derdine düşerek halkı kaderine terk eden siyasilerin lâyığını er yada geç veriyor.
Dolayısıyla, sandıkta size sunulan açık çekin karşılığı olarak dur durak bilmeden çalışmalısınız ki, bugün mazhar olduğunuz güven duygusu sarsılıp yıkılmasın.
Siz onların güvenini boşa çıkarmayın yeter. Millet 2028 seçimlerinde siyasi irade hakkında en doğru kararı verecektir mutlaka.
Ya değişecekler, ya gidecekler!