Varlık Nedenine Aykırı

“Bahse konu olan Türkiye’nin güvenliği, tarihi hak ve çıkarlarıdır.” Lider Devlet Bahçeli

İnsanın doğruları olduğu gibi, partilerin de savundukları dünya görüşüne göre doğruları vardır. Buna göre bazıları için Türk hiçbir anlam ifade etmez. Bazıları hümanist bir hırka giyer, giydiği bu hırkayı da derviş hırkası sanarak terbiyesizlik yapmaya, haddini aşmaya başlar.

Anlamsız olan, bu tabloya insanın kendi yakınlarının ya da az da olsa parti üyelerinin, sempatizanlarının katılıp, dışarıdan eleştirenlerle, hakaret edenlerle birlikte hareket edip iftira korosunun gülü olma bahtiyarlığına kavuşanlardır. Aslında bu konuşan, eleştiren, hakaret eden zevatın iyi niyetli olanlarını eleştirilerinin odağına AKP’yle birlikte hareket eden bir MHP oturtmalarından kaynaklanmaktadır.

Türkiye hemen yanı başında çok büyük bir tehlikeyle, tehditle kaşı karşıyadır. Neden böyle olduğunun tartışmasını yapmıyoruz. Yapmaya da gerek yok; çünkü biliyoruz ki yaşananlar, Yeni Osmanlı hayaliyle yanan AKP’nin BOP maşalığından kaynaklanmıştır.

AKP hükümetinin amacı farklı olsa da, gerçek olan bir şey varsa o da, sınırlarımızın tehdit altında olduğudur. Öyle böyle bir tehdit değil, bize karşı kötü niyet besleyen hemen her grup tarafından dış tehditler artarak büyümekte, hat boyumuzda dalga kıran misali bir koruyucu set olmadığı için sınırlarımız gel geç hanına dönmüştür.

Tehlikede olan AKP iktidarı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Hal böyle olunca her Türk vatandaşı ülkesini korumakla yükümlüdür. Bu ortamda AKP iktidarı Türk sınırını koruyacak gücü kaybetmiş, siyasallaştırdığı her olayı yüzüne gözüne bulaştırdığı gibi, yaptıklarıyla yanı başımızda büyük bir tehlike oluşturmuş ve topraklarımızı adeta bu tehlikenin emrine sunmuştur.

Türk milleti doğrudan tehdit altındayken, vatan, bayrak dış tehlikenin tehdidi altına girmişken tezkereye sessiz kalınması, çekimser kalmak mümkün değildir. IŞİD’i bitirecek, PYD’yi bitirecek bir fırsat tüm vebaliyle birlikte AKP hükümetinin diyemiyorum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırtında.

Böyle bir durumda, AKP’nin Suriye hayalleri var diye, Türk milletini sıkıntıya sokacak, tehlike altındaki topraklarımızı düşmana yem edecek işlere göz yumamayız. Tezkere Türkiye’ye sınır boyunda gerekli olan dalgakıranı bu fırsatla oluşturma hakkını vermektedir..

Son dönemlerin modası; MHP’ye vurmak… 30 Mart seçimlerinde AKP’nin 2 milyon 400 bin oy yitirmesi, CHP’nin Anadolu’da oylarını MHP’ye kaptırması ve Milliyetçi Hareket Partisinin 2 milyon 400 bin oyunu arttırması meyve ve veren ağacın taşlanması misali taşlanmasına neden olmuştur.

Bu yüzden MHP aldığı kararlar noktasında eleştirilere maruz kalmakta, bazen de hakaret düzeyinde söylemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Tam bu noktada üzücü olan bazı milliyetçiyim diyen, kendini herkesten çok partili gören bazı insanların MHP’nin tezkere konusunda takındığı tavrı bahane ederek CHP’li ağzıyla konuşmaktadır. Ortada büyük bir sorun var. Kendinizi korumaya almak için ya evet diyeceksiniz ya da hayır. Bu bazıları evet diyene saldırıyor; fakat hayır diyeni sorgulamıyorlar. MHP’ye AKP’nin koltuk değneği oldu yakıştırmasını yapan densizler, CHP’nin HDP’nin koltuk değneğinden öte serumu olduğunu nedense atlıyorlar.

Milliyetçi Hareket kararlarını kendi alan, kimsenin yanaşması olmayan, terörün hiçbir türlüsünü onaylamayan, daima Türk milletinin yanında yer alan, vatan, bayrak, Türk Devleti aşkıyla yanan ve bunların önceliğini hiçbir şeye değişmeyen bir parti, partiden öte bir davadır. Hal böyle olunca MHP’nin tezkereye hayır oyu vermesi beklenemez, umut dahi edilemez.

Dediğimiz gibi bu AKP’nin geleceğini ilgilendiren mesele değildir. Bu mesele AKP’nin yanında olmak ya da olmamak olarak görme meselesi değildir. Kimse bu kadar basit düşünemez. Söz konusu olan Türkiye’dir. Bu mesele Türkiye’nin varlığını, bütünlüğünü, birliğini ilgilendiren bir meseledir. Böyle bir meselede “Önce milletim ve ülkem” diyen bir anlayıştan aksi hareket beklemek MHP’nin varlığına ters bir davranıştır.

Bir siyasi inat uğruna başkaları ülkeyi tehlikenin içinde, tehdit altında bırakabilir. PKK’yla aynı karede olabilirler, tezkereye hayır diyebilirler. Ancak “önce milletim ve ülkem” diyen Milliyetçi Ülkücü Hareketin böyle bir hakkı yoktur.

Varsın birileri bizi suçlamaya devam etsin. Ancak bunu yaparken biraz düşünsün. Elini vicdanına koyarak düşünsün. Dolduruşa gelmeyin ve partinize sahip çıkın. Biz bu Hareketi masa başında oluşturmadık. Türk milletinin içinden Türk milletinin hasletlerini üzerinde taşıyarak Ya Allah Bismillah Allahu Ekber diyerek yürüyoruz.

MHP’de bir değişiklik yok da, devamlı 1 koy, 2 al, hepsini al, diye fırdöndü misali dönen siyasi hareketler ve kişiler kendilerini bir tartsınlar. MHP’nin Türk varlığı tehlikedeyken, tehlike devam etsin demesini beklemek Milliyetçi Ülkücü Hareket için züldür.

Geçen ne yazdın şimdi ne yazıyorsun diyenler olabilir. Böyle düşünenler var ise o yazıyı bir daha okusunlar. Arif olan anlar.

Sağlıcakla kalın!

Fikri Atılbaz