site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Şalter indi, silahlar patladı, daha ne kaldı da ne diyecekler?

Şalter indi, silahlar patladı, daha ne kaldı da ne diyecekler?
04.04.2015
A+
A-

fikri-atilbaz13Türkiye için tehlike çanları çalmakta. Sadece etnik temelli olan kavga sorunken, DHKP-C de bugün sahnedeki yerini almış bulunuyor, bu durum gösterecektir ki yarın çok daha fazla terör çetesi ülkeyi saracak, Devlet bir şekilde ilişkiye girdiği iddia edildiği terör çeteleriyle karşı karşıya gelecektir.
Bunun sebebi kendi ihtirasları, istekleri, hayalleri için her yolu mubah sayan AKP’dir. Ortadoğu bölgesinde bizden habersiz yaprak kımıldamaz diyen Davutoğlu ve onun kurduğu senaryolara imza atan Erdoğan, olan bitenlerin mimarlarıdır. Bugün iktidara sahip olma kavgası yapan bu insanlar, bölünmesine izin verdikleri Türkiye’yi ve aynı zamanda yaşadığı bölgedeki ülkeleri ateşe atmakta hiçbir mahsur görmemektedirler.
Adeta Türkiye’nin şalterinin indirildiği, ülkenin karanlığa gömüldüğü gün, karanlıklar içinde adliyeyi basan Marksist-Leninist terör çetesinin beyni yıkanmış çocuk üstü yaştaki mensupları tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir Savcısı şehit edilmiştir.
XXX
Bütün bunlar oluyorken MİT ne işle meşguldü? Emniyet teşkilatı ne yapıyordu? AKP iktidarı yaşanabilecek bu olaylara karşı ne gibi önlemler almıştı? Sorular sorular sorular… Cevabının yetkililerce bir türlü verilemediği, boşlukta, gizem içinde bırakılan sorular.
Savcının şehit edilmesinden sonra, “Terör bir insanlık suçudur. Dünyanın neresinde olursa olsun bu tür eylemler terör eylemleri en alçakça saldırılardır.” diyen, fakat; niyetinin ülkeyi bölmek olduğunu bildiği bölücü etnik çete ve onun başı bebek katiliyle masaya oturup, onun verdiği yol haritasını izleyen, talimatnamesini emir telakki eden Davutoğlu, nasıl olur da terörden söz edebilir? Buna hakkı var mı?
Ülkenin bölünmesi için toprak isteyenler, ‘hak’ adı altında kendisinden olan insanların da hakkını gasp eden zavallı PKK’yı meşrulaştırmak için elinden gelen her şeyi yapan AKP iktidarı, başka ülkelerin iç işlerine, bazı insanların özel hayatlarına karıştığı gibi rahatlıkla karışan, kendi ülkesine düşman bir iktidardır.
XXX
AKP’nin o kadar gözü dönmüştür ki, Bileşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kendisi için aldığı kararları görmezden gelerek, terör örgütleriyle yardımlaştığı, ticaret yaptığı iddia edildiği, teröre destek olduğu söylendiği, terör çeteleriyle birlikte yol aldığı söylendiği halde, yoluna devam etmektedir.
Türkiye büyük bir kepazeliğin tam ortasındadır. Birileri Türkiye’nin şalterini indirmiştir. Ülken önemli, çok büyük hayati bir olayda tali planı, üçüncü planı olmadığı ortaya çıkmıştır. Ülke karanlığa gömülmüş, çamura batmıştır. Türkiye’nin en iyi korunan, güvenilir olduğu iddia edilen adliyesi kana bulanmış, bir Savcımız şehit edilmiştir.
Elektrik kesilmiş hayat felce uğramıştır. Sivil savunma Başkanlığı kendisine en ihtiyaç duyulan günde dahi her gün yaptığını yapmış, her şey yolundaymış gibi oturmuştur. Tüm Türkiye’de elektrikler kesilmişken Enerji Bakanı neden sonra ülkeye dönme kararı almıştır. Zannedersiniz ki olay, sadece Bakkal Mahmut ağanın dükkânının elektrik meselesi.
XXX
Hükümetin ipini Erdoğan’ın eline veren baylar, siz ne yaptığınızın farkın damısınız? Türkiye’yi ne hale düşürdüğünüzün farkın damısınız? Yahu olayı öğrenen bütün herkes ağzını bırakmış, mahrem yerleriyle bize gülüyor.
Bugüne kadar ülkeyi yönettiğini sanan, hatta adını bile değiştirmeye kalkışan AKP iktidarı halk tabiriyle, ‘çok kötü, fena’ çuvallamıştır. Bu olayları ne herhangi bir çuvala, ne torbaya, ne poşete, ne de kaputa koyamazsınız! Dünyanın önünde oynanan bu oyun, bir kabus olsa diye dua ediyorum. Keşke insanların reset düğmesi olsa da 30 Mart 2015 tarihini ve yaşanan rezillikleri, hükümetin acizliğini unutturmak için o reset düğmesine bassak ve o güne ait yaşanmış ne varsa silip atsak.
İnternette dönen geyik muhabbetleri arasına giren tüm ülkenin karanlığa gömülmesi olayı ve iç güvenlik yasasıyla bağdaştırılmaya çalışılan Savcı cinayeti, bunların insanlara, hakikatten aklı devreden çıkaran bir şey kullandığını düşündürmektedir.
XXX
Sen görevini yapma, yolları, dağları kontrol etmeyi PKK’nın yavrusuna bırak, Polis Akademilerini kapatırken, KCK’nın polis okulu kurmasına izin ver, bayrağımızın indirilmesine, yakılmasına, tahrik oluyorlar bahanesiyle seyirci kal, onların çaputlarına bayrak de, üstüne üstlük saygı gösterin de, bölücü başının resmini taşınmasına, Kürdistan yazılı tişörtleri satılmasına izin ver. Kürtçenin belediyelerde resmi dil olmasına müsaade et, Allah’ı inkar eden ateşperestlerle, güneşe tapanlarla kol kola gir, birçok terörist isteğini hak adı altında kanunlaştır. Sonra da kalk ‘maske’yi, yüz kapamayı bahane ederek, ülkeyi korumamız için iç güvenlik yasasını çıkarmamız gerekiyor de.
Kürdistan Özgür Gençlik Derneği hala Diyarbakır’da, kurulduğu binada… Kürdistan’lı partinin (T-KDP) kurulmasına izin veren AKP iktidarı… Siz kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz. Her olaydan kurtulmak için aldatıldığını söyleyen sizsiniz. Bir de şimdi utanmadan çıkıp, 30 Mart 2015 tarihinde yaşananlar üzerinde konuşacak, yorumlar yapacak, Savcının şehit edilmesi olayını sebep, İç güvenlik yasasını sonuç olarak göstereceksiniz. Yok öyle yağma! Mutlak son yakın. Türkiye’nin bekası için, AKP’nin acilen iktidardan gitmesi gerekiyor.
XXX
Birçoğunuzun aklına gelmiştir, sorarım size, Allah korusun bir savaşta olsaydık ne olacaktı? Birileri şalteri indirecek, iddia edildiği gibi THY’nin en çok ticaretini arttırdığı, Bilal’in gemiciklerine havuz yaptığı İsrail, uçaklarımızı kilitlerse işi sadece süngüyle mi götüreceğiz.
Askerliği paralı hale getirmeye çalışan, Şehitliği önemsizleştiren, gazinin protez bacağına haciz getiren zihniyetle ne zamana kadar, nasıl, varlığımızı sürdürüp, tek Türkiye coğrafyası üzerinde birlik ve beraberlik içinde yaşayacağız?
Bekamızı, Milli Devlet Üniter Yapımızı, Kürt sorunu, çözüm süreci diyerek İmralı’yla, Kandil’le oturdukları masaya meze yapanlarla Türkiye nereye kadar gidecek?

Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.