Diyalogca Muhammedsiz Ezan

Diyalogca Muhammedsiz Ezan

Maksadım yara kaşımak değil, hiçbir zaman da bu niyetle hareket etmedim. Ancak beni yaralayan konuları paylaşmak zorundayım. Herkes haberdar olmalı ki oynanan oyunun farkına varalım ve uyuyan suya inat düşmanın uyumadığını bilerek hareket edelim. Dün arkadaşlarla sohbet ederken, bir arkadaşım; biliyor musunuz diyalogcular, “Eşhedü enne Muhammeder-resülullah” satırını çıkararak ezan okumuşlar, dedi. İnanamadım. İnanmıyorsan youtube bak dediler. Beraberce baktık bir kilisede ezan okuyor biri ve dedikleri gibi içinde Hz. Muhammed’in (S.A.V) olmadığı bir ezan okuyor. Yine inanamadım, kurmaca olabilir dedim, araştırdım ve olayın doğru olduğunu tespit etmiş oldum.
Keşke kurmaca, düzmece bir haber olsaydı. Ancak ne yazık ki gerçekti. Olayın geçtiği mekan Saint-Jean- Boptiste Kilisesi Bürüksel- Belçika. Belçika-Türk Dostluk ve Diyalog Derneğinin organize ettiği bir diyalog etkinliği… Üzerinden epey zaman geçmiş, tarih 31 Mart 2012. Bu haber birkaç haber sitesinde geçiyor, bir kaynak vereyim TIMETURK. Nasıl oldu da atlamışım bu haberi diye kendime çok kızdım.
Bu olayı, ne var bunda küçük bir olay diye geçiştiremeyiz. Zaten her şeyi böyle küçük diye geçiştirip bugünlere gelmedik mi? Ezanı okuyan kişi yorgunluktan olacak herhalde unutmuşum demiş. Buna inanmayı çok isterdim; ama nedense hiç inanasım gelmiyor.
XXXXXXXX
Avrupa birliğinin dayattıkları içinde yer alan dini hükümlerle ilgili istekleri göz önüne aldığımızda bu olayın unutma olabileceğine inanmıyorum.
Tam bu noktada bir kıssa paylaşmak isterim. Ağır kanser hastası olan bir kadını doktora götürürler. Doktor yaspacak bir şeyin olmadığını, vucudu uyuşturarak yaşadığı yere kadar götürmeleri gerektiğini, bunun için kadına içki verilmesini söyler. Çocuklar olmaz doktor bey annemiz hayatında ağzına içki sürmedi, sürmez derler. Doktor, hergün sütün içine ikişer damla katarak başlayın ve hergün arttırın der. Öyle yaparlar ve gün gelir süt bardağı terk eder. Anne çocuklarına bu süt ne muhteşem bir sütmüş, bu ineği hiç bırakmayın demiş. Kıssadan hisseyi arif olan alır herhalde.
Çünkü bu diyalogcular “la ilahe illallah” demek yeterlidir demiyorlar mıydı? Bunlar “Hak din, Allah indinde İslam’dır ” (Al-i İmran 19) ayeti kerimesi hutbelerde okunmamaya başlandığında ve hala okunmadığı halde ses çıkarmadan oturan, yorum yapmayan yine bu diyalogcular değil miydi? Evet, Silivri davasında taraf olup, görüş bildiren, siyaset yapmıyoruz deyip siyasetin merkezine oturan, devlet işlerinde, kadrolarında söz sahibi olan, üniversiteleri ele geçiren, referandumda ölüleri bile evet oyu atmaya çağıran bu diyalogcular, Allah kelamına yasak konduğunda hiçbir görüş belirtmemişlerdir. Aynen Amerika’nın Irak’ı işgal edip, milyonlarca Müslüman’ın katlettiğinde, çocukların, kadınların ırzına geçtiklerinde ses çıkarmadıkları gibi, bu konuda da ses çıkarmamışlardır.
XXXXXXXX
Etkinliği düzenleyen dernek dostluk ve diyalog derneği, gel de şimdi bu arkadaşın unuttum demesine inanın bakalım inanabilirseniz. Dinlerarası diyalog çıktığından bu yana diyalog kelimesinden nefret ettim. Bu konu hakkında bir de kitap çalışmam olduğu için dayanamadım bu konuyu yazayım dedim. Peygambersiz din olur mu? Hz. Muhammed (S.A.V) Peygamber Efendimize çöl bilgini, bedevi diyenlerin isteği üzerine Onu her yerden çıkarıyorlar. Zaten İslam’ı din olarak kabul etmiyorlar. Ondan sonra da kafa bulur gibi tek amacı “Hz. İsa’yı tanımayanlara Hz. İsa’yı, İncil’i bilmeyenlere İncil’i öğretip, Hıristiyanlaştırmak” olan Dinlerarası diyalogu uygulama sahasına koyuyorlar. Vatikan istediğini elde etmek için adını diyalog koyuyor; ancak tamamıyla monolog yapıyor.
Bizimkiler de bu monologa fon müziği, aynı zamanda yeşil kuşak İslam bandı oluyorlar. İnsan bu kadar temel ilkelerden, iman esaslarından vazgeçiş varken sırada ne var çok merak ediyor. Böyle bir ezan yaygınlaştırılır mı bilinmez. Ben buna asla ihtimal vermiyorum. Yalnız son günlerde yine ortaya atılan Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılma istemi gerçekleşirse bu işlerin önünü almak mümkün olmaz. Ondan sonara camilerde ezan yerine düdük sesi, zil sesi bile duymak mümkün hale gelebilir.
XXXXXXXX
Devlet Türk ve Müslüman olanı ilgilendiren her konuda olduğu gibi bu konuda da kayıtsız kalıyor, hatta bazı uygulamalarıyla bu diyaloga destek oluyor. Zaten diyalog taraflısı olan devlet, şerif yardımcısı olarak şerif’in isteği üzerine diğer dinleri incitmemek için elinden gelen her çabayı gösteriyor. Etnik kökenleri rahatsız etmemek için Türklükten taviz verdikleri gibi.
Elhamdülillah Müslüman’ım diyen herkesin isyan etmesi gereken bu olay karşısında bile sessiz kalan Müslüman kanaat önderleri, cemaat, tarikat yapılanmaları sessiz sedasız oturuyor. Nerede o Allah Allah diye öten İslam bülbülleri, Allah ıslah eylesin. Dergilerinin sayfalarını insanlık Hz.İsa’yı, onun ahlakıyla ahlaklanmayı bekliyor diye yazılarla dolduranlar, Hz Muhammed’in ahlakını bir kenara itmiş bulunuyorlar. Yazık ki aldatanlar aldatılacak, aldatılanlar aldatacak birilerini hep buluyor.
Tarihi doku içinde baktığımızda İslam Dininin bayraktarı ve kılıçtarı olan Türk, bundan sonra da, siyaset, magazin hemen her konuda görüş belirten; ancak böylesi önemli konularda susan ulemaya gerçekleri söylemesi ve Allahın yolundan sapmamaları gerçeğini hatırlatma ve yönlendirme görevini yapmalıdır. (Bu konularda da duyarlı olan ve aydınlatma görevini yapan din bilginlerini, din adamlarını tenzih ederim, Allah onlardan razı olsun)
Allahın korumasında olan Kuran’a karşılık, ona inananları Vatikan’ın peşinden koşturanlar sur üflendikten sonra cehennemin yanında diz çöktüğünüzde ne yalanlar düzeceksiniz. Vatikan papazlarından şefaatçi olmalarını beklemeyin kelin merhemi olsa kendi başına sürer.
Sağlıcakla kalın!

Fikri Atılbaz