Derdimiz Vatanın Birliği ve Beraberliği, Ya sizin?

Yapmaması gereken kişilerden ilginç açıklamalar geliyor. Dün bunlardan birini Başbakan Erdoğan vermişti. Dün onunla ilgili yazdığım için asıl yazmam gerekeni bu gün yazıyorum. Bu ilginç açıklamalardan biri de geçen gün okyanus ötesinden AKP iktidarına kıyakçılık yapan Fethulah Gülen’den geldi. İmralı sürecinin karşısında olanlar için şöyle diyor: ” Hatta böyle bir düşünceye iştirak etmeyen ve onu sorgulayan, ‘yanlış yapıyorsunuz’ diyenlere bile deseniz ki, rica ederim kan dökülmesini istiyor musunuz siz? ‘Hayır’ derler. E derdiniz nedir sizin? Yol, yöntem farklılığı…”
“E derdiniz nedir sizin?” diyen Fethulah beye şöyle basit bir soru yöneltelim: Kan dökülmesini istiyor musunuz yerine, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bebek katiliyle anlaşmasına razı mısınız? PKK’lı katiller sürüsünün ellerini kollarını sallayarak gitmelerine rıza gösteriyor musunuz? Türk Devleti egemenlik haklarını başkalarıyla paylaşsın mı? Türklük kitaplardan, anayasadan silinsin mi? Açıkçası, Türkiye bölünsün mü?
Evet, soruları daha çoğaltabiliriz. Lakin yeterli olduğu kanaatini taşıyorum. Biz derdimizin ne olduğu söylerken, siz de lütfen bu sorulara cevap verin ve esas niyetinizin ne olduğunu çekinmeden söyleyin. Yoksa siz de BOP’un dayanılmaz baskı ve istekleri karşısında teslim bayrağını çekip, onların istekleri yönünde mi çalışıyorsunuz? Reyhanlı için verdiğiniz mesaj, Başbakan Erdoğan’la aynı. Akileler için olumlu görüşünüz AKP ve bebek katiliyle aynı paralellikte. O halde sizi de onlarla aynı kategoride görmek normal karşılanmalıdır.
***
Bir kere olayı doğru bir şekilde ortaya koymalı. Ondan sonra muayene neticesinde tespitler belirlenmeli ve gereken yapılmalıdır. Olay sizin de anlattığınız gibi bir çözüm ya da barış olayı değildir. Siz ne diyorsunuz: “Şimdi, doğru bir sulh süreci yaşanıyor.” Yahu sormazlar mı adama neyin barışı, kiminle barış? Ben komşum olan, fabrikada beraber çalıştığım, aynı okulda okuduğum, çocuklarımızın aynı sınıflarda okuduğu, müvekkili olduğum, müteahhitlik yapan, iş adamı olan, aynı otobüste, aynı trende, aynı uçakta yolculuk yaptığım Kürt kökenli insanlarımızla veya herhangi bir devletle savaş halinde değiliz ki barış ya da sizin deyişinizle sulhtan söz edilsin.
Evet, biz sizin de desteklemiş olduğunuz İmralı sürecine ülkeyi bölünmeye götürdüğü için karşıyız. Derdimiz, Türkiye’nin birlik ve beraberliği. Bayrağımızın gönderden inmemesi, ezanın dinmemesi… Derdimiz, Milli Devlet, Üniter Yapının korunması. Derdimiz, hürriyet. Derdimiz, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olması. Derdimiz, İsrail’in kutsal topraklarının parçası olmamak. Derdimiz, Müslüman kanı döken Amerikanya’nın BOP’unda eşbaşkan adı altında figüran olmamak. Derdimiz, Amerikanya’nın sözünü dinlemek değil, Türk’ün sözünü yükseltmek. Derdimiz, bebek katiliyle aynı yolda yürümemek, şehitlerimizin katillerinin serbest kalmalarına izin verilmemesi. Derdimiz, devletin devlet gibi olması. Derdimiz, birlik ve beraberlik içinde bir Türkiye. Derdimiz, tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek dil. Kısacası derdimiz, Suriye değil, Türkiye.
Peki, sizin derdiniz nedir?
***
Can Paker; “Keşke böyle bir barış sürecini başlatan kişi daha özgür ortamda bunu devam ettirse. Ama siyaset böyle bir şey değil biliyorsunuz. Bu konuda da sabırlı olmanızı bir kardeşiniz olarak tavsiye ediyorum.” (13 Nisan Hakkari)
Yılmaz Ensaroğlu; “Temaslarımız sırasında Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, koşullarının iyileştirilmesi ve Kandil ile İmralı arasında daha doğrudan temas yolunun, kanallarının açılması öne çıktı.” (13 Nisan Diyarbakır)
Baskın Oran; “Abdullah Öcalan, cesur biri. Eyalet sistemine geçilmelidir. Kürtlere özerklik verilmezse, metro istasyonları, alışveriş merkezleri her gün patlar. Ceset parçaları üzerimize sıçrar.” (13 Nisan İzmir)
Tarhan Erdem; ” Öcalan’ı 5-10 sene sonra TBMM’de üye olarak görmeye alışmalıyız. Öcalan’dır, Karayılan’dır veya bir başka bir insandır ama başka türlü olmaz. Öcalan bu işin doğal lideri.” (14 Ocak Akşam Gazetesi)
Zübeyde Teker; ” Biz Abdullah Öcalan için ev hapsi veya farklı bir cezaevine nakledilmesi gibi bir seçeneği tartışmıyoruz. Müzakere süreci gelişecekse eşit koşulların olması gerekir. Öcalan Kürt halkının önderidir.” ( 11 Ocak İstanbul)
Lami Özgen; ” Öcalan’ın şahsında bir bütün olarak Kürt halkına yönelik tecrit uygulanıyor. Öcalan’a uygulanan tecrit ortadan kaldırılmalıdır. Bu tecrit sürerse, Kürt sorununa barışçıl bir çözüm mümkün olmaz.” (28 Temmuz Özgür Gündem Gazetesi)
Bir kez daha soruyorum sayın Gülen sizin derdiniz nedir? Ortak akıldan söz edip, Akilun grubu öyle bir şey, makul sayılabilir, mahzuru yok, bunu tenkit etmeye gerek yok diyerek, yukarıdaki Akilelerin görüşlerine iştirak etmiş mi oluyorsunuz. O vakit AKP iktidarı gibi size de mübarek olsun, Allah sizleri ayırmasın, öbür dünyada da beraber kılsın. Güzel bir üçlü olup birbirinizin eksiklerini tamamlarsınız.
Evet sayın Erdoğan, bebek katili, sayın Gülen ve bu soruyu soran herkese bir kez daha tekrarlıyorum, bizim derdimiz memleket meselesi. Ya sizlerin? Biz Türk milleti diyoruz, siz etnik köken ve dini mezhep bahçesinden söz ediyorsunuz. Bu durumda nasıl anlaşacağız. Biz tam bağımsız Türkiye diyoruz, siz elinizde BOP kandiliyle geziniyorsunuz. Birbirimizi anlamamız mümkün değil.
Asıl sizin derdiniz nedir?
Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz