site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Yediğimiz İçtiğimiz Zehir

Yediğimiz İçtiğimiz Zehir
26.04.2015
A+
A-

kimyasal_ilac_yerine_tuzak

Sanayileşmenin getirdiği imkanlar sonucunda zirai ürünlerin üretim ve korunmasında birçok kimyasal madde kullanılmaya başladı. Bünyesinde zehir bulunduran bu maddelerin pek çoğunun insan vücuduna ve tabiata zarar vermesi sonucu alternatif tarım yöntemleri aranıyor.

Aslında bir çoğumuz bunun bilincinde; soframıza konan, ağzımıza götürdüğümüz bir çok yiyecek zehir ihtiva ediyor. Boğazımızdan midemize inen gıdalarla birlikte yavaş yavaş ölmeye de başlıyoruz. Buna rağmen bu gerçeği fazla önemsemiyor, dikkate almıyoruz. Eski insanların neden çok yaşadıklarını, bizimse neden az yaşadığımızı değerlendirirken zehirli yiyeceklerin etkisini kimse tartışmıyor. Bitkilerin zararlılardan korunması amacıyla kullanılan kimyasal ilaçlar insanlara zarar veriyor. Ilaçlar ani zehirlenmelere yol açmasalar bile gelip geçici ishallerden, karaciğer tahribatlarına, bağırsaklarda morarmalara, sinir sisteminin alt üst olmasına ve giderek kansere kadar uzanan bir dizi rahatsızlığa sebep oluyor.

Bütün dünyada tarım ürünlerinin korunmasına ilişkin çabalar, kimyasal ilaçlara bir alternatif üretilmesi noktasında yoğunlaşıyor. Nitekim biyolojik savaşın giderek ağırlık kazanması böylesi çabaların ürünü. Oysa işbaşına gelen bütün iktidarlar ilaçları savunma konusunda ağızbirliği ettiler.

Sanayileşmenin ve modern üretim tekniklerinin ortaya çıkardığı çevre kirliliği, sık sık kullanmak zorunda kaldığımız kavramları da beraberinde getirdi. Endüstriyel atıklar, hava kirliliği, ozon tabakasının delinmesi veya gürültü kirliliği, 20 sene öncesinde hiç bilmediğimiz ama şimdi kanıksadığımız kavramlardan bir kaçı.

Modern hayatta refah seviyesi artarken bir takım riskleri de beraberinde getiriyor. Insanoğlundaki daha çok kazanma hırsı, gıda üretiminde çevreye ve insan sağlığına zararlı ürünlerin doğmasına sebep oluyor. Işin üzücü olan bir başka tarafı ise; çevreyi tehdit eden, tabiatı daha yaşanılmaz bir hale sokan modern tarımın sebep olduğu kirlilik ve tehlikelerin ne yazık ki kolaylıkla fark edilememesi.

Tarımda uygulanan ve yoğun ürün almayı hedefleyen yöntemler yalnızca çevreyi değil, insan sağlığını da büyük ölçüde etkiliyor. Daha çok üretme hırsıyla kimyasal gübre ve ilaçlarla tahrik edilen, zorlanan ürünlerin insan vücudu üzerinde yaptığı zararlar ise kulaktan dolma bilgilerin ötesine geçmiyor. Tarımsal zararlılarla mücadelede de çoğu zaman bilgisizce yapılan uygulamalar ürünü belli bir seviyede korurken, ekolojik zincirde başka bir canlının hayatına da kastedebiliyor. Çevre kirliliği yüzünden yeryüzünde hergün 50 canlı türü yokoluyor. Insanoğlu, yoğun ve daha fazla ürün alma hırsı yüzünden, yozlaştırılan toprakla, yok edilmiş canlı türleriyle kalmıyor aynı zamanda kendi nesline de en büyük darbeyi vurmuş oluyor.

yedigimiz-ictigimiz-zehir

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.