site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

KAHREDEN MANŞET!

21.12.2023
A+
A-

Bugünlerde yıllar öncesinden ülkenin gidişatıyla ilgili kaygılarımıza dair yazdıklarımızdan ötürü, uyarmak maksadıyla işaret ettiğimiz insanların verdiği sert tepkiler aklıma geliyor değerli okuyucular.

Hele ki bir çok yazımda ve sıklıkla kullandığım 2010 referandumunun, benim/bizim daha o günlerde terörist olarak adlandırdığımız şeriatçı bir kafanın, devletin tüm kurumlarını ele geçirmek arzusuyla özellikle desteklediği bir süreç olduğunu anlattığıma mutlaka tanık olmuşsunuzdur.

Referandum sonrası daha belirgin eylemlerle gerçekleşen, Ergenekon ve benzeri kumpasların, işaret ettiğimiz tehlikenin en büyük ispatı olduğu aklıselim sahibi herkesin mâlumudur.

O günlerden bu yana kaleme aldığım ve benzer kaygılarımızın yer aldığı bir çok yazılarıma karşı, ilk paragrafta bahsi geçenlerin nasıl bir öfke ile ve bazen ağıza alınmayacak saldırgan ifadeler kullandığını çok iyi hatırlıyorum.

Hatta bir yazımın altına, kavgacı takımından ve kraldan çok kralcılık yapmayı distur edinenlerden biri “Bizim Cumhuriyetle bir sorunumuz yok” cümlesini yazdığında; “ İnsan, bağıra bağıra gelen tehlikeyi göremeyecek kadar kör ve aymaz olabilir mi?” diye sormuştum kendi kendime..

Bahsettiğim bu süreç içinde daha önce belki 0nlarca defa detaylarıyla anlattığım söylem ve eylemleri burada tekrar işaret etmenin gereksiz olduğunu düşünüyorum, zira siz bunlara bizatihi ve defalarca tanık oldunuz.

Ben bu noktada, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucularına ve dolayısıyla Laik Türkiye Cumhuriyetine karşı akıl almaz derecede saldıran ‘dinbaz takımı’ diye bir ifade kullanayım yeter. Bütün o yaşanan ve tanık olunan rezaletlerin zaten sizin aklınızdan bir film şeridi gibi geçeceği muhakkaktır.

Özellikle son günlerde tanık olduğumuz, Milli Eğitim Bakanı’nın kullandığı ifadeler ve Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlar üzerinden bakarsak, tarikat ve cemaatlerin laik demokratik Türkiye Cumhuriyetine karşı halâ ve nasıl bir cüretkârlık içinde oldukları gün gibi aşikârdır değerli okuyucular.

Bizatihi yaşayarak tanık olduğumuz ülkemizin içinde bulunduğu durumu, malumunuzdur ki sadece bizim değil bizi dışarıdan izleyenlerin de gördüğü muhakkak. Dolayısıyla dışarıdan bakarak ülkemizden bahsedecek olan bir gazeteci yada fikir insanının yazdığında veya söyleminde gördüğünü ifade etmesi kaçınılmazdır.

İşte yazı başlığında kullandığım kahrolmaya dair kullandığım ifade bu yüzden sevgili okuyucular.

Haber ve yazıları itibariyle uzun zamandır takipçisi olduğum Kıbrıs’ta yaşayan Gazeteci bir arkadaşımın (Ayşemden Akın) Genel Yayın Yönetmeni olduğu Bugün Kıbrıs Gazetesinin Manşetten yayımladığı haberinde, KKTC Meclisinde Eğitim Bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında CTP (Cumhuriyetçi Türk Parti) Milletvekili Sami Özuslu’nun tarikat yapılanmalarını, ders kitaplarındaki gerici unsurları, Laiklik ve çağdaş eğitimin tehlike altında olduğunu vurguladığı konuşmasında, içinde Türkiye’nin geçtiği şöyle bir cümle yer alıyordu;

“Burası Türkiye değil, İran hiç değil, Afganistan da değil. Olmayacak değil mi arkadaşlar? Yaptırmayacağız”

Sizi bilmem ama, ben utanç duydum!
HÜSEYİN TAŞYAKAN

ETİKETLER:
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
26 Mart 2024
19 Mart 2024
20 Şubat 2024
4 Şubat 2024
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.