site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

İzcioğlu CHP’den İstifa Etti

İzcioğlu CHP’den İstifa Etti
23.09.2014
A+
A-

izcioglu2

İki dönem Cumhuriyet Halk Partisinden Selçuk Belediye Başkanlığına aday adayı olan ve yerel seçim sonrası, Selçuk Cumhuriyet Halk Partisi ilçe yönetimi tarafından ihraç istemi ile disipline verilen Sabahattin İzcioğlu basına yaptığı açıklamada aşağıda yazdığı gerekçeleri neden göstererek üyesi bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisinden istifa ettiğini açıkladı.

İSTİFA GEREKÇEMDİR

2004 Yılında, iktidarın Büyük Orta Doğu projesine karşı örgütlü mücadele vermek ve ülke de hiçbir politik hareketin gündeminde doğru dürüst olmayan veya alınmayan demokrasi mücadelesi için Cumhuriyet Halk Partisine girdim. İlk yıl yönetimin milli ve dini bayramlarda üyelerine çağrı yapıp şeker ve çay ikramından başka doğru dürüst hiçbir konuda konuşma, tartışma, görüş alış verişine rastlamadım, tanık olmadım, çağrılmadım.

2004 yerel seçimlerinden sonra Selçuk ilçesinin Büyük Şehir’e bağlanmasının ardından tekrar seçilen Vefa Ülgür ile Büyük Şehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu arasında önce hukuk savaşı ardından sözlü kavga başladı. Hatta bu kavga iddialara göre karşılıklı hakaretlere kadar vardı. Karşılıklı protestolar yapıldı. Her adli makamın verdiği karara göre havai kutlamalar düzenlendi, dört yıl süren bu kavgada doğru dürüst hiçbir yatırım yapılmadı. Bu durumun en üzücü yanı, bu kavga sürecinde, ne ilçe ne il nede genel merkez yöneticilerinden ‘’siz aynı partinin insanları olarak ne yapıyorsunuz?’’ diyerek, AKP’nin çıkardığı yanlış yerel yönetim yönetmenliği nedeni ile aynı partiden iki belediye başkanının kavga etmek hatasına düşmeyi engelleyici bir yaptırım, bir davranış içine girmedi. Selçuk’un CHP’li belediye başkanı Vefa Ülgür de, dediğim dedik, yaptığım yaptık anlayışı ile bağırdı çağırdı, gürledi. Partide ki konuşmalarında adam mı var? Anlayışı ile hareket ederek kimseye göz açtırmadı. Bunun karşısında 2009 yerel seçimlerinde bu anlayışın karşısında Selçuk Belediye Başkanlığı için CHP’den aday adayı oldum. Sen misin aday olan. Sitelerde kimliği belirsiz kişilerce veya ad değiştirilerek yerel yönetimle ilgili görüşlerimi yazdığım yazılara hakaret dolu mesajlar, bazı ilçe yöneticileri tarafından CHP amblemli resimlerimi astım diye partiden atma tehditleri, yani aleyhime yapılacak her şey uygulandı. Bu davranışların en üzücüsü olanı da, Ankara da bizi atayacak olan yerel yönetim komisyonu yetkilileri ile tanışmak için İzmir milletvekili Mehmet Ali Susam’ın odasına gidip, tokalaşmak için elimi uzattığımda, gözlüklerinin üzerinden yüzüme bakan M. Ali Susam ‘’ Ne adayı, sen kimsin? Var olanı Vefa Ülgür’ü destekle, senin ne gücün var? Ben gruba gidiyorum’’ deyip yürüyüp gitmesi oldu. Yanımdaki arkadaşla donduk kaldık. İşte o günden beri ben kimim, gücüm ne? kapasitem ne? Selçuk’’a geri dönüp geldiğimde, benden 13 yaş küçük benim oyumla beni temsilen vekil olan Mehmet Ali Susam’a bir kınama yazısı gönderdim, cevap yok. Yıllardır yazmak istediğim kitabımı bu vesileyle hemen oturup ‘’ARALIKSIZ’’ı yazdım. Adaylık belirleme sürecine kadar, nasıl bir yerel yönetim anlayışı düşündüğümü, Selçuk’ta yerel yönetimde yapılan yanlışları, eksiklikleri açıkça dile getirdim. İl yönetimine çalışmalarımla ilgili bilgi vermek, aynı zamanda tanışmak için üç defa gittiğimde yetkili birileriyle doğru dürüst görüşemedim. Aziz Kocaoğlu ile görüşmek için defalarca randevu istediğim halde hiçbirine cevap vermediler.

2009 yerel seçimlerinde Selçuk için atanan Vefa Ülgür, AKP adayı karşısında 510 oy fark yaparak kazandı. Kazanmasına kazandı ama 2004 seçimlerinde AKP’nin oyu 1800 iken bu seçimde AKP adayı 7000 oy aldı. Çok daha önemlisi Büyük şehir Belediye Başkanı, Vefa Ülgür’ün aldığı oydan 1500-2000 arası daha fazla oy aldı. Yine bu durum karşında, ilçe, il, genel merkez yönetimi tarafından hiçbir sorgulama yapılmadığı gibi tarafıma yapılanlarla ilgili veya benim yazdıklarımla ilgili hiç şey sorulmadı, sorgulanmadı. Seçim sonrası, Başkan, alelace, Selçuk Belediye Meclisine TOKİ ile anlaşma yapma isteğini gündeme getirdi, AKP’nin meclis üyelerinin de desteği ile oy birliği ile TOKİ ile anlaşma yetkisini aldı. Bu anlaşmayı bozmak için kişisel olarak Bölge İdari Mahkemesine başvurdum. Bölge İdari
Mahkemesi ‘’Başkana verilen bu yetkilerin halkın aleyhine telafi edilmeyecek zararlar doğurabilir’’ gerekçesiyle bu anlaşmayı iptal etti. Vay sen misin? Anlaşmayı iptal ettiren.

Gerçi mahkeme aşamasında, Belediye Başkanı Vefa Ülgür Meclis Kürsüsünden bana, ‘’ağzımızın tadı bozulacak’’ diyerek ince mesajını gönderdi. Gerçekten de akabinde kurucusu olduğum dershaneyi eften püften gerekçelerle mühürledi, İZSU’ya su saatlerini söktürdü, TEK’e elektriklerimizin kesilmesi için yazılar yazıldı, ruhsatımızın iptali için elinden gelen tüm girişimleri yaptı. Bu durumu CHP; İzmir il örgütüne, Genel Merkeze bildirdim tık yok.

Açık söylemek gerekirse tarafıma yapılanları, bu ve buna benzer eylemleri, yerel yönetimin yanlış yapmalarını, Belediye Meclisinin almış olduğu yanlış, eksik ve taraflı kararları, mecliste uygulanan anti demokratik davranışları yazılı basında ve internet gazetelerinde yazdım. Bu süre içinde de ilçe örgütünün çağırdığı toplantılara, kutlamalara günlere katıldım. 15 yılda, İlk defa ve bir kere olmak üzere, Belediye Başkanı sadece CHP üyelerini çağırarak isteklerimizi önerilerimizi sorduğunda yaptıkları yanlışları eksiksiz yüzüne söylediğim, başkanda bu eleştirileri dikkate alacağını söylemesine rağmen en küçük bir değişme, gelişme olmadı. Hatta, bir Ramazan Bayramı arifesinde, İzmir milletvekili, Musa Çam’ında olduğu bir sohbet toplantısında huzurlu, herkesin rahatça samimi bir havada söyleşirken, Belediye Başkanı Vefa Ülgür son anda toplantıya katılarak, ‘’Maymun bile k…… dan çıkarabileceği kemiği yermiş, herkes de çıkarabileceğini önce kendinde ölçsün, altından kalkamayacağı köşe yazıları yazmasınlar, ben aday değilim ama aday olmasam haliniz ne olur? adam mı var’’ diyerek ortamı germiş, söz istediğimde zaman yok denilerek verilmemiştir.

Belki bunlar basit, ilkel yazılmaması gereken şeyler ama her şey basit olarak başlıyor maalesef sonuç nerelere kadar gidiyor, nelere mal oluyor görüyoruz. Vefa Ülgür bu konuşmasında aday olmayacağım, adam mı var sorusuna karşılık 2014 yerel seçimleri için benim de içinde olduğum altı aday adayı çıktı. Kendisi de en son dakika aday olarak çıkmasıyla yedi aday adayıyla başlayan süreç beraberinde çatışmaları da başlattı ama yine ilk çatışma Vefa Ülgür muhaliflerine hakaret ederek hatta duyanların iddialarına göre küfür ederek başlatmasıyla başladı. Özellikle beş aday adayının, projeler ortaya sunarak, ‘’ben daha iyisini yaparım ve projelerim şunlardır’’ açıklamalarını Vefa Ülgür sanki ben yapamamışım, ben beceriksizmişim de bunlar yapacaklarmış anlayışına kapılarak diğer aday adaylarına ‘’Bunlar yeteneksiz, kabiliyetsiz, bunların kovalarının dibi delik, bunlar su bile taşıyamazlar, bu partiden gitsinler, AKP de çalışsınlar, onlara ihtiyacım yok’’ diyerek saldırıya geçti. Ayrıca özellikle bana halka açık toplantıda ‘’seceresi bozuk, kalemini satmış’’ gibi ithamlarda bulundu. Bu durumu da, İzmir yerel yönetim komisyonuna bizzat bildirdik. Hatta bu konuşmalar bu kadar alevlenmeden yedi adayla birlikte toplantı yapan İl Başkanı Ali Engin’e bizzat ben Vefa Ülgür’e karşı muhalefet ettiğimi, aday olursa seçimi kaybedeceğimizi, bunun sorumluluğu İl Başkanı olarak kendisinin olacağını söyledim de o da sorumluluğu kabul etti. Ayrıca tüm bu olanları sivil toplum örgütleri ilçeden bazı akil insanlar, Belediye Başkanı, Aziz Kocaoğlu’na, İl başkanı Ali Engin’e, bizzat Genel Başkan Kemal Kılınçdaroğlu’na ilettiler. Düşünün Sosyal Demokrat bir belediye başkanı ve tekrar başkanlığa aday kişi, Zeytin Köye gidiyor insanlara, ‘’benim yüzde % 65 oyum var, zaten seçimi ben kazanacağım, sizin oyunuza ihtiyacım yok’’ diyor. Dünyada böyle bir anlayış böyle bir düşünce böyle bir sosyal demokratlık görülmüş, duyulmuş rastlanılmış mıdır? 15 yıllık başkanlığı döneminde sebze meyve hali ve yarım yamalak soğuk hava deposu yapımı dışında taş üzerine taş koymamış, zamanında birlikte yola çıktığı insanlarını gücendirmiş, küstürmüş, halkın çoğunluğunun desteğini kaybetmiş, usulsüzlük, iddiaları ayyuka çıkmış, aynı parti içinden diğer tüm aday adayları bir kısmı kendi isteği, bir kısmı birileri tarafından ötelenerek partiden, çalışmalardan elini eteğini çekmiş bir ortam da Selçuk’a atanan aday

Vefa Ülgür seçimleri kazanacağından o kadar emin ki, yaptığı salon toplantılarında, açık hava toplantılarında pervasızca, ‘’HİÇ KİMSEYE NEFES ALDIRMAYACAĞIM’’ diyerek, seçim çalışmalarını yürüten Vefa Ülgür, geçen seçim bana çok çektirdiler, HERKESTEN FİTİL, FİTİL HER ŞEYİN HESABINI SORACAĞIM ‘’diyor. Dikkat ederseniz hiç ayırım yapmıyor ‘’HERKESTEN, HERŞEYDEN’’ diyor. Şaka, abartma değil 29 Ekim kutlamalarında ‘’KRAL BENİM diyerek sonunda krallığını da ilan etti. ‘’Yine birilerine, benim olduğum yerde demokrasi benim diyerek gerçek kimliğini ortaya koyuyor.

Tüm bunların yazılı belgesi, canlı şahidi var, ispata hazırım. Daha bunun gibi onlarca olay durum var. Bunları söyleyen CHP adına aday olmuş on beş yıl belediye başkanlığı yapmış sosyal demokrat kişinin bu söylemlerin bu davranışların yanında olunup desteklenir mi? Eğer sosyal demokratlık bu ise böyle bir sosyal demokratlığa sahip çıkılır mı? Evet ben de çıkmadım, desteklemedim, başkan olarak tekrar seçilmesini istemedim, çünkü seçilseydi, sosyal demokrasi, demokrasi başarı kazanmış olmayacaktı Vefa Ülgür başarı kazanmış olacaktı, Vefa Ülgür’ün ‘’demokrasisi başarı kazanacaktı. Nasıl bir başkanlık yapacağının da mesajlarını verdiği bir yöntem, otorite kazanacaktı. Tüm bunlara karşın beş aday adayından içimizden kim atanırsa birlikte hareket etmeyi kamuoyuna açıkladık, daha sonrada, kendi aramızda, adayı teke düşürme çalışmaları yaptık, ben ve Hasan Uysal adaylıktan çekilebileceğimizi belirttik. Tüm bunlar olurken CHP, İlçe yönetimi, İl Yönetimi veya Genel Merkez Yerel Yönetim Komisyonu tüm bu olanlara kulak asmayarak dördüncü defa Vefa Ülgür’ü aday olarak atadı. Sonuç ortada.

Seçimlerden hemen sonra duyumlarımıza göre ilçe yönetimi tarafından beş kişinin disiplin kuruluna verildiğini öğrendik, sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu, daha sonra parti kongresi yapıldı, seçimlerden sonra altı ay bitmek üzereyken bu kurulun işletilmesi de manidardır. İl yönetimi, genel merkez yönetimi veya buna bağlı örgütler, bir günden bir güne bu kadar sorun, tartışma, sürtüşme olurken, tarafsız, yansız bir duruşla bunların doğruluk dereceleri nedir diye araştırma yaptınız mı? Halkın arasına girip sorunları dinlediniz mi? Bizlerin görüşlerini itibar etmediğiniz gibi tarafsız ve halktan kişileri dinlemeyi bile akıl erdiremeyecek kadar basiretiniz bağlanmış demek. Şimdi de sonuçtan hareketle bu saatte bir takım oyunlarla disiplin mekanizmasını hareket ettiriyorsunuz? Hadi tüm bu olanları yaşananları, söylenenleri şahsi veya basit olarak değerlendirdiniz diyelim, ama anladığım ve öğrendiğim kadarı ile diğer ilçelerde de bu tür olumsuzluklara duyarsız kalındığı için sekiz ilçede yerel yönetim seçimi kaybedildi. Böyle kendi içinde ki basit sorunları ve üyelerin kendi içindeki sorunları bile çözemeyen bir parti ülkenin içinde bulunduğu yüzlerce sorunu nasıl çözecek? Aynı yukarıda ki yaşanan sorunlarda olduğu gibi bir günden bir güne bizlere gelipte sorun çözmeye yanaşmadığınız gibi bizlerinden ülke sorunları ile ilgili görüşlerimizi sormamanız da çok doğal ve normal. Yetkililer, etkililer, hadi bizlerinden düşüncelerimizi, önerilerimizi almadınız, hiç olmasa bundan sonra bizi disipline verenler, il yönetimi, genel merkez; Partinin halkla ve sivil örgütlerle kanallarını açık tutacak, halkın istek ve özlemlerinin özgürce tartışabileceği ortamı yaratacak, demokrasinin gerçek anlamlarını üretecek özgür dinamik yaratıcı, eleştirel ve analitik düşünen insan tipinin ortaya çıkmasını sağlayacak açılımlar düşünüyor musunuz? İşsizlik, yoksulluk, iş kazaları, iş kayıpları, çocuk ve insan gücünün sömürülmesi, gelir dağılımı bozukluğu, terör, insan hakları ihlallerinin önlenmesi konusunda hamasi söylemler dışında gerçek, maddi temelleri olan çözümler üretmeyi ne zaman gündeme alacaksınız? Üreticiler özellikle çiftçiler kan ağlarken bu kesimin sorunlarını çözmeye yönelik neler yapıyorsunuz, yerli tohum üretme konusunda çalışmalar yapılıyor mu? Eğitim, sağlık konut sorunlarının çözümü için halkı inandırıcı açık, net, maddi temelleri olan değişen gelişen ülke ve dünya koşullarına uyumlu çözümler üzerinde durdunuz mu? AKP iktidarının bir gecede aniden getirdiği 4+4+4 eğitim sistemine neden hazırlıksız yakalandınız halada gerçek bir çözüm üretemiyorsunuz? Doğayı koruyarak, çevre kirliliği yaratmadan, enerji üretiminde, madenlerin çıkarılması konusunda, toplumsal ve ekonomik hayatla doğal hayatı bağdaştırmanın yöntemleri üzerinde çalışmalar yapılıyor mu? Kadın, erkek eşitliği ve her gün öldürülen kadına yönelik şiddete karşılık somut çözüm önerileri üretildi mi? Parti içinde kendi üyelerine, aday adaylarına adil davranamayan, eşitlik ilkelerini uygulayamayan bir parti nasıl bir sistemle, adil yargılama ve kararların adil olmasını sağlayacak, mekanizmaların uygulanmasını önerecek? Bu zamana dek doğru dürüst kendi parti üyelerinin fikrine başvurmayan bir parti, bireyi öne çıkaran, koruyan gerçek bir sosyal hukuk devleti olmasını nasıl sağlayacak? HSYK üye seçiminde, bireysel oylamaya karşı çıkarak blok oylama için Anayasa Mahkemesine Başvurup bu yöntemin değişmesi sağlayarak seçimlerde temsil hakkının daha da daralmasını neden düşünmediniz? Yerel Yönetimde yapılan yolsuzluk, usulsüzlük cezalarında ki indirim önerisini AKP ile anlaşarak bir gecede en az cezaya indirdiğiniz konusunda neden partinin üyelerine bilgi vermiyorsunuz? Ülkede şu an var olan tamamen yanlış, eksik, taraflı Yerel Yönetim yönetmeliklerinin yerine doğru, tutarlı hiçbir çalışma yapmaz iken yerel yönetime aday adayları ile uğraşmak ne derece doğru ve aday belirlemede neden liyakata göre aday belirlemiyorsunuz? Ayrıca sadece demeçlerde geçen ‘’Yerel Yönetimler de özerklik’’ önerisinin içeriği nasıl dolacak? Bu konuda yetkili, yetkisiz organların hatta üyelerin görüşleri alınıyor mu? Veya almaya niyetiniz var mı? Sosyoekonomik sorunlar nedeni ile ülkede var olan ayrıştırmaların nasıl giderileceği, tüm etnik, dinsel, mezhepsel grupların, yapıların, barış temelinde birlikte yaşama koşullarını oluşturma çalışmaları yapılması gerekirken kendi üyelerinin atılması çalışmaları doğru mudur? Doğu, Güneydoğu bölgelerinin hemen hemen tamamından, İç Anadolu’nun büyük bir kısmı yine Karadeniz’in büyük bir bölümünden oy alınamayarak, bölge partisi olmanın sorumluluğu kimin? Küreselleşmenin getirdiği olumsuzlukların aşılması, bu bağlamda A.B, Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, G-8 , Afrika , Uzak Doğu, Asya ve tüm komşu ülkelerle yeniden yapılanması üzerinde reel politika üreterek, bu ülkelerle ilişkilerin teker teker nasıl olması konusunda kafa yormak gerekirken içe dönük çatışmaları daha da artırıcı davranışları körüklemek doğrumudur? Tüm bunların yanında, kendi dışındaki politik hareketlerle iş ve güç birliği koşullarını olgunlaştırarak, ilişkileri ilkeli, kararlı ve güven verici bir tutumla sürdürmesi gerekirken partinin içe dönük çelişkilerle oyalanması kabul edilecek bir durum mudur? Anayasa maddelerinde yapılacak değişiklik için komisyonda bulunana parti temsilcileri, diğer partilerin önünde birbirine ters düşen demeçler vermesi, hatta birbiri ile sert tartışmalar yapmasını kamuoyunda nasıl açıklarsınız, kendi içinde tutarlılığı olmayan bir partinin kamuoyundaki güven algısını zedelemesinin sorumluğunu kim üstlenecek? 

Tüm bu sorun ve sorulara parti programımızda, seçim bildirgelerimizde var, her konuda çözüm üretiyoruz diyeceksiniz. Peki var da neden iktidar olunamıyor, işte bizlere yapılan davranışlar nedeni ile halka güven veremiyorsunuz, insanları ikna edemiyorsunuz, demek ki hala askeri hiyerarşi gibi her şey yukarıdan aşağıya ve de geleneksel gizli biat kültürü ve sivil vesayet sisteminin işlediğinin farkında değilsiniz.

Doksan yıllık parti olarak Cumhuriyeti biz kurduk deyip kasım, kasım kasılırken dün kurulan parti 13 yıldır iktidarda. Altmış beş yıldır doğru dürüst iktidar yüzü görmeyen parti yaptığı bu kadar yanlıştan hala ders almayacak mı? Örneğin 12 Eylül referandumunda Meclise girip en azından halkın lehine olan maddeleri referanduma bırakmadan çıkarılma çalışmaları yapılamaz mı idi? Milletvekili seçimlerin de demokratik davranarak tüm üyelerin katılımı ile ön seçim yapılarak aday tespit edilmesi daha doğru değil miydi? Seçim sonrası TBMM’ne boykot kararını üyelere sorup ona göre karar alınıp bu kararında arkasında durarak, o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘’tıpış tıpış Meclise gelecekler’’ sözünün altında ezilmeseydiniz doğrusu bu olmaz mıydı? Bırakın üyelere meclise girmeme kararının alınmasını Milletvekillerine bile sorulmaması büyük hata değil midir? Arkasından yerel yönetimler için verdiğiniz sözleri yerine getirmeden, neye göre ölçüt alındığı bilinmeyen yöntemlerle aday belirlenmesinin ve bunu sonucu olarak yenilginin hesabını en altta bulunan aday adaylarına çıkarmak doğrumu dur? Kaybedilen yerler için, yönetim ve denetim kademesinde bulunan yetkililer, etkililer, seçim öncesi aday belirlerken, aday belirlemede bize söylediğiniz, söz verdiğiniz yöntemleri yani, ‘’bize bir oy fazla getiren kamuoyunda sevilen sayılan insanları belirledik kamuyu yoklamaları yaptık’’ deyip vicdanen ve dürüstçe kendinizle hesaplaşabiliyor musunuz?

Cumhurbaşkanlığı adayı belirleme yönteminde olduğu gibi genel de yüzlerce yanlışın hatanın yapıldığı bu partide, son 4-5 yıldır illerde, ilçelerde yapılan yanlışlar ayyuka çıktığı halde hala en küçük bir özeleştiri yapılmış olmamasını nasıl açıklarsınız. Geleneksel olarak özeleştiri geleneği olmayan partinin ne yazık ki son disiplin kurulunun çalıştırılmasından da anlaşılıyor ki her yenilgiden, başarısızlıktan sonra en altta kalana disiplin kurulunu işletme geleneği hala devam ediyor demektir. Bu durumda böyle bir parti açıkça ben sosyal demokrat bir partiyim diyebilir mi? Gerçek bir Sosyal Demokrat bir partide yukarıda anlattığım yaşanan bu tür olaylar yaşanır mı? Bu kültürle, bu anlayışla sosyal demokratlık olur mu? Sosyal demokrat bir parti lümpen kültürden beslenebilir mi? üyeler yönetime, yönetim üyelerine, üyeler birbirine, birbirinin görüşlerine, düşüncelerine saygı gösterirler. Mehmet Ali Susam gibi özde sosyal demokrat! Milletvekili aynı parti üyesini makamından kovabilir mi? Şu an birbirimize yaptığımız hakaretlerden dolayı mahkeme koridorlarını dolduruyoruz, birbirimizin gözünü oymaya çalışıyoruz, hemen, hemen il ve ilçe kongrelerin tamamında çatışma olmakta, nadiren kavgasız, dövüşsüz kongre yapılabiliniyor. Oysa kongreler değişen, gelişen dünya ve ülke koşullarında sosyal demokrasi anlayışının da nasıl gelişeceğinin, değişeceğinin tartışıldığı ortamlar olmalıdır. Birbirimizle hiçbir platformda fikir, düşünce bazında iletişim kuramıyoruz, birbirimizi dinlemiyor, önerilerini, düşüncelerini almıyoruz, her şeyden önce okumuyor, dünyadaki, ülkede ki gelişmeleri takip etmiyoruz, daha doğrusu bunları yaptıracak, üyelerinin önünü açacak bir merci oluşmamış, 90 yıllık olmasına rağmen halkın algısında hala kurumsallaşamamış bir parti görünümü silinememiş. Hala 60 yıl öncesinin ezberleşmiş hamasi söylemleri, sloganları ile yola çıkılıyor. Bilmeden vesayet sistemini destekleyen, yine farkında olmadan şoven duygularla hareket eden üyelerinin aydınlanması, etnik ve kültürel ayrışmalara karşı çıkılması yönünde hiçbir çalışma yapılmıyorsa, böyle bir partinin iktidar olma şansı var mıdır? Bu tür yanlışlar yüzünden iktidar olunamadığı gibi ülke geriliyor, oysa bu partinin iktidar olmasını isteyen, iktidar hasreti ile bekleyen milyonlar var, bu insanların büyük çoğunluğu hiçbir çıkar beklemeden saf, temiz duygularla iktidar olmayı arzuluyor, parti yetkilileri her seçim döneminde iktidar sözü verdiği halde sözünde durmayarak bu insanların duygularını sömürüyor. Bu parti de bazıları partinin yetkili bir makamını şu veya bu biçimde ele geçirdiğinde, iktidarı ele geçirme yerine kendileri için, her yol mubahtır anlayışı ile canını dişine takarak koltuk mücadelesi veriyorlar. Eğer bir parti kendine sosyal demokrat bir parti diyorsa, o zaman öncelikle kendi içinde bunun ilkelerini uygulaması halka somut olarak göstermesi gerekmez mi? Halkta sosyal demokrasinin, demokratik cumhuriyet, eşitlik, adalet, özgürlük ilkelerini benimseyerek partiye sahip çıkacak iktidarı verecektir. Bir politik örgütte maharet birilerini atmakla, onu, bunu ötelemekle, ayrıştırma yapmakla başarı kazanılmaz, maharet, farklı görüşlerin düşüncelerin olumlu yanlarını birleştirip, zenginleştirip, geliştirip bunları bir payda altında, daha açıkçası 

demokrasi paydası altında birleştirerek kimseyi ötelemeden, ayrıştırmadan birlikte yürümesini sağlamaktır.

Hemen yazdığım bu sorular ve tüm öneriler karşısında, ‘’partimizin ilkeleri var, doğal olarak parti üyesi herkesin bu ilkelere uyması gerekir uymayanların disipline verilmesi çok doğaldır’’ diyeceksiniz. Evet doğrudur her partinin disiplini ve disiplin yönetmeliği vardır olmalıdır. Ama bunlar her üyeye eşit uygulanması gerekmez mi? Halkın, basının önünde birbiri ile küfürleşen, Belediye Başkanını, milletvekilini, anayasa komisyonlarında birbiri ile neredeyse hakarete varan tartışmalar yapan CHP’li milletvekillerini, birbiri ile yıllarca tartışan, birbirine hakaret eden belediye başkanlarını, hakkında usulsüzlük iddiaları olan milletvekili ve belediye başkanlarını ve bunun gibi onlarca olay için disiplin kurulunu çalıştırdınız mı? Sonra hangi kararı yetkili organlarınızla, üyelerinizle aldınız da sonra insanları bu kararlara uymamakla suçluyorsunuz? On yıldır bu partideyim küçücük ilçede onlarca sorun yaşandı, yazıldı çizildi, basın yoluyla kamuoyu duydu, bir günden bir güne il, genel merkez yetkililerinden biri gelip de arkadaşlar sorun nedir siz ne yapıyorsunuz dedi mi? Çok ilginçtir, Ondan fazla sivil toplum örgütü Selçuk İlçesinde ki sorunları görüşmek hem de Aday adayları hakkında mesaj vermek için İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğluna gittiklerinde seçime bir, bir buçuk ay kalmasına rağmen adayları ve isimlerini gelen örgüt temsilcilerine soruyor.

Son on üç yıldır girdiği her seçimi kazanan bir iktidar var, Şimdi bırakalım Ahmet’i, Mehmet’i, Sabahattin’i, bizim‘’aslan sosyal demokratlar’’ !!! olarak başımızı iki elimiz arasına alıp nasıl oluyor da dün kurulan parti girdiği her seçimi hem de bize bağıra çağıra ve de yapacağım dediklerini yapmayarak, hem de adı bir sürü yolsuzluk, usulsüzlük iddialarına karışmasına, otoriterleşmesine, ülkeyi tehlikeli sulara sürüklemesine, yarı savaş eşiğine getirmesine rağmen iktidarı alıyor diye samimi, içten tüm duygularından, önyargılarından arınmış olarak düşündük mü? Bir de bırakın yeni mevziler kazanmayı eldekiler de gitti, bütün doğu güneydoğu şehirlerinin çoğunluğu, İstanbul, Kayseri,v.b gibi onlarca Belediye yönetimi, bir zamanlar sosyal demokrattı, arada iktidar ortağı oluyordu şimdi onlar da yok. Hadi, düşünemiyor veya tüm bunların neden olduğunu bulamıyorsunuz, bu ülkede bunları düşünecek yıllarını bu tür sosyal, toplumsal ve politik mücadeleye vermiş hiç mi bir Allahın kulu yok. Partinin yüz binlerce üyesi var, milyonlarca oy vereni var, üniversitelerde bu işi okutan öğretim üyelerin var, yazılanlar, çizilenler var, eleştiri yapanlar var, bir günden bir güne bunlara kulak vermeyi de düşünmüyorsunuz. Ama On üç yıldır seçimleri kazanan bu iktidar sizlerin göremediği yakalayamadığı bir şeyi yakaladı. CHP yöneticileri, uyanın, uyanın Türkiye toplumu değişim sürecine girdi, yıllardır ezilmiş, öldürülmüş, bastırılmış ve maske üzerine maske giydirilmiş değişim isteyen bir toplum var, sivil demokrasiye ve özgürlüklere intibak etmenin arayışları içinde bunun sonuçlarını yaşıyor. Bunları bu iktidar vermediği, halkı kandırdığı hatta giderek otoriterleştiği halde hala destek buluyorsa demek sizler güven verip alternatif olamıyorsunuz demektir, gerçek bir muhalefet bile yapamıyorsunuz demektir. Medyayı, basını ele geçirdi diye sudan sebeplerin arkasına sığınmayın, iktidar, iktidar olmadan önce medyayı, basını mı ele geçirdi? Tam tersine tüm basın karşısındaydı, ama bu anlayışı ve engelleri bir biçimde aşarak iktidar oldu. Siz yöneticiler iyi kötü dönem, dönem hatta bazen her gün biriniz televizyonlardaki tartışma programlarına çıkıyorsunuz ama maalesef hazırlıksız olarak televizyonlara çıkıp açık net olarak halkın taleplerini dile getiremiyorsunuz. Bazı partililer kamuoyun da açıkça olmasa da günlük konuşmalarda bu halkı cahil, hatta aptal olarak değerlendiriyor, ama bu halk öyle bir halk ki verdiğine bir gecede verir, bir gecede de alır. Rahmetli Ecevit’e yaptığı gibi halk, Ecevit’i hala sever, sayar ama bir gecede de iktidardan indirdi. Hani, bazı ırkçı şoven görüşlerin düşündüğü gibi sanki bu topraklarda başka hiçbir toplum ve tarihi olmamış sadece bir toplum olmuş hep onlar olmuş havasında ideolojik söylemlerde bulundukları gibi partide hakim olan düşünce de kendisinin dışındaki her düşünce yanlış olduğunu her türlü uzlaşmaların ihanet olduğu havasının hakim olması da çok tehlikeli bir durumdur. 
Bu ülkede devlet hala bu toplumla barışmadı, hala yıllar önce yapılan adaletsizliklerle, eşitsizliklerle yüzleşmedi, bu ülkenin zengini bile devlet eliyle oldu. Bunları ortaya koymadan, olanlarla yüzleşmeden halkının gönlünü almadan iktidar olunamaz. Sizler ne zaman böyle girişimlerde bulundunuz? Cami- Kışla savaşında açıkça tarafsız olarak halkın yanında niye taraf olmuyorsunuz? Kimi zaman oraya kimi zaman buraya savruluyorsunuz? Cemaat-iktidar kavgasında Cemaat’ın iddia ettiği belgeleri açıklamak Sosyal Demokratlara mı düşer? Yıllarca birlikte ittifak yaparken size mi sordular? Sosyal demokratların dünyada ve ülkemizde, insan hak ve özgürlükleri, sivil ve çoğulcu demokrasi, seküler ve vicdani serbestlik gibi en temel addedilen kavramları somut olarak hayata geçirme mücadelesi vermeleri değil midir? Bu zamana dek sizler ne yaptınız? Bir gün den bir güne de çıkıp evet bizler bu konularda, şu konularda yanlış yaptık, başarısız olduk dediniz mi? Hadi bundan da vazgeçtik kendi hatalarınızı, yanlışlarınızı, eksikliklerinizi kapatmak için günah keçisi arayıp üç, beş insanı ortaya atmayın, gerçekten biraz dik durup açık olun, sosyal demokrat olun.

Nasıl yaşayacağız? Nasıl yöneteceğiz? ‘’Tehditle, havuçla ve sopayla, ceza ve ödülle insanları yönetmeye motive etmeye devam mı edilecek? Yoksa daha demokratik katılımcı, insanların yaratma dinamizmini serbest bırakan örgütlenme tarzlarının önünü açarak mı yönetileceğiz?’’ Bu zamana dek partide gördüğüm kadarı ile demokratik katılımcı, insanların yaratma gücünü serbest bırakan örgütlenme tarzlarının önünü açtığı izlenimi edinmediğim gibi tam tersine tıkandığı kanısındayım.

Tüm bu nedenlerle, bu zamana dek, on yıllık üyeliğim sırasında yazdıklarımın yaptıklarımın söylediklerimin arkasında durarak, tüm yukarıda ifade ettiğim, dile getirdiğim, sorunlardan uğradığım haksızlıklardan, mağduriyetlerden ötürü üyesi bulunduğum CHP den istifa ediyorum.

SABAHATTİN İZCİOĞLU

YORUMLAR
  1. Anonim dedi ki:

    çok uzun yazmışsın be hoca… kimse okumaz bu kadar uzun yazıyı..keşke özet geçseydin…

  2. sosyal demokrat dedi ki:

    yazık çok yazık bir chpli olarak büyük utanç duydum o partiden gidecek olan kişi Sebahattin hoca olmamalıydı.Hocamında dediği gibi nasıl oluyorda koca chp bir tek kişinin buyruğuna giriyor.Ya lütfen bana açıklayın bu vefa ülgür size büyümü yaptıda vaz geçemiyorsunuz .Ahtım olsun Vefa Ülgür Chpden elini çekmezse üzülerek söylüyorum ama hiç istemesemde oyumu Zeynel Beye vericem bidahaki seçimde hakikaten hepinize yazıklar olsun el birliği ile bitirdiniz chp mizi

    1. Anonim dedi ki:

      akpli zeynel bakıcı da ben sosyal demokratım diyor devam edin siz.

  3. Anonim dedi ki:

    Chp bole oldukca akp 20 yil daha yonetir ulkeyi

  4. YAZI_YORUM dedi ki:

    Zaten CHP li değildin…Ampül rozetin eksikti onuda tak bari RENGİN BELLİ OLSUN olsun..

  5. Anonim dedi ki:

    YAZININ YARISINA KADAR OKUDUM AMA ÇOK UZUN SIKILDIM. neyse hoca en iyisini yapmışsın zaten sana zeynel in yanında olmak daha çok yakışıyor !

  6. CAN dedi ki:

    Vefa ve arkasında kalan 3-5 kişinin kafası iyimi. Selçuk halkı daha açık ve net nasıl söyleyebilir Vefanın artık bu ilçede muhtar bile olamayacağını . CHPye zarar vermekten başka hiçbirşey yapmıyorsunuz. İlçe Başkan Özge Hanım. Uzun topuk ve şık kıyafetler giymekle olmuyor siyaset. Tavrınızı koyun ortaya artık. Yoksa Vefa sizide uçuruma sürükleyecek bu gidişle.

  7. anonim dedi ki:

    Sayı CAN ve SOSYAL DEMOKRAT Rumuzu ile yazan arkadaşlar muhtemelen CHP lisiniz,Muhalif olduğunuzda belli, AKP ye oy verdiğinizde belli ama orda durmalısınız. İlçe başkanımızın topuğunu yazacak kadar seviyesiz olduğunuza inanamıyorum. Başta ilçe başkanım, ilçe yöneticilerim , belediye meclis üyelerimiz ,hata Vefa ve aklıbaşında partililerimiz ne yapıp yapıp,sizi bu partiden uzaklaştırmalı. Bu kadar terbiyesizlik olmaz.

    1. Anonim dedi ki:

      çok da güzel, çok da yerinde yazmış can ve sosyal demokrat. hiç öyle edep, ahlak timsali gibi davranmayın. eğreti duruyor .

  8. Anonim dedi ki:

    CAN rumuzlu arkadaş; Hayatta ne iş yapacaksan edebinle, terbiyenle yapacaksın. Siyaset yaparken de rakibini fikir ve düşüncelerinle eleştireceksin. Ancak fikir ve düşünce zenginliği olmayan senin gibi basit ve sığ insanlar ayakkabı ve kıyafetlerle konuşurlar.

    1. Anonim dedi ki:

      varlıklarını ayakkabı ve kıyafetiyle koyanlar bunlarla eleştirilir.

  9. selçuklu dedi ki:

    CHP’li görünüp CHP’nin kuyusunu kazan da sizin sahte CHP’li…..

  10. anonim dedi ki:

    Can ve Sahte sosyal demokrat ; hadi çocum, anca gidersin, dikkat et düşmeyesin. Kurnazlar aklınız sıra ortalık bulandıracan. Ayrıca yukarıdaki fotoğrafa iyi bakarsanız bi yamukluk olduğunu anlarsınız.

    1. Anonim dedi ki:

      seviyeden bahseden arkadaşlar nerdesiniz? hani bunlara cevap?sizden olmayanın canı çıksın değil mi?

  11. Dön de kendine bak. dedi ki:

    SEN ÖNCE MİLLETİN PARASINI AYAKKABI KUTULARINDA SAKLAYAN HIRSIZLAR KONUSUNDAKİ FİKRİNİ SÖYLE BAKALIM.