Selçuk Haber

Gördükleriniz Göreceklerinizin Fragmanıdır

huseyin-tasyakan12 Eylül 2010 da ki referandumun ardından, 29 Mart 2011 tarihinde (onca uyarılarımıza rağmen, RTE gibi bir adamın demokrasiden yana olacağını zanneden) yetmez ama evetçilere atıfta bulunduğum, ”YETMEZ AMA EVET; FETHULLAH ŞEHÜLİSLAM, APO BOSTANCIBAŞI OLMALI” başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım değerli okuyucular. Referandum öncesi ülkenin diktatörlüğe doğru sürüklendiğine dair yaptığımız uyarılara karşı olduğu gibi o yazımdan ötürü de komplo teorileri üretmekle suçlandığımı hatırlıyorum.

Bu gün olanlara baktığınız da o başlığın pekte komplo teorisi olduğunu da aklı selim olan hiç kimse aklından bile geçirmez, zira hepimizce malumdur ki; F tipi örgütle beraber canla başla çalışan RTE hükümeti bu ülkenin yatak odası sayılacak kadar mahrem yerlerine (kozmik odalara) ne kadar, BOP hizmetkarlığı yapan ajan varsa sokmuştur. Bu arada uydurma delillerle birçok yurt severin zindanlara kapatılıp bazılarının ölümüne dahi sebep olunmasında hizmet veren kişinin de İmralı’ da ki eli kanlı katil olduğunu artık çocuklar bile kavrayabiliyor. F tipiyle RTE hükümetinin paylaşamadıkları iktidar gücü yüzünden aralarında patlayan kavga ile gerçekleşmeyen ise sadece, Fethullah’ın bu ülkenin tepesine İran’ın Humeyni’si gibi gelip çökmesidir sevgili okuyucularımız. Zaten aralarındaki bu savaş patlamasaydı eğer, daha uzun bir müddet tüm yurtseverler o zindanlarda ömür tüketmeye devam ediyor olacaktı.

Olması muhtemel her gafleti işaret ettiğimizde nedense, RTE’na biadkarlığı gereği karşımızda duran yanaşma takımını başımıza gelene kadar gün gibi aşikar olan hakikatlere inandıramadık. Mesela yine (2009 yılında kaleme aldığım HADSİZLER başlıklı) bir yazımda Osman BAYDEMİR’ in Diyarbakır’ da halka hitaben konuşurken PKK paçavrası için ”Belediye binası önündeki Türk bayrağını işaret ederek”bayrağımızı buraya dikeceğiz ifadesini kullanmasına karşı iktidarın aymazlık ölçüsündeki suskunluğunu eleştirmiş ve karşılığında ”Ne olmuş bunu söylemişse, söylemekle oluyor mu o işler” diyen biadkarlığın ötesinde hizmetkarlık duruşundaki AKP yandaşlarının eleştirisine maruz kalmıştım. Bu gün yine olanlara şöyle bir bakın. Belki Diyarbakır Belediye binasının önüne PKK paçavrası asılmamıştır ama topyekun bölge genelinde, Devletin karayolu üzerine PKK’nın kontrol noktaları kurmuş olması, buralarda kimlik kontrolü yaparken; sırf açılım politikalarına zeval gelmemesi uğruna, askerin bu görüntüyle karşılaşınca yol değiştirmesi tam anlamıyla kendi topraklarımızın işgalini seyretmekten öteye, peşkeş çekmekten başka bir şey değildir.

21 Temmuz tarihinde Ceylanpınar’ da 3 askerimizin şehit edilmesinin ardından, PKK’ nın üstlenmesine ve Genel Kurmay Başkanlığının resmi açıklamasında da saldırıyı düzenleyenin PKK olduğu söylenmesine rağmen, ”Hayır PYD yaptı” diyen bunu söyleme gereği duyan bir adamın yönettiği ülkede, peşkeşçiliğin hangi noktaya geldiğini anlamak içinse allame i cihan olmaya gerek yok sanırım. Bu arada yine 2 Temmuz 2014’te Van’ın Başkale ilçesinde bir PKK lı nın öldürüldüğü iddiası karşısında, Genel Kurmay Resmi sitesinden ”Biz vurmadık” açıklamasının yapılmasına gerek duyulması da, bu ülkede ordunun dahi, AKP’nin bölünme projesinin hizmetkarlığına girmiş olduğunun en büyük göstergesidir. Bütün bu olanları dahi ”Ne olmuş ki, ne yapabilirler ki aymazlığıyla” gaflet uykusunda seyredenlere de, Şırnak Kato dağındaki, girişinde 40 bin kişinin katili Apo resmi ile PKK paçavrasının bayrak diye asıldığı, her bir yanı terör örgütünün renkleriyle boyanmış PKK şehitliği hayırlı olsun! Bu noktada RTE’nın bölgeden artık şehit gelmiyor açıklaması da oldukça manidar değilmidir sizce de? Şehitlik vatan savunulurken can verilip elde edilen bir mertebedir, siz topraklarınızı savunmak şöyle dursun; Eli kanlı örgütün kontrolüne bırakıp, Türkiye Cumhuriyeti Devletini o bölgede yok hükmüne düşürecek kadar gaflet ve delalet içindeyseniz, niye şehit gelsin ki?

Bütün bu olanlardan sonra halen aynı gafletle horul horul uyumaya devam edecekseniz eğer, emin olun ki gördükleriniz göreceklerinizin fragmanı ölçüsündedir ancak. Tüm bu bölünme projelerine en aymaz duruşunuzla seyirci kalmanın yanında;

Bu ülkede kendi düşüncesinin paralelinde olmayan herkesi düşman belleyen, kendi ağzıyla kindar bir nesil yetiştirme arzusunu itiraf eden, sırf demokratik haklarını aramak derdiyle sokağa dökülen kendi vatandaşının (emrindeki silahlı polis gücüyle) ölümüne sebep olmaktan dahi hicap duymayıp zerre kadar vicdani yükümlülük taşımayan bir şahıs 12 yıldır bu ülkeyi yönetiyor. 12 Yılda gördüğümüz en belirgin özelliği, nefretten beslenip kendine muhalif duruştaki herkese kin kusmak, hakaret etmek, aşağılamak, elindeki iktidar gücüyle insanlara zulmedip sokaklarda, hapislerde ölümüne sebep olmaktır. Şimdi bu şahıs Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ ün makamına çıkmak için sizden oy istiyor. Israrla ve defalarca ne olduğunu, kim olduğunu, kimlere hizmet ettiğini size ispatlamış bir despot, beni Cumhurbaşkanı yapın diyor. Daha da bir şey demeye gerek görmüyorum, zira 12 yıldır gördüğünüz kabus size zul gelmemişse;

Varın istediğini verin diktatörün, gördüğünüz ne ki daha görecekleriniz var… !!!

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN (!)
Bayramın 2. günü bu yazıyı kaleme aldığım sıra, Musul Konsolosluğumuzdaki 49 vatandaşımız halen RTE hükümetinin silah ve para yardımıyla beslediği IŞİD’in elinde rehin bulunuyor. Sözüm, sadece yukarıdaki paragrafta ne olduğu malum kişiyi meydanlarda, canı gönülden ve doyumsuz bir biadkarlıkla alkışlayan güruha. Sırf RTE’nın IŞİD ile aralarındaki pazarlıklarına emta olsun diye, bayramı ailelerinden uzak üstelik böyle sapık zihniyetli bir örgütün elinde esir olarak geçiren vatandaşlarımız söz konusuyken;

Diktatör için alkış çaldığınız o ellerinizi, küçüklerinize uzatıp öptürebiliyor musunuz? Hem de azıcık olsun vicdani rahatsızlık duymadan.
Vallahi helal olsun! Bayramınız kutlu olsun (!)

Exit mobile version