site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Gidenlerin Türküsü

26.09.2021
A+
A-

“Haksızca atılan tokat karşısında tavrını alabiliyorsan seninle dost arkadaş değiliz, yoldaşız…”
Geçtiğimiz günlerde yine, çocukluğumdan beri Nazım Hikmet’in dizelerinden alınıp Edip Akbayram’ın yorumundan büyük bir hayranlıkla dinlediğim Gidenlerin Türküsünü dinliyorken her nedense yukarıdaki söz geldi aklıma.
Yazar Burhan Türe’nin bir yazısında birkaç yıl önce görmüştüm ve aslında burada anlattıklarımı tek bir cümlede anlatmaya yetecek kadar muhteşem bir söz olduğunu düşünüyorum. Benzer bir cümleyi de Yaşar Kemal’in kaleminden buraya not düşmeyi de çok önemsiyorum. O da “ Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır” demiştir meselâ..”
“Bir şarkıyı dinlerken nerelere giitin böyle?” diye soranlarınız oluyordur belki şu anda. Şarkının sözlerinin sahibi hayatının büyük bir bölümü mücadele ile zindanlarda geçen Nazım Hikmet olunca, insan dalıp gidiyor tabi. İster istemez Nazım Hikmet gibi toplumu aydınlatmak ve sezip gördüğü tehlikelere dair uyarmak için hayatı boyunca mücadele etmiş, bu uğurda canını ortaya koymuş ve bugün aramızda olmayan bütün değerlerimizi hatırlıyorsunuz böyle bir durumda.
Burada her birinin adını sıralamaya kalksam, bu yazı asla bitmez değerli okuyucular. Her birine aklı selim sahibi biri olarak ayrı ayrı minnet duygularımı gönderiyorum buradan, her birinin ruhu şâd olsun.
Ancak benim asıl kafama takılan ise, içinde yaşadığımız toplumun “özellikle malum bir kısmı için söylüyorum” bu değerlerimizi ne kadar hak edip etmediğidir! Malum bir cenah tarafından büyük bir aymazlıkla seyirci kalınmış o kadar eylem ve söylemleri hatırıma getirdiğimde, zerre kadar hak etmediklerini bilakis bu ülkenin aydınlanması uğruna hayatlarını ortaya koyan o insanlara, bilerek, isteyerek nankörlüğün ötesinde ihanet ettiklerini düşünüyorum.
Uğur Mumcu örneği meselâ, katledilişine kadar üzerine basa basa toplumu uyarmıyor muydu? İhtiyacın çok çok üzerinde açılan İmam Hatip Liseleriyle ilgili konuşurken; Buraların siyasi iktidarların uğraşları sonucunda tarikat yuvalarına döneceğini, buralardan mezun olacakların çoğunluğunun imam değil savcı, hakim, kaymakam, vali yapılacaklarının altını çizmiyor muydu?
Aynı paralelde daha nice aydınlarımız, türlü kumpaslarla devletin her kademesine sızdırılmak üzere tarikat yuvalarında militan yetiştirildiğini yazıp söylemiyor muydu?
Ve bu yolda ilerlemek için, bunların kurguladığı en büyük kumpasın 2010 yılındaki referandum olduğunu bu ülkede adeta çırpanarak haykıran, anlatmaya çalışan aydınımız az mıdır?
Sırtını muktedir olanlara yaslayıp, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla kolay yolu seçerek sadece kendi huzuru için uğraş veren yandaş medyanın liboş takımıyla, kalemini sadece halkın menfaati için kullanmış Bekir Coşkun gibi onurlu, namuslu insanları “Gazeteci” başlığı altında bir tutabilir miyiz meselâ?
Yine kendi menfaatleri için iktidar yalakalığı yapmaktan zerre kadar utanç duymayan halkından kopuk sanatçı bozuntularıyla, 12 Eylül darbecilerince hapse atıldığında (tekmelenerek darp edilmeyi göze alacak kadar) bir faşistle aynı koğuşta olmayı bile zûl gördüğünü söyleyebilen, Silivri’de Fethullahçı terör örgütünün kurduğu bariyerleri yıkmak uğraşı veren Tarık Akan’ı aynı başlık altında birleştirmek mümkün müdür?
Bugün hayatta olup halâ toplumu aydınlatmak, yaklaşan tehlikelerle ilgili uyarmak üzerine mücadele veren aydınlarımız var muhakkak. Her birine buradan sağlık dileklerimi iletiyorum. Ama ben bu yazıyı hayatlarını halkının menfaati uğruna mücadele etmekle geçirip aramızdan ayrılan o çok değerli canlarımızın manevi huzurlarında kendilerine bir teşekkür etmek maksadıyla kaleme almayı düşündüm. O yüzden de yazımın başlığını “Gidenlerin Türküsü” olarak tercih ettim.

Yaşamları boyunca halkının yararı için mücadele vermiş ve bu uğurda savaş verirken, cehenneme döndürülen yaşam şartlarından ötürü zerre kadar sitemde bulunmamış, pişmanlık hissine kapılmamış, o güzel atlara binip gitmiş o güzel insanlara, bizlere aydınlanma yolunda bıraktıkları tüm güzellikler için ayrı ayrı minnet ve şükran duygularımızı göndermeyi borç biliyorum.
Hüseyin Taşyakan

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.