Selçuk Haber

Tarihi Kentler Birliği Selçuk’ta Toplandı

tarihi-kentler-birligiTarihi Kentler Birliği’nin Trakya, Batı Karadeniz ve Göller Havzası’ndan sonra dördüncü ve 2012’nin son bölge toplantısı Selçuk Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Tarihi Kentler Birliği toplantısında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ankara’ya birbirinden önemli mesajlar verdi:

“Merkezden gelen projeler, kentin ihtiyaçlarına ve ihtiyaçların öncelik sıralamasına uymuyor. Bir kenti en iyi o kentin belediye başkanı bilir, bilmek zorundadır. Bilmezse, belediye başkanı olamaz. O kentte yaşayan, o kente hayatını veren, görevi bitince 80 yaşında bastonla da olsa, hesabı sorulacak adamdır belediye başkanı. Ama her torba yasada belediye başkanlarının yetkileri alınıyor, merkezi hükümete veriliyor. O zaman demokrasimiz de gelişmiyor.”

“İzmir alan değil, veren; merkezi hükümeti destekleyen bir kent. Biz bu kenti, bölgeyi kalkındırmak için ‘kaldıraç kent’ yapmak için çalışıyoruz. İzmir’i dışarıdan izleyenler bu durumu görüyor. Bu kadar yürüyen bir kentin yerel yönetimlerinin bu kadar sıkılması doğru değil.”

“Küçük Menderes’in kurtarılması, artık bizim sorumluluğumuzdadır. Ama bir yumurtayı bir kişiye taşıtırsanız, sağlam gider. İki kişiye verirseniz, kırılır. Üç kişiye verirseniz, yumurtayı bile bulunamaz. Bir işten üç beş kişinin sorumlu olması demek, o iş yapılamayacak demektir; ortada istediğiniz şekilde top yuvarlayacak ve istediğinize uygulamayacak, istediğinize uygulamayacaksınız demektir. Yani demokrasi tam olarak oturmamış demektir.”

Tarihi Kentler Birliği’nin “İzmir buluşması” Selçuk’ta gerçekleşti. Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür’ün evsahipliğinde Sürmeli Otel’de yapılan ‘İzmir ve Çevresi Bölge Toplantısı’nda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, merkezi yönetimin işleyişindeki aksaklıklar konusunda önemli mesajlar verdi.

Konuşmasına Büyükşehir Belediyesi olarak tarihi ve kültürel varlıkları koruma kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmaları özetleyerek başlayan Aziz Kocaoğlu, “Kente yapılan her dokunuş, bütüne doğru yürümekte mihenk taşları oluşturuyor. Kenti bir bütün olarak ele alıyoruz. Tarih bilinciyle, geçmişi değerlendirerek günışığına çıkarmak ve gelecek nesillere ışık tutmak için çalışıyoruz. Tarihi restorasyonlar ve kamulaştırmalar için bugüne kadar 103 milyon lira para harcadık ama emlak fonundan aldığımız pay sadece 8.5 milyon lira. Bunu, neden almadım diye değil, yaptığımız işin boyutunu açıklamak için söylüyorum” diye konuştu.

Her torba yasada aynı şey

Bütünşehir Yasası’yla ilgili görüşlerini de açıklayan Başkan Kocaoğlu, “Her torba yasada belediye başkanlarının yetkileri alınıyor, merkezi hükümete veriliyor. Türkiye Cumhuriyeti, belediyelere her yasayla görev veriyor ama son imzayı kendi koyuyor. İstediğime verim, istediğime vermem diyor. O zaman yerelleşmiyoruz; bunun için de demokrasimiz gelişmiyor” dedi. Merkezden gelen projelerin kentin ihtiyaçlarına ve ihtiyaçların öncelik sıralamasına uymadığını kaydeden Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir kenti en iyi o kentin belediye başkanı bilir, bilmek zorundadır. Bilmezse, belediye başkanı olamaz. O kentte yaşayan, o kente hayatını veren, görevi bitince de 80 yaşında bastonla da olsa, hesabı sorulacak adamdır. Belediye başkanı bu yükle, hemşehrisine cevap vermek endişesiyle çalışır. Onun duyduğu sorumluluğu, manevi hazzı ya da yaşadığı işkenceleri kimse duyamaz. Bu bizim bir meziyetimden değil, belediye başkanlığı görevi meziyetinden kaynaklanıyor.”

Emlak fonu talebi

Belediye başkanlarının giderek zayıflatıldığını ifade eden Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti: “Büyükşehir Belediyesi otoparklardan topladığı gelirleri, otoparklar haricinde bir yerde kullanamıyor. Emlak fonu uygulaması da neden otopark uygulaması gibi değerlendirilmiyor. Benim, Sayın Vali’yle sorunum olmadığını herkes bilir. Ben genel bir sıkıntıdan, yanlıştan söz ediyorum. Bu, bir çok yanlışa da kapı açıyor. Burada toplanan para, yerelin parası; oraya gitmesi ne demek? Tarihi Kentler Birliği’nin ve ÇEKÜL Vakfı’nın arttırdığı tarih bilinci olmasa, bu kentte çok az tarihi varlık, günışığına çıkardı. Bunlar, bilinçli belediye başkanlarının dirayetiyle, gerektiğinde dilenciliğiyle gün ışığına çıkıyor. Belediyelere bu konuda yetki verilmesi ve bu fonun belediyeler tarafından kullanılması doğrudur.”

İzmir’i ekonomik olarak büyütmek ve bölgenin merkez kenti yapmak için çalıştıklarını kaydeden Başkan Kocaoğlu, “İzmir alan değil, veren; merkezi hükümeti destekleyen bir kent. Biz bu kenti, bölgeyi kalkındırmak için ‘kaldıraç kent’ yapmak için çalışıyoruz. İzmir’i dışarıdan izleyenler bu durumu görüyor. Merkezi Londra’da bulunan Belediye Başkanları Vakfı tarafından ‘Ayın Belediye Başkanı’ seçildim. İzmir’in büyümesi artık durdurulamaz hale geldi. Bu kadar yürüyen bir kentin yerel yönetimlerinin bu kadar sıkılması doğru değil. Demokratikleşme yerelden başlayacak ve sürdürülecektir” dedi.

Yumurta örneği
Başkan Kocaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Küçük Menderes’in kurtarılması, artık bizim sorumluluğumuzdadır. Ama yumurta örneğini unutmamak lazım: Bir yumurtayı bir kişiye görev vererek taşıtırsanız, sağlam gider. İki kişiye verirseniz, kırılır. Üç kişiye verirseniz, yumurtayı bile bulunamaz. Bir işi, bir konunun sorumlusu kim olacaksa, A’dan Z’ye ona verirsin ve ona hesap sorarsın. Bir işten üç beş kişinin sorumlu olması demek, o iş yapılamayacak demektir; ortada istediğiniz şekilde top yuvarlayacak ve istediğinize uygulamayacak, istediğinize uygulamayacaksınız demektir. Yani demokrasi tam olarak oturmamış demektir.”

Expo’daki en büyük gücümüz

İzmir Valisi M. Cahit Kıraç, K.Menderes’le ilgili çalışmaların tamamlanması için İzmir Kalkınma Ajansı’nın görevlendirilebileceğini belirterek bu konudaki önerileri beklediklerini söyledi. Efes’in yanı sıra Bergama ve Birgi’nin de Dünya Kültür Mirası listesine girebilmesi için çaba harcadıklarını kaydeden Vali Kıraç, “İzmir’in Expo adaylığındaki en büyük güvencesi, bu tarihsel ve kültürel zenginliğimizdir” diye konuştu.

Unesco değil kendimiz için

Toplantıya evsahipliği yapan Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, tarihi ilçede gerçekleştirdikleri koruma ve marka çalışmalarını özetledi. Efes’te yürütülen çalışmaların Unesco istediği için değil, ülkemiz ve bölgemiz için tamamlanması için gerektiğine dikkat çeken Ülgür, “Eğer Efes, Agora ve Muğla’da gerekli çalışmaları yaparsak, Türkiye’yi dünya kültür envanterinde İtalya’nın önüne geçiririz” dedi.

Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof.Dr. Metin Sözen ise,  Tarihi Kentler Birliği’nin her kentte bir bellek ve hafıza merkezi kurmanın önemini ortaya koyduğunu belirtti. Sözen, “Bu anlamdaki ilk merkez, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’dir. Onun arkasından Selçuk’ta oluşturulan kent müzesi aklımızı, hafızamızı tazeliyor. Bu toplantıda ortaya konan fikirler, İzmir ve yakın çevresinin önce Akdeniz potasında, sonra dünyada ortak bir akıl ve bellek merkezi olmasına imkan verecektir” dedi.

Exit mobile version