Selçuk Haber

Şirince’nin Çivisini Çıkardılar

Güya, Maya takvimine göre 21 Aralık 2012 tarihinde kıyamet kopacak ve Şirince bu kıyametten etkilenmeyecek, o gün orada bulunanlara da hiç bir şeyler olmayacak.

Kıyamet tarihinde orada bulunan Türkiye’nin “seçkin” kişileri ve Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen “saftirikleri” paçayı yırtacak, Şirince’nin dışında kalan biz gariplerle birlikte milyarlarca insan ateşlerde yanacak, derin dehlizlere doğru yuvarlanmakta işin cabası olacak.

Vay anam vay! Anlatması bile ürkütücü…

Dikkatinizi çektiyse “Seçkin” kişiler dedim. Çok af edersiniz ama İşte zurnanın zırt dediği yer tam da burası.

Dün o taraflardaydım, yerel halkımızdan bu olayın iç yüzünü öğrenmeye niyetlendim. Bakın anlatayım da dinleyin bu saçmalığın asıl nedenlerini…

Adının önüne siyah mı, mavi mi, yeşil mi, kahve rengi mi her neyse bir renk eklenen ve birkaç kişinin oluşumunda kurulan ışık hareketi üyelerinin, yaklaşık dört yıl önce “kıyamet Şirince’de kopacak” söylemleriyle “şehir efsanesi” yaratılmış ve başlatılan bu “fiskos” tarzı kampanyalar bu günkü saçma tablonun karşımıza çıkmasını sağlamış durumda.

Öyle ki, o bölgede bulunan gayrimenkuller şu an uçuş derecesinin üzerine çıkmış bulunmakta. Örneğin dört yıl önce elli bin euro olan evler şu an üç yüz bin euro’ya dayanmış halde.

Ve bu ismi lazım olmayan “her neyse hareketi”nin üyeleri bununla da yetinmemiş işin diğer rant getirecek araç ve gereçlerini de ortaya dökmeye başlamışlar.

Kıyamet gününü anlatan, önceden tasarlanmış hediyelik eşyalar da bir bir gün yüzüne çıkarılmış ve oraya gelen “kıyamet günü firarileri”nin beğenisine sunulmaya başlanmış, karşılığında da “euro”lar bir güzel tahsil edilmeye başlanmış durumda.

Yani işin içerisinde “mangır” var. Orada gayrimenkulleri tek elde toplayanlara baktığınızda az önce bahsettiğim “her neyse hareketi”nin gerçek rengini de görmüş olursunuz. Bu noktada Allah çarşınıza Pazar versin demek geliyor insanın içinden.

Şimdi kendi kendinize, yapılan bu “hareket”in adına Türkçe sözlükte karşılığını yükleyerek “soygun”, üçkağıt”, “dolandırıcılık” vs tanımları da koyabilirsiniz elbette. Ben bilmem orası da sizin bileceğiniz iştir sizi bıraktım bunun değerlendirmesini.

Ancak gerçek olan şudur;

Birileri bırakın Türkiye’yi, aynı zamanda bütün Dünya’nın “saftirik” yurttaşlarını “kıyamet senaryosu” aldatmacasıyla fena halde söğüşlüyor. Doğal olarak yaratılan bu senaryoya inanan ve bundan dolayı “k..” korkusu olan birçok vatandaşımızda kendince haklı olarak çareyi kaçmakta ve Şirince’ye sığınmakta buluyor. Kıyamet yalanını ortaya atanlar ise, elde edilen paraların renk ayrımının keyfini sürmekle meşgul.

Bu arada 21 Aralık’ta oraya bu rezaleti görmek için gidecekler de var. Mesela üç bine yakın gazeteci orada olacak. Yüz altmış beş yatak kapasiteli köye geleceklerin sayısı yüz bin kişi olarak konuşuluyor. Oradaki o kültü mirasının ne hale geleceğini de varın siz düşünün.

Eh ne diyeyim ben bunlara!

Yani illa ki kıyametin izi sürülüyorsa, zaten bu ülkede her gün bir kıyamet kopmuyor mu?

Ekonomi, Eğitim, İnsan Hakları ihlalleri, Çevre talanı, Yolsuzluklar, Açlıktan cinnet geçirenler, Yakacak bulamayanlar bulduklarında ise Sobadan zehirlenenler, Trafik terörü, Gerçek Gazetecilerin esareti, Medyanın sindirilişi, Ülke değerlerinin peşkeş çekilmesi, Vatandaşın sırtına yüklenen vergiler ve bu vergileri kendi yandaşlarına “sadaka” olarak dağıtanlar. Vesaire, vesaire…

Ne güzel bir ülke değil mi?

Kıyamet kopacakmış Şirince’den teğet geçecekmiş. Medya ise bu rezaletin gerçek nedenleriyle değil, sivri sineğin kanadından yağ çıkarmakla meşgul. Yuh olsun sizin “magazin” aşkınıza, yazıklar olsun sizin bu vatandaşları “koyun” yerine koyan anlayışınıza…

Ne diyeyim ben size!

Özlü söz;

Bir koyun sürüsünün kusursuz bir üyesi olmak için, her şeyden önce koyun olmak gerekir…

-Albert Einstein-

SİNAN KARA-EGENİNSESİ

Exit mobile version