İnsan öyle muhteşem bir varlık ki. Öyle bir yaratılmış ki, kusursuz, olağanüstü. Konuşan, duyan, gören, düşünen, dokunan, seven ve de kimyası itibariyle de diğer canlılardan farklı bir varlık, istediğinde sevginin hakkını veren, istemediğinde ise nefret ve öfke duyguları yüzünden her şeyini yok edebilmeyi göze alan, düşünemediğinde ise, yaşanan olumsuzluklar yüzünden, doğadaki canlılar içerisinde pişmanlık duygusu en fazla olandır. Yaşananları tarih not eder diyorlar. Tabi yaşananlar gerçekse.
Makedonya ziyaretine giden bir arkadaşımın anlattıklarını, konuşmamız esnasında kendisinden dinledim. Yugoslavya’nın bölünme sürecine girmeden önce, halkların dostluk içerisinde birlikte yaşadıklarını, 1980 yılları sonrası ülkede iç savaş nedeniyle, Bosna Hersek, Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Slovenya ve Kosova olarak yedi bölgeye ayrıldığını, ben dâhil, birçok kişi biliyor. Ne var ki. “Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti Başkanı Josip Broz Tito’nun ölümüne kadar ülke birlik ve beraberlik içerisinde varlığını sürdürmüştür”. Sonrasında yükselen etnik milliyetçilik hareketi yüzünden ülkenin parçalanmaya gittiği, herkesin malumu, Yugoslavya’da iç savaş başlar, ülke dağılır. Özerk Cumhuriyetler kurulmuştur.
Sevgililer gününde konuyu dile getirmemin, yazmamın sebebine gelince, mutlaka olumsuz düşünenler, ne alaka diyenler olacaktır. Ders almamız açısından, yaşananlar çok önemlidir.1980’lerin sonlarından 2000’li yıllara kadar yaklaşık 20 yıl süren kanlı bir süreç sonunda, Yugoslavya haritadan silinmiştir. Türklerin yoğun olduğu Makedonya ve Kosova Bölgesi savaş sonrasında ekonomisi zarar görmüş ve insanlar yakınlarını, sevdiklerini yitirmişler, fakat gerçeği çok iyi öğrenmişlerdir. Böyle bir süreç yaşayan Makedonya ve Kosova halkı şimdilerde birbirlerine sıkı sıkıya sarılarak kenetlenmiş, sevginin değerini, anlamışlar, kriz yaşıyor, para sıkıntısı çekiyorlarmış, hal böyleyken, sadakatin olduğu yerde, herkes sevgi çemberi oluşturmuş. Yaşananlar, kaybedilen canlar, sonrasında sevginin gücü insanlarda tavan yapmış,1980 yılları benzer süreci ülkemizde bizde yaşamıştık, bilmem anlatabildim mi? Sevgililer gününüz kutlu olsun.
MEHMET UYAROĞLU