‘Serok Ahmet’ mi, ‘Ahmet Hoca’ mı?

Nasıl bir ülke olduk? Bu nasıl iştir? Hükümet çözüm sürecinin uygulayıcısı ve nöbetçisi. Sürece zarar getirtmem diyor. Hem de ekliyor, zarar vermek isteyen kim olursa olsun, diyor. Açıklamalarda bulunuyor iktidar? Bu nedenle PKK’nın yaptıklarını örtmeye çalışıyorlar, suçu uydurdukları paralele atıyorlar.

Bölücü terör çetesinin her yaptığına karşılık, ‘Serok Ahmet’ denilen başbakan Kobani’ye selam yolluyor. Güneydoğu’da Serok diye anılan başbakan İzmir’de ‘Ahmet hoca’ olarak anlıyor. Anlaşılan bunlar döne döne yol alıyorlar!

Başbakan sağa, sola selem yollarken, masa arkadaşları, Oslo bülbülleri arkadaşları yani Kandil’i unutmuş olmalı ki Kandil’deki kaktüsler bu duruma çok alınmışlar ve Kürt vatandaşları isyana çağıran bir açıklama yapıyorlar. Şöyle diyor Kandil; “Bu mücadele çok yönlü olacaktır. Daha sonuç alıcı bir mücadele olacaktır. Bu kendini savunma, diplomatik ve siyasi bir mücadele olacaktır.” Başbakansa bağırıyor, ‘Kobani’ye selam’ Birileri de başbakan’a sesleniyor, ‘Serok Ahmet’ başbakan Kürtçe öğrenmek istiyorum diyor.

Yaşasın ‘Yeni Türkiye’

Sözde çözüm süreci kahramanlarından AKP iktidarı kaçak oynuyor. Bu süreç dediklerinin sonucunda ne olacağını Türk milletinden saklıyorlar. Niye? Bir daha soralım çözüm sürecinin sonunda ne olacak? Bu soruya AKP iktidarı tarafından hiç kimse cevap vermiyor; ancak bu sorunun cevabını Kandil veriyor.

Kandil cevapsız soru bırakmıyor. AKP iktidarının tavizkar tutumundan dolayı bölücüler açıktan oynuyorlar. Ne istediklerini söylüyorlar. AKP iktidarı ve muhatabı bebek katili Türk milletiyle adeta oynuyorlar. Kandil’in tüm çıplaklığına ve cüretine karşılık AKP hala, ‘Elma dersem çık, armut dersem çıkma’ de meye devam ediyor.

Şu sözlere bakın; ‘Ya müzakere ya da kendi mücadelemizle halkımızla özgürleştireceğiz, statümüzü oluşturacağız.” Demek ki neymiş, ‘ya müzakere ya da kendi mücadelemizle özgürleşeceğiz.” İster müzakere, ister başka bir yolla tek amaç özgürleşmek.

İyi de tutsak olan kim? Özgürleşmek isteyenler nerede tutsak? Bunu hem bölücü çete, hem de AKP hükümeti derhal açıklamalıdırlar. Tutsak diye Kürtlerden söz ediyorlarsa bunun koca bir yalan olduğunu bilerek, bunu nasıl yapabilmektedirler? Nasıl olurda ülkede esaret altında birilerinin olduğunu iddia edebilirler?

Özgürleşmek demekle acaba özerklikten mi, yoksa tam bağımsızlıktan mı söz etmektedirler? Bütün bu gerçekler ortadayken başbakan, ‘Kobani’ye selam’ diyebilmektedir. YDG-H hemen hemen tüm şehirlerde hizmete girdiğini korkusuzca sosyal medyadan duyurmakta iken, umarım hükümet ne yaptığını bilmektedir. Acaba bu ikiliden hangisi sonu mutlu sonla biten masaja yattığını sanmaktadır? Bilinen odur ki askerde de, poliste de rahatsızlık vardır.

Devleti ele geçirdiğini sanan zihniyet, oynadığı filmin sonunun nereye gittiğini bilse kaçacak delik arayacaktır. AKP, Kandil kadar erkek olup, PKK’ya verdiği sözleri açıklamalı. Açıklamalı ki peşinden sürüklediği insanlar nereye doğru yol aldıklarını bilsinler. İşte o vakit Türk milleti niyetini belirtsin. AKP’nin kardeş gördüğü PKK’yla beraber yürümeyi göze alacak mı? Hep beraber göreceğiz.

Kobani’ye selam gönderen, ‘Serok Ahmet’e, İzmir’de ‘Bizi Osmanlı’ya götür Ahmet Hoca’ diye bağıran AKP’liler ne kullandığınızı bilelim ki, ona göre önlem alalım. Zaten bunları bu Osmanlıcılık hayali bitirecek. Adamlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğumuzu hala kabullenemediler. İster misiniz bunlar bir de, ‘Erdoğan alayları’ kursunlar?

AKP iktidarı susuyor, Türk milletinin gerçeği öğrenmesinden korkuyor. Oyalama taktiği uyguluyor. İş böyle olunca masadaşı PKK sabredemiyor. Büyük bir isyana hazırlandıklarını belirtiyorlar.

Kandil öyle ya da böyle sonunda özgürleşeceklerini söylüyor. Kim ki Türk Devletine karşı bir ihanet, isyan girişimi içindeyse onlara tavsiyem, mezar taşlarını şimdiden hazırlasınlar. Yoksa o gün geldiğinde mezar taşı yapacak bir adam dahi kalmayacak. AKP iktidarı hala Kobani’ye selam göndersin, PKK yerine, uydurdukları PYD’nin peşine düşsün. Kandil avuçların kaşıyıp özgürlük diye bağırıyor. Ey AKP ne zaman olursa olsun yattığınız uykudan yeter ki kalkın da, ‘günaydın’ diyelim. Yoksa haliniz harap olacak!

Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz