Ülkemiz özellikle dış politika ve ekonomi de hızla mevzi kaybediyor ve bu kaybedilen mevziler Türkiye düşmanları tarafından dolduruluyor.
Kan emici çetelerin karşısında ise tek bir kurum var: Milliyetçi Hareket Partisi. Şüphesiz bu kan emiciler de boş durmuyor ve MHP hakkında “Programı ve kadrosu” yok fikrini halkın arasında yaymak ve insanlar ne olduğunu bile anlamadan bu yalanın, vatandaşların fikri haline gelmesi için çalışıyorlar.
Kabul etmeyenlerin bile aslında çok iyi bildiği bir gerçek var. Ülkücü Hareket, Türkiye’nin en iyi yetişmiş insan topluluğudur. Her şeyden öte Ülkücülerin algıları her daim açıktır. Türkiye’ye ne zaman bir tehlike yönelse, ilk tepki Ülkücülerden gelir. Kısacası Ülkücü Hareket, Türkiye’nin erken uyarı sistemidir diyebiliriz.
Peki, MHP uçurumun kenarına kadar getirilmiş ülkemizi nasıl kurtaracak?
Öncelikle bilinmelidir ki bizim gibi köklü devlet geleneği olan bir ülke, direksiyonun başına usta bir şoförün geçmesi halinde çok ciddi bir manevra kabiliyetine sahiptir. Dünyanın “Türkler bitti” dediği her durumda, bu millet yeniden şahlanmasını bilmiş, namusuna sahip çıkabilmiştir.
Bugün Türkiye’nin en büyük kalıcı sorunu hukuk ve demokrasi etrafına çöreklenmiş çetelerin varlığıdır. Hukuka uymak yerine, hukuku kendisine uyduran bu insanlar topluluğunu, ülkenin kaynaklarından uzak tutmak için gereken irade ise sadece MHP’de mevcuttur. MHP’nin iktidar olduğu bir ülkede, milletin hakkı olanın üzerine çöreklenmiş bu yapılanmalar, sessizce köşelerine çekilirler ve hukukun kararlarına razı olurlar. MHP bunu yapabilecek tek partidir çünkü bu çetelere borcu olmayan tek parti MHP’dir! Tayyip Erdoğan’ın da zaman zaman şikayet ettiği, kimi kendi uydurması kimi gerçek bu lobiler, MHP iktidarının ilk günü bulabildikleri ilk uçakla ülkeyi terk edeceklerdir.
Karşı karşıya olduğumuz en büyük geçici sorun ise terör belasıdır. Türkiye’yi yönetenlerin yanlış politikaları ve özellikle AKP ile beraber terörist algısının dağlarda gezen eşkıyalardan, Türk Silahlı Kuvvetlerine kayması terörü ve teröristi azdırmış, PKK’yı gündem belirleyen bir hale getirmiştir. Bu haldeyken bile Türkiye’yi yönetenler gerekli talimatları güvenlik güçlerine vermemekte daha doğrusu verememektedirler. Zira Öcalan’la yürütülen görüşmeler ve kurulan ilişkiler buna engel olmaktadır. MHP’nin tek başına iktidarında Öcalan susup, Şehit aileleri konuşacaklardır. MHP’ye vermeyenler bir yana, düşmanlık besleyenler dahi bu gerçeği kabul ederler. Zaten bu gerçeği kabul ettikleri için MHP’yi sevmezler.
Hukukun yeniden tesis edildiği, demokrasinin bütün araçlarıyla işlediği ve güvenlik sorununun ortadan kalktığı bir Türkiye’de en rahat nefesi ekonomi alacaktır. Zira Türkiye rahatlıkla yatırım yapılabilir bir ülke konumuna gelecek, geleceğe güven duyulması ile beraber tüketim de canlanacaktır. Bir ekonomi, orta sınıfı kadar güçlüdür. MHP’nin ekonomi politikalarının temelinde ise yok olmaya yüz tutmuş orta sınıfı yeniden inşa etmek yatmaktadır.
MHP iktidarında “havuz” hukuk süzgecinden geçirilerek boşaltılacak, çalışanın hakkı alınteri kurumadan verilecektir. Zira MHP taşeronluk sistemini de ülke tarihine gömecektir.
MHP iktidarında ülkenin kaynakları hiç kimse tarafından kesintiye uğratılmaksızın millete aktarılacak, millet kendisi olanın sahibi de olacaktır. MHP liderinin dürüst kişiliği ve en ufak bir defosu dahi bulunmayan geçmişi bu iddiamızın yegâne garantisidir.
1 Kasım’da MHP’ye verilecek her oy, milletin düşmanlarına bir tokat atmak olacaktır.
1 Kasım’da MHP’ye verilecek her oy, üreten, büyüyen ve zengin Türkiye yolunda bir adım atmak olacaktır.
1 Kasım’da MHP’ye verilecek her oy, bölünmek istenen Türkiye’nin bir bütün halinde yaşaması için en büyük vesile olacaktır.
Bu gerçeklerin her Ülkücüye yüklediği sorumluluk ise gayet açıktır: Kapı kapı, ev ev dolaşarak bu gerçekleri akraba ve komşularımızdan başlayarak milletimize anlatmak.
Gelecek yazımızda bu sorumluluklara etraflıca değinecek, ne yapmamız gerektiğini derinlemesine inlemeye çalışacağız.
Şevket Talha APUHAN / apuhan@outlook.com
