site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

“Konuşulanlar Helal Dinlemek Haram”mış

“Konuşulanlar Helal Dinlemek Haram”mış
26.04.2014
A+
A-

fikri-atilbazDevletin şeffaf, hesap verebilir olması gerekir. Tamam, gerçekten devlet sırrı niteliğine haiz olanlar saklı kalmalı. Ancak devletle değil de, devleti yönetenlerin kendi sırlarının açıklanmasında hiçbir mahzur yoktur. Erdoğan diyor ki, çocuklarımla konuştuklarımı yayınladılar. İyi de hemşerim, çocuklarıyla yaptığı konuşmanın neresi devlet sırrı? “Sıfırladın mı?” diye sormasını dinlemek, hangi Devlet sırrına girmektedir?
“Utanmazlar, Başbakanı, Bakanları dinlemişler” diyorlar. Acaba o Başbakan ve Bakanlar dinletilen konuşmalardan utandılar mı? Biz yayınlanan tapelere bakan, yayınlanan konuşmaları dinleyen sade vatandaş olarak duyduklarımızdan utandık. Duyan utanır da söyleyen utanmaz mı? Olaylara hep hakkaniyet ölçüsünde bakmayı öğrendik. Hakkın, haklının yanında olmayı, haksız ama güçlü olanın yanında durmaya yeğledik. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki gerçekleri haykırması, hakkın yanında olması gereken bazı din adamları gücün yanında yer almaktadır.
İşte, İslam’da cinselliğin yazarı Ali Rıza Demircan bakın ne demiş, tapeleri dinlemenin, inanmanın ve yaymanın haram olduğunu söylemiş. Ancak o tapelerde geçen konuşmaların ve yapılması planlananların haram ya da helal olduğundan söz etmemiş. Oysa suçlaması, hakkında fetva vermesi gerenler başkaları. Ama o dinleyenle uğraşıyor. Ve dinlenmesini engellemek için ‘haram’ diye dine inanan insanları korkutuyor. Sıfatına bakınca İlahiyatçı yazar, bu açıklamalarından sonra iktidarcı yazara döndü.
Milleti enayi yerine koyan bu zatlar, böyle demekle milletin amk diyenleri bile koruma altına almış oluyorlar. Koruma kalkanı çok kuvvetli; ‘haram’.

XXXXXXX

Ülkemizde işler doğru gitmiyor. Hukuk adeta askıya alındı, hukuksuzluk at oynatıyor. Ülke bu gün hukuku tanımayanların, güçle yürüyenlerin ülkesi konumunda… Herkes istediğini Erdoğan’ın izin verdiği ölçüde yapıyor. O herkesin hareket sahasını belirlemiş. Çizgiyi aşana da haddini bildirmekte geç kalmıyor. Aynen Bülent Arınç olayında olduğu gibi. Kendi partisi, şürekası üstünde ‘büyülü gerçekçiliği’ uygulayan Erdoğan, taraftarları zannınca ‘Alemin Kralı’ ilan ediliyor.
Bu gün Türkiye, bu zatı muhteremlerin yönetiminde tiranlığa doğru yol almıştır. Yargı kararları sümen altı edilmekte, yargının kendisi paspas olarak kullanılmaktadır. Ali Babacan, Erdoğan’dan çekinmeden veya onun görünmez yanından olsa gerek bir açıklama yapmış;
“Kurallı piyasa ekonomisi önemli, orman kanunlarının geçerli olduğu bir Türkiye değil, kuralların işlediği, hukuk devletine yakışan bir iş ortamı. Fırsat eşitliği, hiç kimseye hiçbir ayrımcılık yapılmaması. Bütün şirketlerimize rekabet içerisinde aynı zamanda fırsat eşitliği içerisinde davranmak durumundayız. Mutlaka adaletli olmak zorundayız.”
Adalet çok önemli bir kavram… Mahkeme salonlarına, “Adalet mülkün temelidir” diye boşuna yazmışlar. Çünkü bu gün ülkemizde adaletin esamesi bile okunmamaktadır. Adaletin esas alındığı hakça bir düzen olmadığı için de ülkede güvensizlik, huzursuzluk, kaos, siyasi karmaşa devam etmektedir. Rüşvet hediye adı altında meşru bir hale getirilmeye çalışılmakta, helal nedir, haram nedir şaşırtması yapılmaktadır.

XXXXXXX

Türkiye, ekonomik bir talana tabi tutulmaktadır. Mevcut iktidar bu düzene destek veriyor. Ülke darmadağın. Değerler yıkılmış, ekonomi bozuk, güvenlik sıfır. Ülke darmadağın. Şu habere bakın; Amed(?) çocuk meclisi toplanmış karar almış “’23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını’ yaşanan çocuk katliamları dolayısıyla tanımayacaklarını, 1 Haziran Dünya Çocuk Bayramını anlamlı bulup, bu günü Çocuk Bayramı olarak kutlamayı kararlaştırdı.”
Alın size Diyarbakır’a Amed diyenler ve buna izin veren, bunda bir mahzur görmeyen AKP iktidarı. ne yapıyoruz, bu işi bir oyun olarak mı görüyoruz? Ülkeyi yönetmek bu kadar ucuz mu? Çok merak ediyorum Diyarbakır’da açılan Kürdistan Gençlik Derneği hala varlığını sürdürüyor mu? Şayet sürdürüyorsa buna göz yumanların söyleyeceği bir söz kalmamış demektir. Ancak gerçek, bırakın söz söylemeyi bu zatlar ülkeyi yönetiyorlar, yanmışız biz…

Sağlıcakla kalın!

Fikri Atılbaz

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.