Selçuk Haber

Dört aylık ömrünüz kaldı

huseyin-tasyakan3Yukarıdaki gibi bir cümleyi özellikle eski yerli filmlerde duymuşsunuzdur. Doktor hastasına amansız bir hastalığa yakalandığını söyledikten sonra yaşayabileceği ömür süresini de tayin eder! Tabi ki bazı senaryolar üzerinde izleyiciyi mutlu etmeyi hedefleyen atraksiyonlar ile bir mucize gerçekleşip hastanın yaşamaya devam ettiğini de izlemiş olabilirsiniz.

Ancak bizim konumuz o filmler değil, tam 12 yıldır bizzat yaşayarak gerçek hayatta roller üstlendiğimiz hakikattir değerli okuyucular. Tam 12 yıldır bu ülkede tek başına hâkimiyet sağlamak isteyen (gün itibariyle bunu yarıdan fazlasıyla başarmış durumdaki) bir adamın padişahlık arzusuna tanık oluyoruz.

Yazı başlığında mecazi açıdan kullanmış olmamla beraber, işin gerçeği şudur ki; Ettiği yemini paspas gibi çiğnemek pahasına da olsa, RTE’nın idaresindeki AKP hükümetinin faşizminde kullanmaya korktuğunuz Anayasal hak ve özgürlüklerinizi 4 ay sonra artık tamamen kullanamaz duruma düşeceksiniz.

Lafı uzatmayayım, RTE bizzat kendi ağzıyla başkanlık, başkanlık diye sayıklayarak ne istediğini bulduğu her fırsatta söylemekle kalmıyor, muhaliflerine de gözdağı vermek için bağıra çağıra haykırıyor. 4 ay sonra sandığa gittiğinizde iki durumdan birine karar vereceksiniz. Ya, emniyeti, yargısı, eğitimi vs. gibi her şeyiyle bir diktatörün emrine bağlı otokratik bir yönetime karar vereceksiniz, ya da kendisine Anayasadaki sınırlarını hatırlatarak haddini bildireceksiniz. Haddini bildirmek ifadesini de özellikle kullanıyorum zira, ettiği tarafsızlık yeminini çiğneyip AKP için oy isteyen, dolayısıyla seçimlerde kendisini AKP tarafına montalayan da kendisidir.

Özellikle başlığa yansıyan şekliyle, yaklaşan tehlikeyi işaret ederken abarttığımı düşünenler olacaktır mutlaka, onlara sadece şunu söyleyeceğim…

Bu gün yaşamakta olduğunuz felaket derecesindeki faşizm üzerine, yıllar önce yaptığım mecazi hatırlatmalar için de abartıyorsun demiştiniz…!!!

TÜSİAD’ IN VEREMEDİĞİ CEVAP!!!

Ülkedeki herkesi ve her kurumu sadece kendisi yönetip, her şeye de kendisi karar vermek isteyen Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde (TÜSİAD) Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği eski Başkanı Haluk Dinçer’ in ”Muhatabımız Cumhurbaşkanı değil Başbakandır” açıklamasından sonra verdiği yanıtta, alışılagelmiş bağırıp çağırmasıyla yukarıdaki ifadeyi de kullanarak ”Beni muhatap görmesen ne yazar” diyor. Bunu söylemesinin ardından geçen bir kaç güne rağmen, ama korkarak ama belki de bir şeyler umarak sükûnete boğulmuş olan TÜSİAD’dan bu konuda tek bir açıklama gelmiyor sevgili okuyucular. Rıfat Serdaroğlu’nun 03-Şubat 2015 tarihli SEN KİMSİN YAHU! Başlıklı yazısında TUSİAD’ a atıfta bulunarak kaleme aldığı cevap niteliğindeki bir metini, altına imzamı da atarak sizin takdirinize sunuyorum.

“Türk Milletine saygıyla duyurulur;

Sayın Cumhurbaşkanı, her zaman olduğu gibi, eski başkanımızın konuşmasını çarpıtarak tüm TÜSİAD üyelerine hakarete devam etmiştir.

Derneğimize “Sen Kimsin Yahu” diyerek, bizi tanımadığını ifade etmiştir.

Bu konuda yasal haklarımızı arayacağımızın bilinmesi gerekir.

Kendimizi tanıtalım;

Biz TÜSİAD olarak,
-Geçen yıl TÜSİAD üyelerinin yarattığı katma değer, Türkiye’de kamu dışında yaratılan katma değerin yaklaşık YARISINA denk gelmektedir.
-Enerji ithalatının dışarıda bırakılması durumunda, TÜSİAD üye kuruluşları toplam dış ticaretimizin %80’ini gerçekleştirmektedirler.
-Kayıtlı istihdam sektöründe tarım ve kamu dışı kayıtlı çalışanların yaklaşık %50’si TÜSİAD üyeleri tarafından çalıştırılmaktadır.

İşte biz buyuz. Peki, bize ‘Sen Kimsin Yahu” diyenlere şunları sormak hakkımız değil mi?

‘Siz kimsiniz? Bu devlete şimdiye kadar kaç para vergi verdiniz? Yanınızda bir tane olsun insan çalıştırdınız mı? Bir kuruşluk ihracat yaptınız mı?

Servetinizin kaynağını bizler gibi açıklayabilir misiniz?

Bağımsız bir kuruluşa (ücreti tarafımızdan ödenmek üzere) sizin ve aile yakınlarınızın son 10 senede edindiğiniz servetin incelenmesine onay verir misiniz? Sizin belirleyeceğiniz TÜSİAD Üyesi kendisinin incelenmesi için gönüllü olacaktır!

Ülkeyi yönetenler, kendi ülkesinin sermaye grubuna böyle davranırsa, uluslararası sermayeye nasıl güven verecekler?

Demokratik bir Cumhuriyette Anayasa ve Yasaların güvencesinde yaşadığımızı düşünüyoruz! Anayasa ve Yasalar başta ülkeyi yönetenleri olmak üzere, hepimizi bağlar. Makamlara saygılıyız, ama kimse bizden biat beklemesin.

Sizi bilmem ama ben bu metinin altına imzamı atarım sevgili okuyucular. Zira diktatörlük arzusundaki birine karşı dik durabilmek için, bence de TÜSİAD’ dan böyle bir yanıt gelmeliydi….

Hüseyin Taşyakan

Exit mobile version