Selçuk Haber

Bu süreçten en çok onlar etkilendi!

Hayatımızın her anında fiziksel sağlık kadar önemli bir yere sahip olan ruh sağlığı, pandemi sürecinde büyük zorluklardan geçti. Bu dönemde birçok yetişkinin günlük rutinlerinde değişiklik oldu. Yetişkinlerden daha savunmasız bir şekilde koronavirüs tehdidi ile karşı karşıya kalan çocukların süreçten psikolojik sağlığının etkilenmemesini sağlamak oldukça zorlaştı. Bu durumda da ebeveynlere ve eğitimcilere büyük sorumluluklar düştü.

Pandemi sürecinden en çok etkilenen çocuklar ve eğitim süreçleriyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Psikolog Miray Ezgi Akyürek, “Psikoloji her zaman hayatımızın içinde var olan ve vazgeçemeyeceğimiz bir alan. Koronavirüs pandemi süreci çok boyutlu bir süreç. Eğitimi, politikayı, sağlığı etkileyen birçok boyutu var. Maalesef travmatik deneyimleri olan bir ülke de olsak pandemi süreci ülkemiz için çok yeni bir problem. İlk kez karşılaştık ve ne yapacağımızı ilk başlarda bilemedik. Süreç bize aslında bir şekilde öğretmeye başladı. Öncelikli olarak olumsuz bir durum ama hepimiz farklı yöntemler deneyerek, okuyarak, araştırarak öğreniyoruz” diyerek durum değerlendirmesinde bulundu.

SINIRLAR AŞILDI İNSANLAR TÜKENDİ
Pandemiyle birlikte bireylerin kendileri için çizdikleri sınırlarda aşmalar yaşandığına dikkat çeken Akyürek, “Hepimizin sorumlulukları, görevleri, rolleri çeşitlendi. Ev ve iş arası sınırları zaman zaman karıştı, özellikle öğretmenlerde çalışma saatleri olağan saatler dışına çok çok sarktı. Kendimize sınırlar çiziyorduk pandemi öncesinde, pandemi sürecinde ise bu sınırlar aşıldığı için tükenmemize yol açtı. Kendi kendimizi koruyamaz olduk. Kendimiz için çizdiğimiz çizgileri bu süreçte yeniden gözden geçirmemiz gerekebilir” dedi.

BELİRSİZLİK BÜYÜK BİR TEHDİT!
Akyürek, Pandemi sürecinde ise en savunmasız olan kesimin çocuklar olduğuna vurgu yaparak, belirsizlik içerisindeki sürecin çocuklar da ve yetişkinlerde büyük ruh sağlığı tehditleri oluşturduğunu şu sözlerle ifade etti:

“Çocuklar koronavirüs sürecinden daha çok mustarip. Biz yetişkinler süreci bir şekilde öğrendik ama çocuklara bunu sağlıklı bir şekilde öğretecek olan önce aileler, öğretmenler ve okullardaki yönetici pozisyonundaki kişiler. Ödevler, sorumluluklar ya da baraj sınavları derken üzerine pandemi kaygısı eklendi. Bu da öğrencileri gerçekten zorluyor. Yetişkinleri bile zorlayan bir süreç, yeni nesil için farklı sorumluluklar ve adaptasyon süreci getirdi. Burada ailelere, öğretmenlere düşen sorumluluk düştü. Bizler bu süreci çocukların en az zarar göreceği şekilde yönetmeliyiz. Özellikle pandemi süreci uzadıkça ruh sağlığı üzerindeki etkileri daha da hissedilebilir hal aldı. Belki virüse yakalanmadık, belki yakalandık ve atlattık ancak bu sadece bedenimiz için değil ruh sağlığımız için de büyük bir tehdit anlamına geliyor. Sağlık dediğimiz şeyden fiziksel ve ruhsal bütünlüğü olduğu zaman tam anlamıyla bahsedilebilir. Hayatın getirdiği yükü gücümüzün yettiği kadar kaldırmaya çalışıyoruz. Bu süreçte yalnız değiliz. Evrensel bir sorun bu. Evet belirsizlik uzayabiliyor ve bu kitlesel sorunlara yol açabiliyor. Bir şeyin ne zaman biteceği belli olursa o kadar kolay baş edebiliyoruz. Sonunu, tarihini bilirsek daha kolay baş edebiliriz ama süreç ne kadar uzarsa belirsiz olursa o kadar stres yönetiminde başarısız olabiliriz. Bunu tabi ki yenmek mümkün.”

SORUMLULUK HERKESİN
Pandemi sürecine multidisipliner olarak bakılması gerektiğini sorumluluğu tek bir kişiye veya kuruma yüklemenin mantıksız olacağını söyleyen Akyürek, “Ortada bir eğitim, sağlık, ekonomi durumu söz konusu. Bunları hep birlikte düşünüp tartışıp ortak payda da buluşmak gerekiyor” dedi. Süreçten en çok etkilenenlerin çocuklar olduğuna vurgu yapan Akyürek, “Bu süreci en çok anlamlandırmaya çalışan grup okul öncesi ve ilkokul dönemi. Onlar, genç ergen ve yetişkinlere göre daha fazla bu durumda etkilenmekteler yaşları itibariyle. Biz yetişkinler bu konuya ışık tuttuğumuz ölçüde onların ruhsal sağlığının en olumlu şekilde gelişmesine olanak sağlanacak” diye konuştu.

AŞIRI ENDİŞEYE DİKKAT!
Çocukların pandemi sürecini en az hasarlı atlatması en başta anne ve babanın ruh sağlığıyla yakından ilintili olduğunu belirten Akyürek, konuyla ilgili şu sözleri söyledi:

“Özellik ebeveynlerin bu süreçte aşırı kaygılı ve stresli, koruyucu, kollayıcı yaklaşımlar sergilemesi çocukların ve gençlerin ruh sağlığını olumsuz etkilemekte. Abartılı panik hissinin çocuğa geçmesi ileri yaşlarda kaygılı ve endişeli bir birey olmasına ortam hazırlayabilir. Ebeveynler elbette endişelenebilirler ancak bu durum aşırı olduğu zaman çocukları aşırı derece olumsuz etkileyebiliyor. Özetle ailenin süreçteki tavrı ve tutumu çocukların ruh sağlığıyla yakından ilişkili. Çocukların ruh sağlığı, motor becerileri kazanmasını sağlayan aktiviteler vardır. Bunlar 3-6 yaş grubu için oyun ve okul öncesi eğitimdir. 6-10 yaş grubu içinse okul ortamı, öğretmenler ve onların akranlarıyla ilişkisi, ergenler için de akran grupları ve okuldur davranışları konusunda asıl etkilendiği, örnek aldığı yerlerdir. Şu an bu yaş gruplarındaki çocukların evde olduğunu düşünürsek bu ortamlardan oldukça uzaklar. Ne kadar ekranlar üzerinden bir iletişim kurulmaya çalışılsa da yüz yüze eğitimde olan temasın yerini hiçbir şey tutmayacağını mesleki deneyimimden biliyorum.”

VİRÜSÜ DAHA BAŞKA ALGILIYORLAR
Çocukların pandemi süreci öncesi gelişiminde idol olarak aldığı öğretmenleriyle iletişiminin çevrimiçi eğitim sürecinde kamerayla kısıtlanmasından kaynaklı gelecekte yaşanabilecek sorunlara değinen Akyürek, “İlkokul ve okul öncesi çocuklar koronavirüsü bir yetişkinden çok daha farklı bir şekilde algılar. Koronavirüsten ilk başta korkabilirler, nasıl korunması gerektiği gibi düşünceleri anlamlandırmaya çalışırken çeşitli şekilde endişelenebilirler. Çünkü çocukların bu durumu somutlaştırması bir yetişkine göre daha zordur. Biz yetişkinlerin çocuklara bu virüsü çocuklara uygun bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Koronavirüs sürecinde de çocukların gelişimini etkileyen önemli faktörler askıya alındı. Rutinleri bozuldu ve bu da çocukların sosyal, motor ve ruhsal gelişimlerinde sekteye uğramalara yol açtı. Farklı psikiyatrik sorunların oluşmasına sebep olabiliyor. Bu dönemde ailelerin süreci nasıl yönettiği çok önemli. Çünkü anlamlandıramayan çocuk aile tepkilerindeki aşırılıklardan korkacaktır” dedi.

“ÇOCUKLAR OKULU ÇOK ÖZLEDİ”
Akyürek, okulların açılması konusunda öncelikle Bilim Kurulu’nun görüşlerinin dikkate alınması gerektiğine değinerek, “Okulların açılması çocukların psikolojik sağlığı açısından kesinlikle çok iyi olacaktır. Hepimizin bildiği gibi çocuklar; okulu, öğretmenlerini, teneffüste geçirdikleri vakitleri, okulun o fiziki dokusunu çok özlediler. Bazı çocuklar ve ergenler tabi ki ‘okul ortamını özlemedim’ diyebilir ancak benim gözlemim çoğunun özlediği konusunda. Okul her daim bir ilim, irfan yuvası. Oradaki sosyal etkileşim ve yüz yüze eğitimin kıymeti pandemi sürecinde çok daha net anlaşıldı” diye konuştu.

“ONLİNE EĞİTİMLER HAYATIMIZDA KALMAYA DEVAM EDECEK”
Çevrimiçi eğitimde başarı sağlanmasının belirli bir rutine oturmasıyla yakından ilintili olduğunu aktaran Akyürek, “Hiçbir şekilde online eğitim iyi gelmedi, ifadelerine katılmıyorum. Şu an küresel bir sorunla karşı karşıyayız. Birçok ülkede hayat ve iş evin içinde olmak zorunda kaldı. Tabi ki eğitimsiz kalacak durumumuz yok. Bir şekilde ekranlara taşınacaktı eğitim süreci. Birçok şey değişti, pandemi süreci bitse de online eğitimler hayatımızda kalmaya devam edecek. Teknolojiyi iyi kullanmak, rutinleri ve sınırları iyi çizebilmek bu süreçte çok önemli. konsantrasyonunu çok iyi koruyan, dikkat sorunu olmayan çocuklar, gençler ve yetişkinler bu durumu avantaja çevirdi. Yolda geçirilen süre de aslında dinlenme ve eğitim sürecine dahil oldu. Kimileri bu durumu fırsata çevirirken kimileri için de olumsuz sonuçlar doğurdu diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“PROJE ÇOCUĞUN HAYAL GÜCÜ GELİŞMEZ”
Günümüzde pek çok gelişim uzmanının vurgu yaptığı konu olan “aile paylaşım saatleri”ne dikkat çeken Akyürek, “Çocukların ve ailelerin evde olduğu bu süreçte aile paylaşım saatlerinin de önemi arttı. Pandemiden önce büyük bir çoğunlukla akşam yemeği ile sınırlı kalan bu zaman dilimi, pandemi sürecinde daha çok vakit ayırılabilme şansı doğurdu. Sohbetler, tüm ailenin bir arada olması, çocuk gelişimini takip etmek adında hem de çocukların kendilerini önemli hissetmesi adına çok önemli. çocukların kendilerini en rahat ifade edebileceği ortam oyun ortamı, ebeveyler de bu süreçte çocuklarını izleyebilme şansı buldu, bunun iyi değerlendirilmesi çok önemli. Çocukların seçeceği bir oyunu her gün en azından 20-30 dakika oynamak hem çocukların duygu durumunu olumlu şekilde etkileyecektir. Kalan boş zamanlarda serbestçe oyun oynamalarına, kendileriyle baş başa kalmalarına izin vermek iyi gelecektir. Her anını kontrol etmek, her saat başına bir aktivite koymak doğru bir şey değil. Proje çocuğun hayal gücü gelişmez. O çocuklarında özgür olarak kendi isteklerini yapmaya ihtiyaçları var. Hayal gücünün kısıtlanmamasına dikkat edilmeli.”

Çocuk psikolojisinin çok detaylı ve titizlikle çalışma gerektiren bir konu olduğunu ifade eden Akyürek, pandemi sürecinde ebeveynlerin daha özenli davranarak çocukların dışarıda geçiremedikleri vakitlerden kaynaklanan sosyal medyada ve bilgisayar oyunlarında vakit geçirme süresinin uzaması karşısında sorumluluklar aksatılmadığı sürece tolerans tanınabileceğini belirterek sözlerini sonlandırdı.
Menduha Ceylan/EGEDESONSÖZ

Exit mobile version