Selçuk Haber

Adıgüzel: Selçuk’u Birlikte Yöneteceğiz

ibrahim-adiguzel (1)

Birlikte Yönetim diyen Başkan Aday Adayıyla yerel siyaset söyleşisi gerçekleştirdik.

1956 yılında Selçuk’ta doğan CHP Selçuk Belediye Başkan Aday Adayı İbrahim Adıgüzel, ilk, orta ve lise öğrenimini Selçuk’ta tamamlayıp, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden 1984 yılında mezun oldu. Bugüne kadar çalışma yaşamını özel sektörde devam ettiren Adıgüzel, evli ve iki çocuk babasıdır.

Siyasi yaşamına 1970’li yılların sonlarına doğru CHP Gençlik Kollarında başlayan Adıgüzel, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan SODEP ve SHP’de aynı çizgide siyaset yapmayı sürdürdü. Cumhuriyet Halk Partisinde son 2 dönemdir ilçe Başkanlığını yürüten Adıgüzel, CHP’den Selçuk Belediye Başkanlığı için Aday Adayı…

“Kasabanın birinde Munise Hanım diye bir kayınvalide evin kilerinin anahtarını daima boynunda taşırmış. Gelinler bir şey almak istediklerinde, ister istemez kayın validenin yanına giderlermiş. Bir gün, Babaanne dayanamayıp, Gelinlere neden bu kadar eziyet ediyorsun? diye sorunca; buraya kimin hakim olduğunu her lokma yediklerinde bilmeleri lazım.

CHP Selçuk Belediye Başkan Aday Adayı İbrahim Adıgüzel ile yerel siyaset ve demokrasi üzerine söyleşi yaptık. Ülkenin ve ilçenin genel yapısını göz önüne alarak değerlendirmeler yapan CHP Selçuk Belediye Başkan Aday Adayı İbrahim Adıgüzel, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Siyaset ve hizmet anlayışı sizce nedir?

Kent ölçeğinde siyaset ve hizmet, yerelde demokrasiyi çalıştırmaktan geçer.

İlçe ölçeğinde siyasetin, ekonomik ve toplumsal olmak üzere iki ana ekseni vardır. Bunlardan toplumsal işlevi olanı başta emekçiler olmak üzere ilçede yaşayan tüm grupların barınma, dinlenme, kolektif tüketim ve hizmet gereksinmelerinin ve benzerlerinin karşılanmasıyla, yani toplumsal refahın arttırılmasıyla ilgilidir. Ekonomik eksen, ilçede mekânın sermaye birikiminin bir aracı olarak kullanılmasını sağlayarak ekonomik gelişmeyi ileriye taşıma isteğidir. Yani bir anlamda rant yaratma siyaseti de denilebilir. Bu siyasi farklılık tüm kentlerde benzer özellikler taşır ve bu iki eksen bir anlamda siyasi çelişkinin temelini de oluşturur.

İlçenin en önemli temel sorunlarından birini, bahsettiğiniz anlayışa uygun bir örnek olarak gösterir misiniz?

İlçemizde bir konut politikasının bir türlü oluşturulamadığını söyleyebiliriz. Bu sorun ilçenin tarihi kadar eskilere dayanır ama çözüm üretilmesi geciktirilmiştir. Ne ilgisi var bu değerlendirmeyle? diye soracaksınız. Bu konut politikalarının (olmayışından diyebiliriz) etkileri kentlileşmenin, kentin ve onun tarihini, belleğini derinden etkiler. Mihenk taşı gibidir. Geride kalan insan yaşamlarını hep o mekânlarda aramıyor muyuz? Otuz yıl öncesinin 14 Mayıs mahallesi ve beş yıl sonrasını düşünelim. Buna ilçemizin kaybolan ilk binalarını da ekleyebiliriz.

Sağlıklı bir çevre, sağlık, spor ve dinlence, güvenlik, ulaşım, mal ve hizmetler, ekonomik kalkınma, sürdürülebilir kalkınma, kültürler arası da dayanışmayı yaratma, mimari ve fiziksel çevre, kentlinin hakları olarak da tanımlandığına göre. Kent ölçeğindeki toplumsal işlevin yerine getirilmesinde eleştirel bakışları, açık ve saydam politikaları öne çıkarmayı da başarmalıyız.

O halde yerelde demokrasi, Ülkemizin günümüzdeki en yakıcı sorunlarının başında gelen demokratikleşme açısından önem taşıdığı gibi bulunduğumuz kent açısından da ayrı önem taşıyor. Diğer bir anlamıyla da yerelde katılımcılık ve çoğulculuk, Belediye Başkanlarını kentin geleceğine karşı sorumluluk alırken yerel demokrasiyi uygulamaya zorlayacak. Demokrasi kültürümüzün gelişmesine katkıyı, yerelde katılımcılığı geliştirecek mekanizmaları bulmakla sağlayacağız. Bu mümkün müdür? Elbette, hem ilçemizin toplumsal yapısı ve hem de kültürel zenginlikleri buna elveriyor.

Öncelikli sorun kendi egomuzdan kurtulup bir ekip veya takım çalışmasını ortaya koymaktır. Yani yeni demokratik açılımları yaşama taşıyacak, katılımcılığı artıracak örneklemelerimiz olmalı. Yerel yönetişim, yerelde birlikte yönetim, katılımcı bütçe, mahalle meclisleri, ilçe kongreleri, kadın kooperatifleri diye bunları daha da çoğaltabiliriz.

Bir Belediye Başkanı nasıl olmalıdır?

Belediye Başkanı, gelecekte ilçenin ekonomi dinamiklerinin harekete geçirilmesi sürecinde halkın demokratik katılımını samimi olarak arzu etmelidir. Burada şu örneği vermeden geçemeyeceğim, bu hikâyeyi pek çok yerde anlattım, tüm Selçuklu dostlarım da bilmeli. “Kasabanın birinde Munise Hanım diye bir kayınvalide evin kilerinin anahtarını daima boynunda taşırmış. Gelinler bir şey almak istediklerinde, ister istemez kayın validenin yanına giderlermiş. Bir gün, Babaanne dayanamayıp, Gelinlere neden bu kadar eziyet ediyorsun? Diye sorunca; buraya kimin hakim olduğunu her lokma yediklerinde bilmeleri lazım” der. İktidar böylesine tehlikeli bir silahtır işte…

Demokrasi kültürünün geliştiği ülke ve toplumlarda bu silahın tehlikesi, bir önceden söylediğim gibi çoğulcu katılımcılığın sağlanması ve geliştirilmesiyle bertaraf edilebilmiştir. İlçemiz hakkında alınacak kararların birlikte verilmesi için mekanizmalar ve süreçleri geliştirecek bir ekip, takım çalışmasını ortaya koymak hedefimizdir. Tarihe baktığımızda”Dünyanın kitlelerden çok liderlerden çektiğini” hepimiz görmekteyiz. Bu gerçekten hareketle yerel seçimlerde Selçuk halkının önüne konulacak en önemli vaat, ”birlikte yönetim”modeli ve demokrasiyi radikal bir biçimde demokratikleştirme olmalıdır.

Yerelde demokrasiyi daha işler hale getirirsek ilçemizde başarının ilk basamağını oluşturmuş olmaz mıyız?. İnsanlar artık siyasi partilerde ekiplerden, takım çalışmalarından haberdar olmak istiyor, sürece bir ucundan katılmak istiyor. Oy depolarının sadık stokları olarak görünmek istemiyor, diğer bir anlamıyla da Gezi Parkı direnişi, ruhunu her tarafa saçıyor.

Şimdi burada şu sorulmalı bence. Halka öncelikle projeler mi sunulacak veya kentsel bütünlüğü olup olmadığını bilemediğimiz proje örnekleri ile şehrin karmaşık ve düzensiz bir biçim haline gelmesine olanak mı verilecek? (Geçmişte örneklerini gördüğümüz, 14 Mayıs mahallesi gibi).Yoksa yukarda aktarmaya çalıştığım yönetim anlayışına uygun düşer tarzda bir vizyon geliştirmek, hedefler koymak, hayaller geliştirmek ve ilçenin yapısına uygun strateji planlamak mı?

Gezi parkı direnişleri ülkemizde demokrasi güçleri tarafından milat ilan edildi. Biz bu yerel seçim sürecinde gezi parkını çok iyi irdelemeliyiz. Burada bireyin öne çıkışını gözetmeliyiz, “sen benim adıma karar verirken beni de dinle kardeşim, beni yok sayma benimle ilgili kararları benimle paylaş” demekte olan bireyi görmeliyiz.

Peki siz bu noktada ne yapmak istiyorsunuz?

Ortaya koyduğumuz bu yönetim anlayışı ve ilkeleri ışığında ilçede yüksek bir yaşam kalitesi yaratmak istiyoruz.

İlçemizde ekonominin dinamiklerini harekete geçirecek öncü hizmetleri sunmalıyız.

Katılımcılık anlayışımız ile doğrudan demokrasiye ülkemiz açısından bir nebzede olsa katkı koyacağız.

Açık, saydam yönetim anlayışımızla insanlarımızın yüreğini ısıtacağız.

Yerel Yönetim seçimlerinin, Cumhuriyet Halk Partisini, onun sosyal-demokrat anlayışını başarıya taşıması ve bunun iktidara sıçrama noktası olması umuduyla saygılarımı sunuyorum.

Haber: Nilüfer Öztürk Silay

Exit mobile version