site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Zavallı, Mağdur Diktatör

21.01.2014
A+
A-

kalemŞaşırıp hayretler içinde kalacağınız herhangi bir durum yok değerli okuyucularımız. Başlıkta okuduğunuz ifadelerin bir arada kullanılarak, bir kişi tanımlamasının asla yapılamayacağı devirler eskide kaldı.

2002 yılından bu yana Türkiye, bütün tezatların birbiriyle sarmaş dolaş olduğu bir garabet yaşıyor. 80 İhtilalinin yarattığı din bezirganlarının, bu ülkeyi o günlerden bu yana kandırıp sömürdüğü yetmezmiş gibi; bir de sürekli döktükleri timsah gözyaşları ve en büyük yetenekleri olan takiyyecilik ustalığıyla, üreticisi oldukları felaketlerin, mazlumuymuş gibi dövünmelerini ibretle izliyoruz.

Yıllarca bu ülkede, başını RTE’ nın çektiği, yalan ve iftiralardan beslenen bir cenahın zulüm iktidarına şahitlik ediyoruz sevgili okuyucularımız. Geldikleri günden beri, tek gayeleri Cumhuriyet ve kurucularıyla hesaplaşmaktan başka zerre kadar icraatı olmayan bu cenahın, gün itibariyle Türkiye’ yi getirdikleri durum içler acısıdır.

Türkiye AKP iktidarı ile beraber ”zulmedenin, zalimden muzdaribim” dediği garabet bir durumla tanışmıştır. Kendisi gibi düşünmeyenleri sürekli ötekileştiren,  biz ve onlar diye ayıran, hatta bununla yetinmeyip; karşı düşüncede olanlara terör örgütü üyesi tanımlamasını yapacak kadar nefret abidesi bir zihniyetin, bağırış, çağırış ve intikam naralarına dönüşen öfke nöbetlerini de, (ele güne karşı utanç duyarak) devlet adamlığı kisvesinde izledik.

Yıllarca Rejim değişikliği arzularında yollarına takoz koyması muhtemel, tüm kişi, kurum ve sivil toplum örgütlerini etkisizleştirmek, hatta yok etmek maksadıyla, bu gün rant ve iktidar kavgasına tutuştukları, Pansilvanya’ da ki yobaz zihniyetle beraber yapmadıkları zulüm kalmazken; yine biliyoruz ki sürekli mağdur edebiyatı yapmışlardır. Bu gün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki ceza evleri mevcudunu çıkarmaya kalksanız, karşınıza çıkacak tabloda çoğunluğu; RTE’ nın sevmediği, fikrini benimsemediği ve hatta (yukarıda da bahsettiğim gibi ) yoluna taş koyması muhtemel asker, gazeteci, hukukçu, aydın ve düşünürler olacağı kesindir. Yani bu durumu özetlersek değerli okuyucular; Türkiye’ de ceza evleri, RTE’ na muhalif olanların toplandığı birer esir kampına dönüştürülmüştür.

Dün, kendi değirmenine su taşınıyor diye her türlü hukuksuzluğu avuçlarını ovuşturarak izleyen RTE ve AKP cenahı, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu münasebetiyle bu gün oklar kendilerine yönelince Polisinden Savcısına kadar, hışımla kin ve tehdit dolu söylemler kullanmaktan geri kalmamıştır. O kadar ki; kanunların gel ifadeni ver dediği, hakkında yakalama kararı bulunan Bilal ERDOĞAN’ I makam araçlarında dolaştırarak, (ilgili kanun maddelerinde suçu ve suçluyu saklamak için ifade edildiği üzere) Devletin makam araçları suça yataklık etmeye kullanılmıştır.

Tüm bunlar yaşanırken her zaman olduğu üzere yine AKP cenahından (ben ona milletvekili demiyorum) bir yalakanın çıkıp RTE için ”Allah’ ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyor” demesiyse, bunlardaki biad kültürünü açık seçik ortaya koymaktadır değerli okuyucularımız. Böylesine yalakalığın boy gösterdiği bir cenahtan demokrasi, hukuk ve adalet beklemenin, kavak ağacında balık görmeyi ummak kadar saçma salak bir hayal olacağı da muhakkaktır ki; bu cenahı çok iyi özetleyeceğini düşündüğüm bir kısa hikaye ile yazımı bitiriyorum.

Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den, bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:
– Ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye’ye yansımış.
Halk meydanda toplanmış… Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:
– Bu dişi deve Şamlınındır!
Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:
– Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?
Cemaat hep birlikte bağırmış:
– Şamlınındır!
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:
– Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’ nin dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var ! Ayağını denk al ! ”

Hüseyin Taşyakan
[poll id=”4″]

Selçuk Haber Facebook Sayfamızı Takip Ediniz ! Takip Etmek İçin Sayfayı Beğenmelisiniz!  Tıklayın ! 
https://www.facebook.com/selcukhaber

Selçuk Haber Twitter Sayfamızı Takip Ediniz ! Takip Etmek İçin  Tıklayın ! 
https://twitter.com/selcukhaber

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
26 Mart 2024
19 Mart 2024
20 Şubat 2024
4 Şubat 2024
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.