site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Yeni Dönem Mütareke Basını

Yeni Dönem Mütareke Basını
27.03.2013
A+
A-

fikriatilbaz189 yıllık Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar yanlı, tek taraflı, iktidardan yana yayın yapan Türk basını hiç olmamıştır. AKP iktidarının istekleri doğrultusunda kendi kendini sansürleyen, Başbakan Erdoğan istemiyor, rahatsız oluyor diye köşe yazarlarının hatta lehlerinde yazan birinin sadece haberi savunduğu için işine son verilen basın çalışanlarının olduğu bir basın camiası. Bu yaşadığımız dönem 10 yıl sonra anlatılırken basın da Türk basını olarak değil değişik bir sıfatla anılacaktır.
Osmanlı’nın son döneminde, pay-i taht işgal altına alındığında, İngiliz askerleri ve beraberindeki düşman kuvvetler postallarıyla ülkemizi kirlettiklerinde o zamanki basın bu işgalin faziletlerinden bahsederek insanımızı esarete yönlendiren, içinde bulunulan mütareke ortamından dolayı mütareke basını adını almıştı.
O baskı, düşman kuvvetlerinin tahakkümü altında dahi doğruları dile getirmekten çekinmeyen ve Milli Mücadelenin yanında yer alan basın kuruluşları vardı. Oysa şimdi 2-3 gazetenin haricinde AKP iktidarının isteklerine aykırı, doğrudan, haktan yana yayın yapan gazete yok.
***
Mütareke basını düşmanı göklere çıkaran, mandacılık yapan, muhipsever olan, Kürt Teali, İslam Tealicilik yaparak bölünmeye çanak tutan, Amerikan hayranı, Pera Palasta kokteyllerde kadeh tokuşturan, Kuvayi Milliye karşıtı yayınlar yapmaktaydı. Köşe yazarlarından isim yapmış, vatana kötülük de en öne çıkmış Ali Kemalleri vardı. Allah’a şükürler olsun ki onların hizmet ettikleri yenik düşerek ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar, onlar da tarihin sayfalarında ibretlik olarak yerlerini aldılar.
Yalnız bugün görülmektedir ki hemen hiçbir şekilde tarihten ders alınmadığı gibi basın da gereken dersi çıkarmamış tarihin tekerrür etmesine imkan tanımaktadır. İlginç olan o zaman yabancı devletlerle mütareke içinde olan Osmanlının mevcut durumundan ortaya çıkan bir mütareke basını vardı. Bu gün ise AKP hükümetinin teröre teslim olduğu, efendibaba Amerika’nın istekleri doğrultusunda, BOP çerçevesi içinde bebek katili katilbaşıyla karşısındaki devletmiş gibi bir masaya oturup mütareke yapmaktadır.
O gün Osmanlı yönetimi nasıl mütareke basını oluşmasına imkan tanıdıysa, bu günkü Türkiye’de de PKK’yla yapılan mütarekeden mütevellit bir mütareke basını ortaya çıkmıştır diyebiliriz.
***
Osmanlı’nın son döneminde can korkusuyla, baskı zoruyla böyle bir oluşum meydana gelmiştir diye kabullenirsek; bu günkü mütareke basının oluşumunda basıncıların sadece basın yayın işi yapmamaları, rafineri sahibi olmaları, ihalelere talip olmaları, rantiye peşinde koşmaları, mütarekeciliğin kalemşorluğunu yapanların da dolar üzerinden dolgun maaş almaları akıl tutulmasına sebep olmuştur.
Tabiî ki tek neden bu olmasa da ağırlıklı neden bu minvaldedir. Zihniyet paylaşımı içinde olduklarından bu yolda olanlar da mutlaka vardır. İlk ortaya koyduğumuz nedenin yanına zihni yapılarından kaynaklanan Türk düşmanlığını da koyarsak yap-boz tamamlanmış olur.
Gazetecilik halkı bilgilendirmek gibi kutsal bir görev ihtiva etmektedir. Bu yüzden haber kutsal olarak kabul edilmiş, yorum hür bırakılmıştır. Ancak bu gün ülkemizde ne haberin kutsallığı bırakılmış ne de yorumun özgürce yapılabilme imkanı. Hepimizin gözü önünde cereyan ettiği şekilde Başbakan Erdoğan’ın istemediği haberler yayınlanmıyor, istemediği köşe yazarlarının işine son veriliyor. AKP iktidarının istekleri doğrultusunda kendi kendini sansürleyen bir basın mevcut.
***
22 Mart tarihli hemen bütün gazetelerde Diyarbakır’da yaşanan kepazeliği hoş, güzel, süreçten yana manşetlerle birlikte büyük boy fotoğraflarını yayınlamışlar, bayraksızlığı hoşgörü sınırları içinde görmüşlerdir. İmralı Süreci denilen sözde çözüm ve barış mütarekesinden yana tavır sergileyenler 40 bin kişinin kanını elinde bulunduran bir vicdansızla aynı safta yer almıştır. Türk bayrağına, Tür vatanının bölünmez bütünlüğüne, Milli Devlet ve Üniter Yapıya karşı bir duruş sergilemişlerdir. Bu süreç denilen Türkiye’nin çözülme projesine karşı çıkanlara sayfalarında yer vermemiş ve bu sürece tek başına mücadele eden Devlet Bahçeli Liderliğindeki MHP’ye gizli bir sansür uygulamaktadırlar.
MHP’nin Bursa Mitinginin ertesi gün yani 24 Martta sayfalarda, olmamasının nedeni bu sansür ve Bahçeli’nin öncülüğündeki dik duruş ve şahlanışının iktidarı korkutmasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk milletine, bayrağına, diline kısacası Türk kelimesine duyulan bu kin, nefret nedir? Bu bitmez saldırıların temelinde ne var? Beyler bu vatan size neyledi?
Sizin gözünüz perdeli, kulaklarınız duymuyor, kalpleriniz mühürlü olduğundan vicdansız olabilirsiniz. Ancak Habil’le Kabil’den bu yana hakla batılın mücadelesini her zaman hakkın yanında olanlar kazanmıştır. Bir değil on mütareke basını olsa da Ortadoğu gibi, Bengü Türk gibi hakkın sesi olmaya devam eden kurumlar oldukça batılın kazanması mümkün olmayacaktır. Hepimize düşen bu kurumları yaşatmak için daha fazla okutmak, daha fazla seyrettirmektir.
Bu yüzden Türk Milliyetçiliğinin sesi ve soluğu olan gazetemizin tirajını arttıralım, gazetemiz Ortadoğu’ya sahip çıkalım.
Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.