site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Yalanla Dikilen Bina Mutlaka Yıkılır

Yalanla Dikilen Bina Mutlaka Yıkılır
05.03.2014
A+
A-

fikri-atilbaz1Villaları, katları, arabaları, gemicikleri, pırlantaları, dolarları, euroları ve daha pek çok şeyi; adam kayırmayı, nüfus ticareti yapmayı, özerklik istemeyi, hepsini anladık da birader, bunlar bunlarla yetinmemiş ki… Rüşvet, iltimas, zimmet, yetim parası yeme, hain yasa taslağı yapma işi bunlarda olduğu gibi, dini değiştirmelerde bulundukları şekilde, spor kulüplerine, ayrıca yargıya da müdahale etmişler.
İddiaya göre, bir medya patronunun cezalandırılması istenmiş. Kimden istenmiş? Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den istenmiş. İsteyen; Recep Tayyip Erdoğan! Bunun adı düpedüz yargıya müdahaledir. Mutlaka cezalandırılması lazım, diyor. Adalet Bakanı olumlu cevap olarak ‘Hay hay olur beyim’ dercesine olmuş bilin diyor. Bu ne? Hadi çaldığını kabul etmiyorsunuz, hadi ticaretinde bozukluk yok diyorsunuz, hadi paralar bağış parası diyorsunuz, hadi paraları Filistin’e göndermek için İsrail’den çarptı diyorsunuz… Anladık. İyi be kardeşim, Aydın Doğan için ‘ceza almalı’ diyor, buna ne diyeceksiniz? Bütün bunlara HSYK’da yeni düzenleme mi diyeceksiniz?
Hadi yargıdan da vazgeçtik, spora müdahale etmeye kalkışmışlar; ancak tırtlamışlar. Recep Tayyip, Aziz Yıldırım’ı baş çelişki ilan etmiş… Aydın Doğan’ın ille de cezalandırılmasının gerekliliğinden bahsetmiş… Bu tabloya bakınca adamların karışmadığı, müdahil olmadığı hiçbir konu yok. Polis ellerinde oyuncak, asker ellerinde… Türkiye, bitkisel hayata girmiş veya makineye bağlanmış ölümcül hasta gibi…

XXXXXXX

Kara zihniyetin gözü kazancımızda, aldığımız havada, içtiğimiz suda. Kulağı telefonlarda, kamerası yatak odalarında… Oh ne ala ne ala. Bunların elleri cebimizde… Elleri, yetimin yediği lokmada, memleketin parasında… Eee ne olacak? Tabiî ki yiyecekler hem de göstere göstere. Çünkü kanun onlar, yasa çıkaran onlar… Savcı onlar, Avukat onlar, Yargıç onlar, yürütme onlarda, yasama onlarda, yargı onlarda, kolluk kuvveti onlarda… Geriye ne kaldı ki?
Vatandaşın hürriyeti kısıtlanmakta, baskı yapılmakta, tehdit edilmekte, vergi cezasına çarptırılmakta, maliyeciyle karşı karşıya getirilmekte… Peki, sorun ne? Sorun her şeyin tek elde toplanma sorunu. Sorun; Erdoğan’ı ilahlaştırma sorunu, ona kutsaliyet atfetmek sorunu. Sorun gerçekleri saklamak sorunu. Sorun; ahlaksızlık, çalma hastalığı; çalakape sorunu. Lakin artık yolun sonuna gelinmiştir. AKP iktidarı ektiği rüzgarı fırtına olarak biçecektir. Çıkacak olan fırtına AKP iktidarı ve başını tepetaklak alaşağı edecektir.

XXXXXXX

Meğer ne çok para varmış bu ülkede. Her yanımız yolsuzluk, her yanımız rüşvetmiş. Birilerinin eli de, gözü de yediğimiz bir lokma ekmekteymiş. Varsın emekli sürünsün, varsın çiftçi sürünsün, varsın işçi asgari ücretten, düşük yaşam standardından kurtulamasın, yeter ki mutlu azınlık milyon dolarlarla oynasın, vur patlasın çal oynasın. Hayat onların olsun. Ne hayat ama… Son perde indiğinde üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi; “Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek/ Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?”
Evet, bu dünyanın bir de öbür dünyası var. İnsan öbür tarafta mutlu olmak için bu dünyada, doğru, dürüst, omurgalı, dik olmalı. Hiçbir olay onu yavşatmamalı. Hiçbir fantezi onu yolundan alıkoymamalı. İnsan, insanlığının gereğini yapmalı, hem dürüstlüğünü yaşamalı, hem de sözünün ardında durmalı. Yalan söylememeli. Üç kuruşluk dünya malı için yalan üzerine bina edenler, yıkılmaya mahkumdurlar. Bu yalan üzerine bina edenler yıkılacaklardır. Bunlar ahret gününe inanmayanlardır. Bunlar dinle kandırırken din iman tanımayanlardır.
AKP iktidarının her taşı yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet olarak örülmüş. Ördükleri bu duvarlar arasında gemicikler, villalar, piyanolar, saatler, arsalar, adalar, daha neler neler, her şeyi yerleştirmişler. Fakat hiçbir taşında, dürüstlük yok. O yüzden binaları yükseldikçe eğriliyor, yatıyor; çünkü doğruluk yok. Bina yalanla yapılınca bir noktaya kadar eğri olarak yükselse de, son noktaya gelince kaçınılmaz akıbetle karşı karşıya geliyor. İşte bu gün o binanın yıkılmasına ramak kaldığı gündür. Binayı terk edenler kurtulabilir, yoksa orada kalanlar binanın enkazı altında kalacaklardır.
Sağlıcakla kalın!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.