Ulusalcılık Girdabında Kaybolanlar

Son günlerde Yeni CHP içinde meydana gelen tartışmalar, işi çok daha değişik boyutlara taşıdı. Konu birden bire varlık sebebi belli olmayan, tanımlanamayan, künyesi tam manasıyla oturtulamamış olmasına rağmen, tabela olarak kullanılan ulusalcılık noktasına getirildi. Özellikle, yine Yeni CHP’nin içinde meydana gelen ayrışma, fikir ayrılığı ulusalcılığı gündemde oturttu.
Basında iktidar partisi kadar olmasa da, önemli bir desteğe sahip olan Yeni CHP, taraftarları tarfından aklanma, sureti haktan gösterilme moduna sokularak, yaptığı yanlışların, AKP iktidarıyla birlikteliğinin, bölücülerle olan söylem birliğinin üstü örtülmekte. Kendilerini ulusalcı olarak tanımlayanlar tarafından, nasıl bir ulusalcılıksa anadilde savunma hakkı yasa tasarısı olarak anılan kanun hükmünün oylamasında takındığı tavır, yeni sürece verdikleri kredi ortadayken Yeni CHP nasıl tanımlanabilir?
Ulusalcılık, en ateşli savunucuları bile ne olduğunu anlatamıyor. Anlatılacak bir şeyin olduğuna da inanmıyorum. Ulusalcılığın bir ideoloji olmadığını, ulusalcı olanlar söylüyor. Böylece ulusalcılığın ekonomi, kültür, toplum, dış politika, siyaset ve daha bir çok alanda tutarlı bir yazına sahip olmadığı görülüyor.
***
Melih Aşık da açık penceresinde bu konuyu ele almış bir yandan Yeni CHP’ye taşımadığı sıfatları yüklemekte, bir yandan da ulusalcılığın olmayan tarifini yapmaktadır. Aşık, burada ulusalcılığın bir fikir sistemi olmadığını, “Emperyalizmin ağır saldırısına karşı kendiliğinden oluşan bir cephedir, doğal “refleks”tir” diyerek, etkiye karşılık tepki olarak doğduğunu ima etmekte, hem de bu cephede olanların değişik ideolojilere sahip olabileceklerini belirtmiş oluyor..
Ulusalcılığın tarifini yapamayıp, ona anlamlar yüklemeye çalışanlar yenileşen Türkiye’de Yeni CHP’ye layık olmadığı, hak etmediği sıfatlar ve misyon yüklemektedirler. Bu oyun sayın Erdoğan’ın son günlerde Yeni CHP’ye ulusalcılık üzerinden çatarak, tartışmaya tutuşarak gerçek milliyetçiliği tali plana düşürme çabası, bu görüşü öne çıkararak tahterevalli siyasetiyle, son günlerde cevap veremediği, vermekte yetersiz kaldığı Bahçeli ve Milliyetçi Hareket Partisini gündemden düşürme girişiminde bulunmasından ve kendi içlerinde karşıt duruş sergilemelerinden kaynaklanmaktadır.
***
Ulus, millet kelimesinin karşılığıdır. Atatürk zamanında Türkçeleştirme zamanında ortaya konmuş bir kelimedir. Atatürk bu kelimeyi kullanmıştır; ancak hiçbir zaman ben bir Türk ulusçusuyum dememiştir ama ‘Ben bir Türk Milliyetçisiyim” demiştir. Ben bir milliyetperverim demiştir ama ulusperverim dememiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün asla Atatürk Milliyetçiliği kavramını kullanmadığı gibi, ulus kelimesine milliyetçiliğin anlamını yükleyerek yanlış anlaşılacak, yeni tabirlerin içine düşmemiştir. Lakin ömürlerini taktıkları Atatürk maskesiyle geçirenler bu iki kavramı da Atatürk’e mal ederek açıklama yolunu seçmişlerdir. Derinlikli bir anlamı olmayan bu görüşün şimdilerde revaçta olması, milliyetçiliğe vereceği zararla ölçülmesinden kaynaklanmaktadır.
Ulusalcıların kimliklerine iyi bakmak gerekmektedir. Bir şekilde Marksist-Leninist akım içerisinde olanların, özellikle kıbleleri yıkıldıktan sonra, Komünizmin kelaynak kuşu gibi koruma altına alınma çabalarıyla şaşkın bir vaziyette ortada kalanların sarıldıkları bir görüş olmuştur. Geçmişi aşırı sol gelenekten gelenlerin birden bire düne kadar inkar ettikleri milleti, milliyetçiliği kabullenmesi zor olacağından, “Ulusalcılık” yanlıştan doğruya yumuşak geçişin adı olarak kullanılmaktadır. Anlatılamamasının, sığlığının sebebi bundan kaynaklanmaktadır.
***
Atatürk’ün kurmuş olduğu partinin ulusalcılar ve yenilikçiler diye ikiye ayrılmış olması, neden Yeni CHP olarak anıldığının kanıtıdır. Her iki grup açısından da bakıldığında “yeni” olma söz konusudur. Yenilikçiler denen grup, bölücülük konusunda ne varsa onların yanında yer alıyor, etnik köken kazıyıcılığı ve destekçiliği yapıyorlar. Kendi içlerinden biri konuştu mu, görünür veya görünmez bir şekilde destek veriyorlar. İmralı sürecinde süreçten yana tavır konup, AKP hükümetine kredi verilmesi bu grubu mesut ve bahtiyar ediyor.
Kendilerini Ulusalcı diye tanımlayan grup da bilerek ya da bilmeyerek “Yeni”nin bir parçasını oluşturuyor. Atatürk’ün kurmuş olduğu CHP’nin altı okundan biri milliyetçiliktir. Atatürk ulus kelimesini Türkçe açısından millet kelimesinin karşısına koyduğu halde, altı okun içinde olan milliyetçilikle yer değiştirmemiştir. Peki ne anlama geldiğini bile açıklayamadığınız kuru,yavan, sığ kalan ulusalcılıktaki ısrarları nedendir?
***
Böyle yaparak milliyetçilikten başka bir noktada olduklarını mı ima etmiş oluyorlar. 12 Eylül 1980 öncesinde Milliyetçilere karşı verdikleri kavga, taşıdıkları kızıl bayraklar mı milliyetçiyiz demelerine engel oluyor. Korkmayın ve unutmayın ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Ben bir Türk Milliyetçisiyim” diye haykırmıştır. “Benim yaradılışımda bir fevkalâdelik varsa, o da Türk olarak dünyaya gelmemdir” çekinmeden Türklüğünü belirtmiştir.
Millet anlayışını başka anlamlar içeren, bir anlam içermeden boşlukta kalmasını engellemek için “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” ifadesini kullanmış, mensubiyet duygusunu taşıyan herkesin de Türk milletinin parçası olduğunu “Ne mutlu Türküm diyene” diyerek, ırkçılıktan uzak bir milliyetçiliği savunmuştur.
Atatürkçü geçinenler bu gerçekleri görün ve özünüze dönün. Ne yazık ki Yeni CHP bu Atatürk’ü içinde barındırmamakta, bölücü fikirlere ve AKP dümen suyuna kapılmış bulunmaktadır. BOP böyle buyuruyorsa yapacak bir şeyleri yok.
Sağlıcakla kalın!

Fikri Atılbaz