site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Ölümün Giremediği Yer: ASKLEPION -2-

22.09.2012
A+
A-

M.Ö 3 yy.dan itibaren Helenistik Dönem İskenderiye’sinde özellikle anatomi oldukça gelişmiştir. Dinsel baskı olmadığı için İskenderiye’de anatomi alanında son derece başarılı çalışmalar yapılmıştır. Cerrahi, tıp alanında ayrı bir uzmanlık dalı haline gelmiştir. (M.Ö 2–1.yy.lar) İskenderiye Okulu başta tıp olmak üzere bilim ve felsefe gibi daha birçok alanda ün yapmıştı.

Ayrıca bu tarihte çağın en önemli kütüphanelerinden birine sahipti. İskenderiye’nin iki ünlü hekimi Herophilos ile Erasistratos adlı ünlü hekimleri başarılı çalışmalar yapmıştır. Herophilos, Beynin zekânın ve sinir sisteminin merkezi olduğunu kabul etmiştir. Fallop tüpleri ile yumurtalıkları keşfetmiştir. Anatomik çalışmalarını deney ve diyet ile birleştirmiştir.

Erasistratos, insan beyni üzerinde çalışmalar yapmış, beyni beyincikten ayırmıştır. İnsan beynini hayvan beyni ile karşılaştırmıştır. İnsan beynini hayvan beyninden ayıran özellik olarak yüzeyindeki belirgin kıvrımları göstermiştir. Kalbi kanın dağıtıcısı olarak tanımlamıştır.
M.Ö 2. yy’ın sonlarında Yunan tıbbı, Roma tıbbını etkilemeye başladı. Roma tıbbı çok gelişmiş değildi. Başlangıçta Yunanlı hekimler, Roma’da bir direnişle karşılaştılar. Romalılar halk hekimliği geleneklerine -bilimsel tıptan ziyade batıl inançlara göre yapılan tedavi şekilleri- bağlılığı bu direnişin sebebi olmuştur.

M.Ö 295‘te Roma’daki veba salgını için Roma- Tiber Nehri’nde adada- Yunan tanrısı Asklepios adına tapınak yaptırıldı. Salgın yavaş yavaş gerilemeye başlayınca Yunan hekimlerine inanç artmaya başladı. Ayrıca Bithynialı Asklepiades bu dönemde Roma’ya yerleşmiş İlk Anadolulu hekimdir. Başarılı çalışmaları ile Yunanlı hekimleri ve tıbbının Roma İmparatorluğunda kabul görmesini sağladı.

M.Ö I.yy Roma’da tıp, köle ya da özgür bırakılmış köleler tarafından ya da çoğu Yunan ya da Yunan kökenli hekimler tarafından uygulanmaktaydı. M.Ö 46’da İmparator Ilius Ceasar tarafından Roma’da yaşayan doktorlara vatandaşlık hakkı tanıdı. Böylelikle hekimlere verilen önem giderek artmaya başladı.

Hekimlik sadece köleler ve Yunanlı hekimler tarafından değil Galenos (Marcus Aurelius’un özel hekimi) ve Xenophon (Claudius’un saray hekimi) gibi Roma vatandaşı olan hekimlerce de yapılmaktaydı.

Roma’da hekimler; bağımsız pratisyenler, belli aile veya imparatorlara çalışanlar ile sivil kurumlara bağlı olarak farklı biçimlerde çalışmaktaydı. Halk hekimlerine şehir meclisi tarafından maaş verilirdi. Tüm hekimler vergiden ve zorunlu hizmetten muaf tutulmaktaydı. Halk hekimlerinin hastadan para almaları yasaktı ve oldukça iyi sayılabilecek yaşam standartları vardı.

Hekimler, kendilerini geliştirmek, deneyimlerini arttırmak için İskenderiye, Smyrna, Ephesos gibi tıp merkezlerine gider ya da ünlü hekimlerin yanında eğitim alırlardı. Bunlar zorunlu olarak yapılması gerekli değildi. İsteyen herkes kendini doktor ilan edebilirdi.
Hekimlik alanında çıraklık -sanat ve zanaat dallarında olduğu gibi – çok geçerliydi. Hekimler ve cerrahlar en az bir yardımcıya ihtiyaç duyarlardı. Çırak ya hekimin çocuğu ya da genç bir akrabasıydı. Akraba bağı yoksa hekime çıraklık parası öderdi.

Hekimlerin kurdukları kendi birlikleri –collegeium-vardı. Bu şekilde bir araya gelerek mesleki sorunların görüşüldüğü toplantılar yapıyorlar, yarışmalar, yemekler gibi çeşitli sosyal aktiviteler gerçekleştiriyorlardı.

Arkeolojik ve yazılı kaynaklar hekimlerin cerrahi müdahale yaptıkları yerler hakkında da bilgi vermektedir. Hekimlerce kiralanan ya da sivil kurumlarınca gösterilen yerlerde yapılmaktaydı. Sokaklarda yer alan küçük dükkânlar –tabernae medicae- da cerrahi müdahaleler yapılmaktaydı. Askerler, askeri hastanelerde tedavi ediliyordu. Zenginler kendi evlerinde özel doktorların çalışabileceği klinikler oluşturmuştu.

Hipokrates’in Corpus adlı eserinde cerrahi müdahalelerin yapıldığı bu ünitelerde aydınlatmanın iyi olması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca hekimlerin cerrahi müdahale sırasında en uygun pozisyon –oturduğunda bacaklar düşey durumda ve dizlere göre dümdüz- belirtilmiştir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.