Lice’de Hakim Unsurlar AKP, BDP, PKK, Provokatör Kim?

“Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir.” – Atatürk
Türk insanı kendine soruyor, “ülke ne hale geldi” ileri demokrasi denilen buysa geri demokrasi nasıl olur Allah bilir. Oysa Türk milleti ileri, falan sıfatlı bir şey istemiyor, sadece demokrasi istiyor. Yasama organı TBMM’de tek ses, muhalefetin verdiği hiçbir teklif için el kalkmıyor, hemen ret. Anladık çoğunluk AKP’de. Milletvekilleri çalışıyor, örneğin MHP’li esnafın sorunlarını ilgilendiren bir teklif getiriyor oylamada AKP sıraları reddediyor.
Yürütme zaten hükümetin görevi. 10.7 yıldır iktidardalar bir önceki dönemde yaptıklarını bir sonraki dönemde bozuyorlar. Devlet düzenini tarumar ettiler. Her alanda karışıklık düzen oldu. İş bilmeyen, konusunun uzmanı olmayan kişiler önemli makamlara taşındı. Her kafadan değişik ses çıkıyor. Şu habere bakın; Afyon Milli Eğitim Müdürü, okul müdürleri kusura bakmasın bundan sonra aldıkları kararları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerine danışarak uygulamaya koyacak. Bunu Vali de, Kaymakam da, Ankara da böyle istiyor, Allah da böyle istiyor, diyebiliyor.
İşin hangi boyuta geldiğini varın siz söyleyin. Bu müdürün anlayışına göre kendisine sormak lazım meydanlarda dini bir üslup kullanan Erdoğan aldığı kararları bir dini mekanizmaya sorarak mı alıyor? Aymazlığın, kendini kaybetmenin sonucunda konuşulunca ortaya böyle inciler saçılıyor. Bu anlayışa göre her makam aldığı kararları uygunluğuna göre bir dini kuruma danışacak. İşte size ileri demokrasi!
***
Aymazlıklar bu kadarla kalsa iyi. Çok daha üst boyutta, en yetkili noktalarda devam ediyor. Diyarbakır’ın Lice İlçesinde “karakol istemiyoruz” diye şantiyeyi basan yürüyüşçülerden biri, askerin uyarı mahiyetinde açtığı ateş sonucu ölmüş. Hiç kimse şantiye basanları suçlamıyor, böyle bir hakları var mı onu konuşmuyor, kaza eseri bir kişi ölünce bütün beyanlar, “sürece balta” “çözüme provokasyon” bu şekilde oldu. AKP hükümeti bu dili kullanıyor, BDP bu dili kullanıyor, candaş ve yanlı medya bu dili kullanıyor, akil sıfatlı heyet bu dili kullanıyor. Peki, bu provokasyonu yapan kim?
Düne kadar herkesi açık açık Sivas ötesine geçemiyorsunuz diye suçlayan ey iktidar, o bölgeyi bir şekilde PKK’yla paralel uygulama alanı yaptınız. Orada hakim olan unsurları biliyorsunuz, bunlardan biri de sizsiniz. O vakit bu provokasyonu yapan kim? Süreci baltalayan kim? Orada hakim unsur AKP, BDP, PKK. Devlet kurumları var, polis, asker var demesin kimse bunların hepsi Vali’nin emrinde. Bu olayı ilahlar kurban istiyor diye bir gariban askeri ve başındaki komutanı kurban verecekler ve geçiştirecekler. Olan o asker ve komutana olacak.
***
Ne hükümet, ne BDP, ne PKK Lice’deki esrarın oradaki “esrar tarlalarından” kaynaklanabileceği gerçeğini dile getirmeyecek. O konu konuşulmayacak. Üzerine bile gidilmeyecek. Devlet yine orada yaşananları, ölüm kokan esrar tarlalarını görmezden gelecek. Olan bitene sessiz kalmaya devam edilirse, o toprakların adının Kürdistan olarak kullanılmasına engel olunmazsa, PKK’nın kurduğu polis teşkilatının başı şu an ezilmezse, sözde çözüm, sözde barış dediğiniz çözülme sürecine devam edilirse Türkiye’nin sonu felaket olur.
Malum candaş ve yandaş basının sürece yapılan saldırı yayınlarının dışında, Kürtçü, solcu basın Gezi-Lice denklemi kurmaya çalışıyor. Bir gazete, “Gezi bir köprü daha kurdu” derken bir diğeri “Yaşasın halkların kardeşliği” cümlesinin Kürtçesiyle çıkıyor. Biri “Her yer Lice her Gezi” diyecek, bir diğeri “Diren Lice Gezi seninle” diyerek başlığını atacak. Kimse kendini kandırmasın. Bu yapılanların bir kurmaca olduğunu gözden kaçırıp da, Türk milletinin bölücülüğe prim vereceğini, izin vereceğini ve eli kanlı katilleri affedeceğini sanmasın. Orada bir takım alakasız insanların bir araya gelmesini milletin sesi olarak algılayanlar çok yanılırlar. Türk bayrağı ile PKK çaputu asla bir araya gelemez. Vatanı için ölmeye hazır olanlarla Güney Doğu Bölgesini Kürdistan olarak görenler asla ve kata bir araya gelemez.
***
AKP iktidarı aldatmacalarından, kandırmacalarından vazgeçsin. Gerçekler güneş gibi yakarken çölde vaha aramasın. Başını kuma sokanlar nasıl olsa geri kalan kısmınız dışarıda yani mal meydanda başınızı kuma gömmekle kurtulamazsınız.
Süreç diyerek, çözüm diyerek, barış diyerek bir hava oluşturanlar. Bu havaya eşlik edip oynayanlar. Bu havada türbülansa girip ne yapacağını şaşıranlar, ihanete barış adına kol kanat gerenler, artık ayın. Kendinize gelin gerçekleri görün. Bir takım komplo teorileri üretenlerin girdabına kapılmayın. Bakın MİT’in Başbakan Erdoğan’a sunduğu raporda ne yazıyor:
“Çekilen PKK’lı sayısı sadece 200. Örgüte katılımda patlama yaşanıyor. Sadece Haziran’da 20 planlı eylem yaptılar. Para kaynakları arttı.”
İşte gerçekler bunlar. İpleri elinden kaçıran neredeyse askeri bile PKK’nın istekleri karşısında sessizliğe büründüren bu AKP iktidarı yenilenme kararı alınmış 15 karakoldan 6’sını yeniliyor, 9’unu kapatmış. Dersim’e takılıp kalanlar Uludere’de yollarını şaşırdılar. Hala bebek katilinin isteklerini uygulamakla meşguller. Bütün bunların böyle olacağı yani MİT raporunda yazanların gerçekleşeceği “İmralı Zabıtları” diye yayınlanan belgede açıkça yazıyordu.
Ne yazık ki gerçeklere karşı kör olan gözler görmediler, görmek istemediler. Kötü olan bu körlüklerini hala sürdürüyorlar.
Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz