Kıdemli Palavracılar

Haklarını yemeyelim değerli okuyucular. 13 yıldır ülkeyi yönetenler için, her türlü eleştiride bulunup ne kadar beceriksiz kifayetsiz olduklarını vurguluyoruz ya; Aranızda merak edip soranlar çıkabilir. Bunların hiç mi kusursuz yaptıkları bir iş veya becerisi yok?

Kusursuzca ifa ettikleri ve muazzam derecede yetenekli oldukları bir işlevleri var ki değerli okuyucular; o da, neredeyse her nefes alışlarında yalan söylemek.

İktidar oldukları ilk günden bu yana en iyi yaptıkları iş yalan söylemek oldu. Hem de öyle pembe renklisinden değil, insanların hayatlarıyla, şerefleriyle oynayacak kadar iftira, nefret ve intikam hissiyle dolu yalanlar. Üstelik bu konuda sahip oldukları akıllara zarar bir özellikleri daha var ki; o da yalan söyledikleri defalarca istaplandığı halde kızarmayan yüzleridir.

Mesela Ergenekon senaryosunun, Rejim düşmanlığına bağlı iftiralarla dolu yalan olduğu yakın geçmişte ortaya çıkmış, yargı yoluyla ispatlanmıştır ancak o günlerde o yalana sarılıp bu davanın savcısı olduğunu söyleyerek, insanların yıllarca hapishanelerde kapalı kalmasına, bazılarının orada hastalanarak hayatını kaybetmesine, kiminin de yaşadıklarını onuruna yediremeyip intihar etmesine sebep olanların, bugünkü pişkin duruşları da bunun en güzel örneğidir. Hatta o günlerde yalan dolanla zindanlara kapatılan komutanlar için konuşurken, ‘’TSK içerisindeki kazuratları temizliyor’’ diyecek kadar saldırganlaşanların, o sözleri hiç söylememiş gibi milletin meclisinde fütursuzca oturuyor olması dahi akıllara zarar derecede bir yüzsüzlük ve pişkinliktir değerli okuyucular.

Ergenekon ve Balyoz gibi davaların çökmesinin ardından, intikam hisleriyle yazılmış yalan ve iftiradan mevcut senaryo olduğu, verilen takipsizlik kararıyla ispatlanan bir diğer dosya da Arınç’ a suikast iddiası oldu ki; Bu karardan sonra gerçekten hukukun var olduğu bir ülkede, sadece o senaryo ile kozmik odalara girilmesini isteyenler ve girenler değil;

İlk başta suikast iddiası için “Ahmak olmayan bu olayı basit göremez’’ F tipiyle aralarındaki kavgadan sonra ise, ‘’Acaba benim üzerimden bir operasyon mu yapıldı? Yani kozmik odaya girmeleri gerekiyordu da böyle bir olayı kamuflaj aracı olarak mı kullandılar’’ diyecek kadar pişkinlik örneği bir tavır sergileyen Bülent Arınç’ın dahi vatane ihanet suçuyla yargılanması gerekir. Zira bu dosya vasıtası ile devletin en gizli bilgi ve belgeleri adliye koridorlarına istiflenmiştir.

Yıllar öncesinden bu yana süre gelenlerin dışında, yakın tarihte de muhaliflerine çamur çirkef atmak maksadıyla uydurdukları yalanlar kendilerinin bu konuda gerçekten ne kadar ustalaşmış olduğunun kanıtıdır sevgili okuyucular. CHP Milletvekili Umut ORAN’ın, Fuat Avni denilen ve iktidarın pisliklerini ortaya çıkaran Twitter fenomeni ile açıktan yazışarak güya Sümeyye Erdoğan’ a suikast hazırlığı yaptığı (!) yalanını mı sayalım, yoksa sözde var olduğuna dair görüntülerin 88 Cuma öncesinde gösterileceği söylenirken, son emniyet raporları ile vuku bulmadığı dahi ispatlanan Kabataş’ ta başörtülü bacısının tekmelenip darp edildiği ve üzerine işendiği (!) yalanını mı?

Aslında bunların yalan söylemek üzerine ne kadar ustalaşmış olduklarına örnek aramaya da gerek yok. Bunlar değilmidir ki; Namus ve şereflerini ortaya koyarak ettikleri yemini pas pas gibi çiğneyenler? Bülent Arınç’ ın kullandığı dilden söylemek gerekirse eğer, ahmak olmayan insan yalan yere yemin edenlerin sözüne inanabilir mi?

Yani hem Allah, din , kefen, kitap ve iman edebiyatı yapacaklar hem de adım başı yalan söyledikleri halde Müslüman adamdır (!) deyip inanacaksınız!

Sizi bilmem ama ben kendi şahsımda, bunların Allah bir dediğine bile inanmam.

Lafın kısası, ne bunların Müslümanlıkla uzaktan yakından bir ilgisi var, ne de siz bu kadarına kanacak kadar ahmak olabilirsiniz…