site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Görünmeyen Düşman

05.11.2019
A+
A-

Sert ama dürüst bir iç yapıya sahip olan polis şefi Orhan eşi ve iki çocuğuyla mutlu bir hayat sürmekteyken; bir gece gelen bir cinayet haberi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında uyuşturucu mafyasının peşine düşünce büyük bir suç örgütü ile karşılaşır ve örgütün başındaki kişi açığa çıktığında, Orhan vicdanı ve mesleği arasında bir tercih yapmaya mecbur kalacaktır çünkü, örgütün başındaki kişi kayınpederidir.

Ben bir sinema eleştirmeni olmadığım için bu yazının konusu, 1978 yapımı Başrollerinde Cüneyt Arkın, geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Eşref Kolçak ve Selma Güneri’nin oynadığı ve kendi fikrimce Yeşilçam’ın kalbur üstü yapımlarından biri olan bu film olmayacak değerli okuyucular. Sadece, bu yazının çıkış noktası olması itibariyle; bazen dostun düşmanın nerede durduğunun kolay anlaşılamayacağını işaret etmek için, bu film üzerinden yola çıkmak istedim ve gelelim konumuza…

Cumhuriyetimizin 96.Yıldönümü kutlandığı günde Şirince köyümüzde yaşananları bir çoğunuz biliyorsunuz. Olayı sabaha karşı 04 sularında gazeteci arkadaşım Nilüfer Öztürk Silay’dan haber aldığımın bir iki saat sonrasında, şahsıma ait sosyal medyadaki sayfamdan aynen şu sözleri paylaşmıştım. ‘’ Demek ki neymiş; yıllar önce kaleme aldığım o yazıdan sonra şahsıma yapılan ağır eleştiriler ve hatta dönemin ilçe yönetimince şahsımdan savunma istenmesi düşünülecek kadar gösterilen tepkiler yersiz ve gereksizmiş. Şükürler olsun ki, bugüne kadar yazmış ve söylemiş olduklarımda hiç denecek kadar az bir miktar dışında yanılmadım. Olayın bizatihi içinde olmadığım için kim ne demiştir, ne yapmıştır, bilgi sahibi olmamakla beraber; varsa eğer bir kadına karşı (belediye başkanı olması sonraki iştir) bu şekilde saldırıda bulunulmasını şiddetle kınıyorum. Ve bir şeyin de altını özellikle çizmem de yarar görüyorum ki; bu tür haberlerde ismi sıklıkla geçen arkadaşa bu konuyu daha öncede bulunduğumuz bir ortamda telkin ettiğimizi çok iyi hatırlıyorum. Bir insanı, özellikle siyasetle uğraşan bir insanı yoldan çıkaran, varsa eğer taşıdığı iyi karakteri bozan en büyük etken etrafındaki yalakalar ve kraldan çok kralcılık yapan, amiyane tabiriyle söylemek gerekirse; serseri takımıdır. Dolayısıyla bu ilçenin geleceğinde; halen kendin için tasarladığın planlar varsa, önce etrafındaki serseri takımını ya ıslah et, ya da etrafından yok et. Hem de, yakınınmış, arkadaşınmış, kardeşinmiş muhasebesini dahi yapmadan yok et…’’

Yukarıda bahsi geçen Nisan-2012 tarihli “o yazı” diye bahsettiğim yazı, benim ilk uyarım değildir değerli okuyucular. Uyarılarımın muhatabı kişi ve kişilere karşı daha 2009 seçimleri sonrasındaki bir yazımda da uyarıda bulunmuş, dönemi itibariyle kazanılan zaferin sarhoşluğuna rehavetine kapılanmamasını telkin etmiştim. Ardından 07 Nisan 2012 tarihindeki CHP İlçe Kongresinin hemen sonrasındaki o meşhur yazıda, özellikle kullanılan dil, aynı çatı altında bulunulan kişilere karşı sergilenen saldırgan tutum üzerine çok ağır eleştirilerde bulunmuş ve yazıyı sadece yerel medyada yayınlatmakla kalmayıp; CHP Genel Başkanıyla beraber, İzmir Milletvekilleri ve dönemin İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’la da paylaşmıştım.

Birkaç milletvekili ile beraber yazıyı dikkate alan ve bu gün de aynı tarafın savunuculuğundaki Tacettin Bayır’ın bana yazdığı cevabi mesaj şudur; “Değerli arkadaşım içinde bulunduğumuz ortamda ülkeye şeriat düzenini getirmek isteyenlere karşı tek yumruk olmak zorundayız içimizdeki hesaplaşmaların günü bugün değil ne yazık ki bağrımıza tas basıp erteleyeceğiz bazı şeyleri”

2014 yılındaki insan üstü bir çabayla parti meclisi toplantısına 10 dakika kalaya kadar yapılan uyarılarımızı ise hiç anlatmaya gerek duymuyorum değerli okuyucular. 2009’dan 2012’ye ve oradan 2014 deneyiminin ardından bugüne geldiğimizde, değişen hiçbir şeyin olmadığını görmek hazin bir tablodur diye düşünüyorum. 2012’ de “kol kırılsın yen içinde kalsın” mantığıyla, içerideki huzursuzluğu hesaplaşmak olarak değerlendirip sürekli ertelemekten bahseden kafa, ne yazıktır ki bugün de aynı kafadır. Bunun belgesi de, CHP İzmir Milletvekili Sayın Tacettin Bayır’ın İzmir’deki bir haber sitesine verdiği demeçlerle kabak gibi ortadadır. Yazının başına dönecek olursak; bazen dostun düşmanın nerede durduğunun kolay anlaşılamayacağını işaret etmek üzere, başlıktaki ifadeyi özellikle kullandım. Yani Şirince’de hem de Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının göbeğinde yaşanan çirkin olayın baş kahramanı olarak anılan ve Selçuk’ta 3 dönem Belediye Başkanlığı yapmış olmak gibi bir kariyer sahibi siyasetçinin bugün içinde bulunduğu durumun en büyük sebebini, dostu düşmanı ayıramayışına bağladığımı ifade etmek istiyorum. Yani daha 2009’da başlayan eleştiri ve uyarıların tamamını ( belki de birazda sahip olduğu egonun esaretiyle) kendine karşı bir saldırı gibi değerlendirmek yerine; bunlardan ders çıkarmayı denemiş olsa, yıllardır etrafında ve yakın çevresinde olup (dürüstçe kendisini hem telkin edip, hem de yanından ayrılmayan dostlarını tenzih ediyorum) her yaptığını, her söylemini alkışlamaktan başka bir meziyeti olmayanların aslında kendisine kötülük ettiğini kavrayabilmiş olsa; bugün kınama mesajları içerisinde, bir kadına sözlü ve fiziksel saldırı olayının faili olarak değil, uzun ve meşakkatli bir siyasi geçmişinin nihayetinde, deneyimlerinden faydalanılacak bir ağabey olarak anılması muhakkaktı diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, artık ayna karşısına geçip kendini ve çevreni sorgulama vakti gelmiştir sayın ağabeyim. Etrafına şöyle bir bak; ne zaman içindeki heyecan ve hırsınla bir vukuatın ortasında kalsan; seni sakinleştirecek ve hatta gerekiyorsa bulunduğun ortamdan uzaklaştıracaklardan çok, parlayan kıvılcımı yangına dönüştüren tipler oluyor etrafında. Yazının sonunda yaşanan çirkin saldırının ardından halen sessizliğini koruyan, kınamak şöyle dursun da; olayın yakışıksız bir durum olduğunu ifade etmekten dahi çekinen (ağabeylerinin hışmına uğramak korkusu olduğunu düşünüyorum) arkadaşlara atfen, şu cümleyi özellikle kullanmak istiyorum. HİÇ BİR ŞEY, KORKUYA DAYANAN SAYGI KADAR İĞRENÇ DEĞİLDİR!! ‘’Albert CAMUS’’

ETİKETLER:
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
26 Mart 2024
19 Mart 2024
20 Şubat 2024
4 Şubat 2024
6 Ocak 2024
YORUMLAR
  1. Anonim dedi ki:

    yorum yok