site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Pembe İlizyon

Pembe İlizyon
20.03.2013
A+
A-

fikriatilbazNe kadar güzel bir ekonomiye sahip olduğumuzu anlatıp duruyorlar. Pespembe bir tablo çiziliyor. Enflasyon hesaplarının gevrek üzerinden yapıldığı ülkemizde, 800 TL maaşla geçinmenin ne kadar kolay olduğunu vurgulayan Bakan açıklamaları. Atanamayan öğretmenler, işsizlik boyutunun geldiği nokta. Ekonomik bozukluğun sebep olduğu boşanmaların artması, cinayetlerin özellikle de kadın cinayetlerinin çoğalması. Sıkı durun, 2011 ile 2012 yıllarında toplam 11 milyon 927 bin 775 icra dosyası açılmış. Hala ekonomi güzel diyorlar.

Bazı insanlar maaşlarını aldıktan sonra ceplerinde kalan paraya bakmadan, kesilen elektriklerine, seftesiz geçen günlerine, girdikleri kredi batağına rağmen çizilen pembe tabloların, pembe ilizyonunda kalıyor. Kendisini bu batağın içine iten AKP iktidarının savunuculuğunu yapmakla kalmıyor, propagandasını yapıyor. Ekonominin mükemmelliğinden bahseden birinin 10 dakika sonra çocuğun dershanesinin 2 taksitini yatıramamasından söz etmesi ne acı bir gerçek.

***

Sanki ülkede bir oyun oynanıyor. Hasan Sabbah’ın Alamut kalesi gibi. Bu oyunu oynayanlar kendi gerçekliğini yaratmışlar ve bu yarattıkları gerçeğin doğruluğundan dem vurmakta çok ileri boyuta geçmişler. Belirgin bir yanlış yapan insanlara yaptıkları yanlışı bile bile aynı yanlışa devam etmeleri halinde sorulan -ne içtin? Sorusunu yöneltenlerin suçlandığı bir ortamdayız.

Neden diye düşünüyorum, nasıl, niçin hala millete bütün bunları yaşatan iktidarın işbaşında olduğunu, yapılan seçimlerde yüksek oy aldığını sorguluyorum. Bana bu soruları yönelten insanlara bazı açıklamalarda bulunuyorum; ama yine de düşünmeden edemiyorum. Peki bir cevap buldun mu diye sorarsanız buldum galiba.

Bazen insanlar kendilerine zarar verdiğini bile bile herhangi bir şeyi yapmaktan geri kalmazlar. Bu da onun gibi bir şey olsa gerek. İnsan, alkolün vücuduna verdiği zararı bildiği halde, beyinde meydana getirdiği rahatsızlıktan haberdar olduğu halde, şişede durduğu gibi tüketilince durmadığını yaşayarak gördüğü halde yine alkol tüketmekten vazgeçmemesi, alkolü terk edememesi gibi bir şey olmalı.

***

Bir zamanlar Başbakanlık da yapmış olan bir partinin kadın Genel Başkanı herkese 2 anahtar vaat etmişti. Bir ev, bir araba… O, bu hayalini gerçekleştiremedi; ancak AKP iktidarı bunu gerçekleştirmenin yolunu açtı. İnsanların bu isteklerini banka kredileri vasıtasıyla gerçekleştirmelerine imkan tanıdı. Lakin banka kredisiyle araba alan, ev alan insanların en az 10 yılını ipotek altına alınmış oldu. İşte en ufak bir sarsıntıda, en ufak bir değişiklikte bu zoraki gidişin bozulacağını düşünen vatandaşlar -geçmişte yaşanılmış örnekleri var- düzenin bozulmaması, eldeki avuçtakinin gitmemesi için bu gidişata geçit veriyorlar.

Bunun yanında çiftçi ekim yaparken bulamadığı ya da yettiremediği yem, mazot, gübre, ilaç ve benzeri harcamalar için topraklarını ipotek ettirmek karşılığında kredi çekmek zorunda kaldı. Soğuk yumurta adı altında, ödünç mazot adı altında tefeciliğin yürütüldüğü sistemde topraklarının gideceği korkusuyla istemeye istemeye olsa da desteklemeye devam ediyorlar.

Bir de rantçılar var ki onları hepimiz biliyoruz. Onlara ayrı bir paragraf açıp anlatmaya bile değmez. Ne yazık ki bozulmaya yüz tutan toplum yapısında böyle insanlar dolu. Çünkü oturtulmaya çalışılan sistem bunu gerektiriyor.

Tarımda, hayvancılıkta, sanayide dışa bağımlı hale gelen ülkemizde üretime dayalı ekonomi değil, tüketime özelliklede ithalata dayalı bir ekonomik sistem gözetilmiş, sıcak paraya mahkum edilmiştir. Özelleştirme adı altında bugün devletin elinde hiçbir şey bırakılmamış, yok pahasına iç edilmiştir.

***

Türkiye’ye ve dünyaya Türkçe bakamayan, Türkçe okuyamayan dolayısıyla Türkçe düşünemeyen iktidar, bütün Türkçe özürlüleri de yanına alarak, ekonomik ve fikri proje ithal çerçevesinde meselelere dış ülkelerin yakınlığı nispetinde bakmıştır. Bu bakış açısı ayrıcalıklı ülkelere yeni bir kapitülasyon hakkı doğururken, Türkiye’yi de Pazar olmaktan öte bir noktaya taşımamıştır.

Hasılı kelam gelinen ekonomik tablo artık ilizyonla kabul görme aşamasını geçmiştir. Oluşan siyasi durum, ayrışmanın kapıya dayandığı, rejim değişiklinden söz edilmesi ve Türk kimliğinin sökülüp atılma operasyonları aman sistem bozulmasın diyen insanımıza ekonomiden çok daha önemli konuların olduğunu göstermiştir. Türk milletinin egemen olmadığı bir ülkede, Türkçe konuşanın, düşünenin aşağılandığı ve tutsak edildiği bir düzende araban olsa, yatın katın, evin, yazlığın olsa kaç yazar?

Görünen o ki bu sefer bu tablo değişecek.

Sağlıcakla kalın!

Fikri Atılbaz

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.