Eski Hamam Eski Tas Olmasın İstiyorsak

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Crmil Çiçek 11 maddelik mutabakat metni yayınlamış. Dün yaptığı açıklamayla Bülent Arınç bu mutabakatın adresinin belli olmadığını bildirmiş ve eklemiş muhatabı hükümet değildir. Olayı daha da ileri boyuta taşımış bu bir muhturadır demiş. Kime karşı verildiğini sayın Başkan açıklamalı demiş.
Evet devleti tepe noktalarında isimler, hem de aynı ekolden gelmiş, aynı fikirleri savunan, aynı hükümette görev yapan, yürütmeyle yasamayı aynı ayarda tutturmaya çalışan isimler birbirine karşıt duruma düşmüş gibi bir hava veriyor. Bülen Arınç; “O bildirinin muhatabı hükümet değildir, TBMM içi midir onu Sayın Başkan’ın açıklaması lazım. Grup Başkanvekilleri midir, sivil toplum kuruluşları mıdır yoksa ‘Halkımızın hissiyatı bu yöndedir, ben de TBMM’nin başkanıyım, halkın arzu ettiği bu 11 maddelik muhtırayı açıklamak istiyorum ve buna sahip çıkanlar da sahip çıktıklarını ifade etsinler’ mi demek istemiştir. Başkanımıza gayesini sorarız.”
Meclis Başkanı Cemil Çiçek yayınladığı mutabakatın 10.maddesinde şöyle demiş “Bu mutabakata taraf olan siyasi partiler ve STK olarak, bu mutabakattaki ilkeler doğrultusundaki her türlü işbirliğine partiler üstü bir yaklaşımla yaklaşacağımızı ilan ediyoruz.” Buna rağmen Arınç adres belli değil diyor.
* * *
Anlaşılan bu Meclis Başkanına göre “Teröre karşı Milli Mutabakat” Arınç’a göre muhtura biraz başağrıtacağa benziyor. Bence bunun altında yatan neden Meclis Başkanı Çiçek’in hükümetin tek başına elinde tuttuğu yetkiyi tam manasıyla kullanmadığı için sorumluluklarında aksama yaptığı, ardı sıra meydana gelen olaylar neticesinde ayan beyan ortaya çıktığından, bu sorumluluğu hükümetin sırtından alarak onu rahatlatma, bu sorumluluğu tüm partiler üzerine pay ederek milletten gelen tepkiyi hafifletme girişimidir.
Arınç’ın esas tepkisi de bu yöndedir. Yetki bendeyken bu işi böyle mutabakat hazırlayıp herkesin önüne koymak hükümete karşı yapılmış bir harekettir. Dolayısıyla hükümetin güçsüzlüğünü ifade eden bir yaklaşımdır, böyle bir şeyi kabul edemeyiz anlamına getirmektedir. Aslına bakınca bu mutabakat metnini ortaya koyan da, karşı çıkan da AKP iktidarını düşünerek hareket etmişlerdir.
* * *
Bütün bunlar bize gerçekleri unutturmamalıdır. Sınır ötesi operasyon yapma yetkisini dahi Meclis AKP hükümetine veriştir. Ülke idaresinde tam yetkiyle bulunan iktidar, bugüne kadar 10 yıllık bir süreç zarfında terörü terör olarak değil de bir hak arama hareketi olarak gördüğü için açılım yelpazesinde ilk sırayı Kürt sorununa ayırmıştır.
Cumhurbaşkanının fırsatı kaçırmayalım dediği bir ortamda Kürt açılımı başlangıcıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletine Habur rezaletini yaşatan AKP iktidarıdır. Buralarda kurulan seyyar mahkemelerde yargılanan eli kanlı, ağzından kan damlayan teröristlerin avukatlığını yapan yeni CHP’ye kapak atan zihniyettir.
İstenilen her şeyi vermekle isteklerin biteceğini sanarak hareket eden iktidar, tavizin yeni tavizleri doğuracağı basit gerçeğini görmeden hareket etmiş ve terör gündeminde olmadığı için çuvallamıştır. Sınır ötesi harekata başlayıp Amerika’nın isteği doğrultusunda bunu hemen yarıda bile değil işin başında kesen yine bu AKP iktidarıdır. Askeri, polisi hareket ettirme, ülkeyi tek başına yönetme, yasamayı bile yürütmenin hakimiyetinde yürütme yetkisine sahip olan bu AKP iktidarı, sıfırlanmış olarak aldığı bölücü terörrü Kürt sorunu olarak gördüğünden gömeceği yerde, yeniden hortlatmış, serum olup can vermiş ve bugünlere gelmesine imkan tanımıştır.
* * *
Aynı zihniyette olan yeni CHP, Gaziantep raporunda belirttiklerinden sonra Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdığımızda toplanabilseydi belki bugün bu saldırıyı yaşamayacaktık gibi fantaziler üretmiş. Yahu arkadaş bu bebe katilleri Oslo’da masada, Kandil’de görüşme halindeyken bir yandan da kan akıtmaya devam ediyorlardı. Çünkü bunlar elde ettikleri her isteklerinin terör sayesinde olduğunu sanıyorlar. Aslında onlarda çok iyi biliyorlar ki bütün bunların gerçekleşmesi BOP çukurunda olduklarından kaynaklanmaktadır.
Amaç, bir türlü tarihten silemedikleri Türk varlığını, hiç olmazsa bölüp parçalamaktır. Başka bir niyet, maksad da vaadedilmiş topraklar safsatasını gerçekleştirmektir. Bu amaca taşeronluk yapan kanlı terör çetesine Kürt hakları gibi ulvi bir gaye yükleyenler İsro-Amerika merkezli bir proje içinde piyon görevi yapmaktadırlar.
Acı ve kabullenemez olan Türkiye’yi yönetenlerin, yönetmeye talip olan sol ve sağ sapmaların demokrasi, insan hakları, kültürel haklar, ileri demokrasi, devrimci bakış açısı, ümmetçi bakış açısı, cemaatin çizdiği İslami bakış açısı çerçevesinde hareket edip, bütün buları ülke sınırları içinde Türkiyelilik ucubesi içinde ele almaları ve dışımızda da İsro-Amerika politikalarına ayak uydurmalarıdır.
Sayın Meclis Başkanı eğer gerçekten hayırlı bir iş nyapmak istiyorsa, böylre bir mutabakattan önce; terörün tanımını yapan, bugün Türkiye’de oalnların Kürt sorunu diye bir şeyden kaynaklanmadığını, bunun bir ayrılıkçı terör sorunu olduğunu AKP ve yeni CHP’ye kabul ettirmenin yolunu bulmalıdır. Öcelikle böyle bir mutabakatı bu iki parti arasında sağlamalı, Uludere olayından ötürü, kendi askerini dolayısıyla devletini katliamcı ilan eden bu iki partiyi dopğrular etrafında buluşmaya davet etmelidir.
Zihniyet değişmezse “eski hamam eski tas” misali yollarına yürüyecekler ve sizin nutabakat metniniz hiçbir işe yaramayacaktır.
Sağlıcakla kalın!