site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Ermeni Tehcirinde Şehitlerimiz -I-

18.03.2014
A+
A-

asiltuncer(Şehit) Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey

Ermeni Tehciri döneminde suçsuz olduğu halde sonradan kurulan düzmece mahkemede (Nemrut Mustafa Paşa Divanı) suçlu kabul edilip idam edilen üç şehidimiz; Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey ve Yanyalı Şehit Nusret Bey’dir.

Bu hafta Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey’i ve (haksız) idamını anımsayacak, bu vesileyle uyduruk mahkemelerde ölüme mahkûm edilerek yaşamları karartılan dürüst devlet memurlarını, vatan-millet uğruna hayatını kaybetmiş tüm vatanseverleri yâd edeceğiz.

1875 yılında Preveze’de doğdu. 1899’da Mülkiye’den mezun oldu. Maiyet Memurluğu stajından sonra 20 Eylül 1901 – 4 Ekim 1902 tarihleri arasında Konya Rum ve Ermeni okullarında Türkçe öğretmenliği yaptı. Bu görevi Keskin, Tepedelen, Aydonat, Filat, Meçova, Devline, Sur, Safed, Cisri Ergene (Uzunköprü) veİskeçe Kaymakamlıkları izledi.

Balkan Harbi’nde İskeçe’nin işgali üzerine 14 Kasım 1912’de buradan ayrılarak önce İstanbul’a akabinde 27 Nisan 1914’te Bayburt Kaymakamlığına atanmıştır. Onun Bayburt Kaymakamı olarak göreve başlamasından kısa bir süre sonra Avrupa’da I.Dünya Savaşı çıktı. Bunun üzerine Bayburt Bölgesinin de içinde bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan Ermeniler, Rusların bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmalarına yardımcı olacağı şeklindeki kışkırtmaları sonucu gönüllü silahlı Ermeni grupları teşkil ederek Türk mahalle, köy, kasaba ve şehirlerinde katliamlara başladılar.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde bu olaylar cereyan ederken Osmanlı idaresi,1 Haziran 1915’de savaş mıntıkasında oturan Ermenilerin savaş alanı dışı olan Suriye dolaylarına gönderilmesini içeren “Ermeni Tehciri” kanununu çıkardı. Haziran 1915’de Erzurum’daki 3.Ordu Komutanı Mahmut Kamil Paşa’nın emriyle, Bayburt harp sahası içinde olduğu için bölgedeki Ermeniler de Nusret Bey’in idaresi altında bulunun bölgedeki jandarma güçleri vasıtasıyla salimen Erzincan’a sevk edildiler. Tehcir sırasında gayri kanuni hiçbir vukuat olmadı. Tehcire tabii tutulan Ermenilerinmalları da oluşturulan bir komisyon tarafından satılarak bedelleri kendilerine verildi.

Ermeniler Bayburt’tan göç ettikten sonra da bölgede Ermenilerin çetecilik faaliyetleri devam etti ve bu konuda değişik tarihlerde Erzurum VilayetindenDâhiliye Nezareti’ne şifreler gönderildi.Nusret BeyI.Dünya Savaşı’nın en buhranlı günlerinde bir yandan Bayburt Ermenilerinin salimen tehciri için çaba sarf ederken diğer yandan da 3.Ordu’ya erzak temini için çalıştı. Nusret Bey 3.Ordu’ya yaptığı bu hizmetlerinden dolayı değişik tarihlerde Erzurum Valiliği ve 3.Ordu Kumandanlığı tarafından mükâfatlandırıldı.

Nusret Bey 14 Haziran 1917’de, o sırada Yıldırım Orduları 2.Grup Kumandanı olan Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile Urfa Mutasarrıflığına tayin edildi. Nusret Bey, Urfa’da görev yaparken Mondros Mütarekesi imzalandı. Bunun üzerine Urfa’da işgallere karşı Müdafaa-yı Hukuk Teşkilatı’nın kurulmasında görev aldı. Nusret Bey Urfa Mutasarrıflığı görevinde bulunurken I.Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından 6 Nisan 1919’da Ermeni tehciri meselesinden dolayı azledildi ve İstanbul’a çağrıldı.

Nusret Bey İstanbul’a geldikten sonra Bayburt ve Ergani-Madeni Ermeni tehciri dolayı Mustafa Nazım Paşa başkanlığındaki Divan-i Harp-i Örfi’de yargılandı ve suçsuz bulundu. Ancak yine de Nusret Bey askeri hapishanede alıkonuldu. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine tüm Anadolu’da olduğu gibi İstanbul’da da hava elektriklendi. Bunun üzerine hükümet ortamı yatıştırmak için aralarında Nusret Bey’in de bulunduğu 40 tutukluyu serbest bıraktı.

30 Eylül 1919’da Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etti ve yerine 2 Ekim 1919’da Ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu. Bu dönem öyle bir dönemdi ki kendi halinde sükûn içinde yaşayanlar bile beklenmedik bir kazaya uğrayıp her an tutuklanması mümkündü. Nitekim Nusret Bey’de daha önce yargılanıp serbest kalmasına rağmen 6 Kasım 1919’da Ermeni tehciri meselesinden dolayı tekrar tutuklanıp cezaevine kondu.

Nusret Bey hapishanedeyken 18 Aralık 1919’da Divan-i Harp-i Örfi ve Dâhiliye Nezareti arasındaki yazışmada, halen cezaevinde bulunan Urfa eski Mutasarrıfı Nusret Bey hakkında Şurayı Devletçe verilen men’i muhakeme kararının mazbata suretinin mumaileyhe tebliğ ettirildiği açıklandı.

Esad Paşa’nın başkanlığındaki I.Divan-ı Harp-i Örfi 11 Mart 1920’de Nusret Bey hakkında Bayburt Müdde-i Umumiliği’ne bir telgraf çekerek; Bayburt Ermeni tehciri sırasında Nusret Bey’in tutumu ile ilgili bilgi verilmesini istedi.

15 Mart 1920’da Esad Paşa’nın başkanlığındaki I.Divan-ı Harp-i Örfi Nusret Bey’in sorgusuna başladı. Bayburt ve Ergani-Madeni Ermenilerinin tehciri dolayısıyla suçlanan Nusret Bey bu suçlamalara karşılık Bayburt ve Ergani-Madeni Ermenilerinin jandarma muhafazası altında salimen tehcir edildiğini, mallarının da oluşturulan bir komisyon tarafından satılıp parasının sahiplerine verildiğini, belirtti. Daha sonra mahkeme heyeti Bayburt’ta bazı kişilerin ifadelerine başvurulmasını talep etti. Ancak Anadolu ile telgraf haberleşmesinin kesilmesi üzerine Bayburt ile irtibat kurulamadı. Bunun üzerine 20 Mart 1920’deki Nusret Bey’in duruşması bir başka tarihe ertelendi.

Ali Rıza Paşa Hükümeti’nin istifası ile yerine 8 Mart 1920’de Salih Paşa Hükümeti kuruldu. Ancak bu hükümet fazla sürmedi ve yerine 5 Nisan 1920’de 4.Damat Ferit Paşa Hükümeti kuruldu. Bu hükümetin en önemli meselesi Ermeni tehciri davalarını hızlandırmaktı. İşte bu amaçla; hükümet 17 Nisan 1920’de I.Divan-ı Harp-i Örfi Başkanlığına (Nemrut) Mustafa Paşa’yı atadı. 26 Nisan 1920’de de “I.Divan-ı Harp-i Örfi Mahkemesi’nin Teşkilat ve Vazifeleri” hakkında bir genelge yayınlayarak; tehcir davalarının öncelikli görüleceğini, yargılamaların gizli yapılacağını ve sanıkların avukat bulunduramayacağını, açıkladı.

Nusret Bey’in yargılanması sırasındaki tüm duruşmalar gizli yapıldı ve onu avukat bulundurma hakkı dahi tanınmadı. Duruşma sırasında mahkeme heyeti Nusret Bey’in hiçbir savunmasını kayda değer almadı. Nusret Bey’in geleceği mahkeme heyetinin inisiyatifine bırakılmış oldu.

Nusret Bey’in duruşması bittikten sonra mahkeme heyetinden Ferhat Bey Nusret Bey’in vazifeyi suiistimalden üç sene cezalandırılmasını istedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Mustafa Paşa ve diğer üyeler Nusret Bey’in idamını istediler. Uzun tartışmalardan sonra mahkeme heyeti Nusret Bey’i 15 ay kürek cezasına çarptırdı ve mazbata-ı hükmiye de bu suretle tanzim edilerek 4 Temmuz 1920’de mahkeme heyetince imzalandı.

Ancak hemen ardından Mustafa Paşa başkanlığındaki I.Divan-ı Harp-i Örfi azalarından Ferhat Bey’in dışında tekrar toplanarak Nusret Bey’in idamına karar verdi. Bu kararın geçerli olabilmesi için azadan Ferhat Bey’in de imzalaması gerekiyordu. Bunun için de Ferhat Bey’in ya ikna edilmesi gerekiyordu ya da istifa ettirilerek yerine bir başkasının tayin edilip onun imzalaması gerekiyordu.

Bu amaçla 27 temmuz 1920’de Ferhat BeyIII.Divan-ı Harp-i Örfi azalığına tayin edilip yerine Mirliva Niyazi Bey atandı. Bunun üzerine 27 Temmuz 1920’de Nusret Bey’in idam kararı mahkeme heyetince imzalandı. Karar 4 Ağustos 1920’de padişah Vahdettin tarafından onaylandı ve 5 Ağustos 1920’de İstanbul Bayezid Meydanı’nda infaz edildi.

Ruhu Şad Olsun!

Sürecek…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.