site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Dünkü Güneşle Bugünkü Çamaşırlar Kurumaz!

27.10.2017
A+
A-

Yaklaşık 15 yıl önce mevcut iktidarın göreve başladığı zamanlardı sanırım değerli okuyucular. Siyasi geçmişimizde defalarca şahit olduğumuz üzere, o günlerde iktidar sahipleri kendi projelerini anlatmak yerine, kendilerinden önceki hükümetlerden şikayet etmek kolaycılığına kaçıyordu ki; 9.Cumhur Başkanımız rahmetli Süleyman Demirel, iktidarın bu tutumu karşısında başlıktaki ifadeyi kullanmıştır.

O günlerden bugünlere geldiğimizde neler oldu, ilk iktidar günlerinden bu yana AKP hükümetleri Türkiye’ye neler kazandırdı diye sorsak herkes kendi düşüncesi paralelinde yanıtlar verecektir muhakkak. İktidarın yanında duranlar ”çağ atladığımızı” söylerken, muhalefet kanadını oluşturanlar ise ”beceriksiz, kifayetsiz bir yönetim” ifadelerini kullanacaktır. Bu siyasetin doğası gereği doğaldır ancak, tuhaf olan ;15 yıldır ülkeyi yönetenlerin halen bıkıp usanmadan kendilerinden önceki dönem ve liderleri, zerre bilgi sahibi olmadan insafsızca ve aşağılayarak eleştirmeleridir.

15 yıl öncesinden bugüne,bir kaç örnekle nereden nereye geldiğimiz konusunda bu ülkede yaşayan her bireyin ciddi ciddi kafa yorması gerektiğini düşünüyorum.

*Mesela benim anımsadığım kadarıyla geçmiş hiç bir dönemde devleti temsil eden hiç kimse terörü teröristle pazarlık ederek bitireceğini aklından bile geçirmemiştir. Hatta yine Demirel’in kullandığı ”Üzerinize silahla gelenlere, çiçek uzatmak abesle iştigaldir” ifadesi, geçmiş hükümetlerin aksine, AKP’nin izlediği açılım sürecinin, dolayısıyla Oslo’ların, Habur sınır kapısındaki pespayeliğin, Dolmabahçe’lerin ne kadar büyük bir hata olduğunun izahıdır diye düşünüyorum.

*Yine geçmiş dönemler itibariyle baktığımızda mesela, (bizim de yaklaşık 30 yıldır bas bas bağırarak işaret ettiğmiz) Fethullah denilen CIA maşası alçak bir şerefsizin liderliğindeki terör örgütü üyelerinin emniyet ordu, yargı ve tüm kurumlara sızmaları bir yana; bu ülkenin kozmik odalarına kadar savcı ve hakim kılığıyla girememiştir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama onları bu sayfaya sığdırmak imkansız gibi görünüyor.

Enerjisini kendi dönemleri için harcamak yerine, kendilerinden öncekileri eleştirip yargılamaya yönelik söylemler bağlamında, songünlerde rahmetli Ecevit’in adının da sıkça zikredildiğini görünce; bilmeyenler için işin doğrusunu öğrenmeleri açısından, önce Sabahattin ÖNKİBAR’ın ve ardından Yılmaz ÖZDİL’in belgelere dayanarak kaleme alınmış yazılarından kısa birer bölümü burada paylaşmanın zaruri olduğunu düşünüyorum değerli okuyucular.

“KİM ANTİ-AMERİKANCI?/Sabahattin ÖNKİBAR

Tayyip Erdoğan Ecevit için, ABD’ye karşı el pençe divan durdu imasında bulundu.

Ardından , “Artık eski Türkiye ve el pençe divan durmak yok” dedi.

Erdoğan’ın bu söylediklerine yakın tarihten habersiz imam hatipli ergenler inanabilir de bizim gibi Ecevit’in siyaset yıllarına birebir tanıklık edenler tebessüm eder.

Türk siyasetinde Ecevit demek, ABD’ye lafta değil, eylemle meydan okuyan adam demektir.

İşte haşhaş ekimi hadisesi ve işte Kıbrıs Barış Harekâtı.

Bitmedi…

Bülent Ecevit benim de katıldığım 2002 yılındaki Washington gezisinde Başkan Bush’a ,”Türkiye ABD’nin yapmayı düşündüğü Irak’ın işgali harekâtına ve Müslüman katliamına asla katılmayacak” diyebilen isimdir… Bunu dediği için de başkanlık ettiği hükümeti, Kemal Derviş ve Devlet Bahçeli gibiler kullanılarak alaşağı edilip yerine AKP getirilmiştir.

Erdoğan kusura bakmasın ama Ecevit’i yanlış örnek seçmiştir… Zira o partisi DSP’yi ne ABD’nin desteğiyle kurmuş, ne Başbakan ve Cumhurbaşkanı değilken Beyaz Saray’da ağırlanmış; ne ABD istedi diye BOP eşbaşkanı olmuş, ne Irak’ta Müslüman kadınların ırzına geçen ABD’li askerlere başarılar dilemiş ne Ege’de 18 Türk adasını Yunan’a peşkeş çekmiş ne de Türk askerinin başına çuval geçiren ABD’ye nota verecek misiniz sorusuna “Ne notası, müzik notası mı” demiştir.

Tarih devlet adamlarını el pençe duranlar ve bacak bacak üstüne atanlar diye değil, ülkesine kaybettirdikleri ve kazandırdıklarıyla değerlendiriyor.’’

‘’KARAOĞLAN/Yılmaz ÖZDİL

* Ecevit, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra toprak kazandıran tek liderdi. Asrın liderimiz döneminde vatan toprağı terkedildi.

* Ecevit Kıbrıs fatihiydi. Asrın liderimiz döneminde Ege’deki adalarımıza Yunan askeri oturdu, mangal yapıp, anıt dikiyorlar.

* Ecevit, ABD ambargosunu falan tınlamadı, Kıbrıs’a çıkarken ABD ordusuyla vuruşmayı göze aldı. Asrın liderimiz döneminde aynı ABD kafamıza çuval geçirdi.

* Ecevit çiftçi dostuydu, bizzat çiftçi bir kadın ona “Karaoğlan” lakabını takmıştı, haşhaş üretimi dahil, Batı’nın Türk tarımına müdahale etmesine izin vermedi. Öbürüyle saman ithal ediyoruz.

* Şimdi sıkı durun…

* Ecevit’in anne tarafından büyük dedesi Hacı Emin Paşa, Mekke’de 17 yıl şeyhülislam olarak görev yapmıştı, kutsal toprakları korumakla görevli olan Medine şeyhülharemi’ydi, vakıflar, medreseler kurdu, Hazreti Muhammed’in kabrinin de içinde bulunduğu Mescid’i Nebevi’nin 110 bin metrekaresinin tapusu, ona aitti. Kendisi rahmetli olunca, bu devasa mirası evlatlarına, torunlarına geçti. Bugünkü emlak değeri ne ediyor biliyor musunuz… 1 milyar 700 milyon dolar ediyor! Hacı Emin Paşa’nın 70 mirasçısı bulunuyordu, bunlardan biri de Bülent Ecevit’ti. Davalar açıldı, 2005 yılında sonuçlandı, Suudi Arabistan devleti istimlak bedeli olarak 340 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Dünyanın en namuslu siyasetçilerinden biri olan Bülent Ecevit, bu muhteşem mirastan kendisine düşen payı almadı, Diyanet’e bağışladı! Ancak… Asrın liderimizin madalya taktığı Suudi kralı, mahkeme kararına rağmen, istimlak bedelinin ödenmesini onaylamadı. Çünkü, kral efendi 1982 yılında İstanbulBoğazı’nda Sevda Tepesi olarak bilinen 57 bin metrekarelik muhteşem araziyisatın almıştı, bu araziye 1982’den beri imar izni verilmediği için misilleme yapıyor, Hacı Emin Paşa varislerinin kazanılmış haklarını ödemiyordu. 2012 yılında, şak… Sevda Tepesi imara açıldı. Bilal’in vakfına Suudi kralından 100 milyon dolar bağış yapıldı, büyük bir tesadüf eseri, bu bağıştan iki ay sonra Sevda Tepesi’ne imar izni çıktı! Neyse ki, mimarlar odası mahkemeye başvurdu, Suudi kralına tanınan bu ayrıcalıklı imar izni iptal edildi.

* Yıl 2017… Hacı Emin Paşa varislerinin kazanılmış hakları hâlâ ödenmedi. Suudi kraliyet ailesi, bir yandan Sevda Tepesi’ne konmaya çalışıyor, beri yandan 1.7 milyar dolarlık mirasın üstüne yatmaya çalışıyor.

Vay efendim, ABD başkanı poposunu trabzana dayamış filan. Geç bunları geç… Bülent Ecevit’in Diyanet’e bağışladığı, Suudi kralının zimmetine geçirdiği kutsal toprağımız ne oldu, ondan haber ver!’’

Bir CIA projesi olup, bu projenin Ecevit hükümetini yıkmaya yönelik parçasından ibaret fotoğraf karesinden yola çıkılarak, insaf ve hakikatlerden uzak eleştirilere ya da tarihe kaydedilmiş gerçeklere inanmayı aklı selim olanların vicdanına bırakarak; rahmetli Süleyman Demirel’in Türk siyasi tarihine malolmuş sözlerinden biriyle başladığım bu yazıyı, yine onun (sürekli geçmiş dönemleri eleştirmekten başka yetenekleri olmayanlar için kullandığı) siyasi anlamda yüzyılın kapağı sayılacak başka bir sözüyle bitirmek istiyorum değerli okuyucular.

”SİZDEN ÖNCEKİLER BİR ŞEY YAPMADIYSA, SATIP SAVURDUKLARINIZ BABANIZIN MALI MI?…”

Yazı bitti ama, birkaç haftadır facebook hesabımın özelinden bana(sanki şifaen karşıma çıkıp sorsalar cevaplamayacakmışım gibi) üstelik sahte isimlerle açtıkları hesaptan yazıp hemen akabinde o hesapları iptal eden arkadaşların merakını gidermek isterim.

Evet, sorduğunuz üzere; Recep Tayyip Erdoğan’ ın dolayısıyla hükümetin Fethullah alçağına, Barzani denilen hadsize ve özellikle son dönemde ABD’ ye karşı kullandığı söylem ve mücadelenin, keza İdlip operasyonunun sonuna kadar yanındayım. Lakin sizin bilmediğiniz, bilip te itiraf etmeye utandığınız hakikat şudur ki; biz bunlara karşı zaten 30 yıldır mücadele veriyoruz. Bizim dün ve bugün yazıp söylediklerimiz belgeleriyle ortadadır, dolayısıyla Fethullah alçağı ile Barzani denilen çapulcuyu bu noktalara getiren, sizin dünkü duruşunuz değilmiydi diye sorarım size.

Ben sorarım da; sizde buna cevap verecek yürek var mı acaba?…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
26 Mart 2024
19 Mart 2024
20 Şubat 2024
4 Şubat 2024
6 Ocak 2024
YORUMLAR
  1. Anonim dedi ki:

    giydir gitsiiiiinnn Hüseyin Bey…Selamlaaa..