site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir

Cambaz Sahnede Sekreterya Gündemde

Cambaz Sahnede Sekreterya Gündemde
24.10.2014
A+
A-

fikri-atilbaz1Ülkeye bakın ne halde? Bir Başbakan yazılmamak kaydıyla diyecek; ancak kendilerine yakın medyadan biri Başbakan’ın dediklerini kale almıyor ve yazılmamak kaydıyla anlattıklarını bu adam yazıyor. O yazınca orada olan başkaları da yazıyor. Tamam yazdılar diyelim; ancak ondan sonrası çok vahim. Başbakanın anlattıklarında ismi geçen HDP eşbaşkanı yazılıp çizilenleri yalanladı.

Başbakan, yazma dedikten sonra bu adam bu bilgileri nasıl olurda yazar? Madem yazılmayacak kadar önemli bilgiler, o zaman nasıl olur da Başbakan bu bilgileri böyle ağzı gevşek gazetecilere verir? Yoksa bunlar bir mizansen mi? Oyun mu kuruldu? Yazmayın; ama yazacağınız bir haber mi denildi? Veya bilerek mi yazdırıldı? Bu soruları cevaplaması gerekenler lütfen cevaplasın.

Bu kahpe Bizans politikalarından bıktık artık! Hangi yana dönsek ihanet, hangi yana dönsek hain… Daha da beteri biz kendi Başbakanımıza inanamayacak mıyız? Eğer söyledikleri doğruysa HDP eşbaşkanı yalan söylüyor demektir? O zaman müfteri konumuna düşen o olur. Onun konuşmasına bakılırsa yalan söyleyen hükümet tarafı.

Ne isterlerse yaptık, yaparız diyen hükümet, meğerse yaparız dediklerini yapmamış. Sorun da bu değil mi? Şimdi birileri çıkıp Başbakana mı inanıyorsun Demirtaş’a mı? Diye sorabilir ve böylece bizi suçlayabilir. Ancak şunu belirtmek isterim ki AKP iktidarının mensupları hangi söyledikleri sözün arkasında durmuştur. Bu cümleye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da katıyorum. Hangi söylediklerini savunuyorlar. AKP için dün ak dedikleri bugün kara, dün iyi dedikleri bugün kötü oluyor. Böyle bir anlayışla Devlet yönetilmez.

Efendim HDP veya PKK suçlu diyorsanız o zamanda şunu idrak etme yeteneğiniz varsa anlamalısınız, “oynama çoluk çocukla ya şapkanı alır kaçar ya da kucağına sıçar” halk arasında kullanılan tabirin durumuna düşersiniz. Size yapılan onca uyarıya rağmen, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sebepleri ortaya koyup bu yol, yol değil demesine rağmen, siz PKK’yla Oslo’da oturmayı, Habur’da teröristlere kapı açmayı oyun sandınız.

Bu oyunu biz kurarız ve oynarız mantığı ile gözlerinizi kapattınız. Bu sizi PKK’yla müzakere masasına taşıdı. Gözünüzü açtığınızda elinizde bebek katilinin yol haritası buldunuz. Her şey oldubittiye geldi… Ve sözde süreç dediğiniz ucu karanlık yol ülkeyi sıkıntılara soktu. Hatta ülke, Kobani naraları arasında yakılmaya kalkışıldı, seyretmek zorunda kaldınız. Aman ha süreç dediniz ve pustunuz. Bir kadın milletvekili askeri taşlarken artistlik poz verdi hiçbir şey yapmadınız.

Yine aynı partiden bir milletvekili emniyet müdür yardımcısını itip kaktı, eline tokat attı, ağzınızı açıp hiçbir şey diyemediniz. Söyleyin Allah aşkına söyleyin siz ne işe yararsınız? Sizin için onur, şeref, haysiyetin bir önemi olmayabilir; ancak Türk milleti için bunlar önemli kavramlardır. Milli haysiyet ve şerefi iki paralık eden adamları memleketin başına taç etiniz. Karşınıza alarak istediklerini vererek bebek katilini kendinize muhatap alarak oluşturmak istedikleri esas paraleli tanımış oldunuz.

Türk milleti size nasıl inansın. AKP içinde bunu yapan bir değil ki bunları münferit bir olay diye algılayalım. Buyurun dün bebek katili için, bu süreçte en iyi, en akıllı davranan bebek katiliydi, hakkını verelim, şartları tekrar düşünülmeli diyen Yalçın Akdoğan, bugün bebek katilini ve HDP’yi suçlayan cümleler kurmaktadır.

Dün Kobani için başka konuşan, PYD’yi terörist ilan eden, silah verilmesine karşıyız diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama’dan telefon gelince söylediklerinden çark etmiştir. Eleştiriler karşısında da zaten Obama’ya bunu ben önermiştim demiştir.

Eee daha ne diyelim? Dün KCK’yı paralel diye suçlayanlar, bugün beraber yiyip içtikleri kadim dostları cemaat için paralel demeye başladılar. Anlaşılan bunlar paralel kelimesini çok sevmişler. Paralele diyorlar paralel diye suçladıklarını 33’lük plak gibi değiştiriyorlar. Bu nasıl bir zihniyettir? Hadi onla böyle yapıyor da, bütün bunları görerek onların peşinden gidenlerin, oy verenlerin zihniyetleri nasıl bir zihniyettir? Hepsinin mi gazozlarına hap atılmakta veya toplu halde bizim bilmediğimiz bir şey mi kullanıyorlar?

Şimdi ben size soruyorum kime inanıyorsunuz? Ben, her ikisine de, üçüne de, beşine de inanmıyorum. İnandığım tek şey, Türk milletinden, Türk Ordusundan, Terörle Mücadele Mensuplarından, Türk Devletinden intikam almak isteyen PKK, bayrak indirerek, Atatürk heykelleri yakarak, gerektiğinde ormanları, ülkeyi ateşe vererek ve her şeye rağmen masaya otururuz diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle dalga geçmektedir.

Türk Devleti ve Milletiyle dalga geçilmesine, askerin taşlanmasına, polise tokat atılmasına, bayrak indirilmesine, ses çıkarmayanlar, sözde süreç bozulmasın diye göz yumanlar, bebek katiline sekreterya izni verenler, Devleti biz yönetiyoruz diye geçinenler utansın!

Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.