Bu İşin Cılkı Çıktı

Türk milletine çözüm, barış diye dayatılan İmralı süreci iyice raydan çıkmıştır. Kimin ne söylediği anlaşılmazken, bu konu hakkında kimin bir şey bilmediği net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar bebek katiliyle yapılan görüşmelerde olayın patronajıymış olarak Başbakan Erdoğan gösterilse de, bu işi esas olarak en başından beri yürüten kişi Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay olduğu net bir şekilde görülmektedir.
Bir, Başbakan Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklamalara bakın bir de Beşir Atalay’ın yaptığı açıklamalara. İkisini mukayese ederseniz bu konuda hangisinin daha doyurucu bilgiye sahip olduğu açık bir şekilde belli olmaktadır. Erdoğan aklına her geleni istediği zaman, istediği şekilde söylese de, Atalay daha bir plan içinde daha keskin ifadeler kullanarak olayın gittiği boyutu göstermektedir.
Görünen o ki Erdoğan bu işi tamamen Beşir Atalay’a devretmiştir. Önüne gelen bilgiler doğrultusunda konuşmakta, yazılanlardan ya da Erdoğan anlamak istediği gibi anlamasından dolayı ağzına geleni söylemekte, bu da toparlama işini Atalay’a bırakmaktadır.
***
Burada bebek katiline biçilen şişirme rolün gereği olarak yapılanların, yol haritasının, isteklerin, yönlendirmenin, tekliflerin sahibi oymuş gibi gösterilmektedir. Bu bebek katilini kanlı kahraman yapmak için tasarlanmış, mezhebi genişlerin kabullenebileceği bir oyundur.
Raydan çıkan trenin devrildiği gibi bu sürecin treni de devrilip gidecektir. Hele hızlandırılmış tren konumuna getirilen İmralı süreci fena bir şekilde yere çakılacaktır. Zamana karşı oynayan biriymiş gibi bu çözülme sürecini bir an önce nihayete erdirmek isteyen AKP iktidarı her fırsatı kullanmakta, olumsuz tavır olarak gördükleri her olayı sürece karşı girişilmiş bir hareket olarak göstermekten bir an dahi tereddüt etmemektedir.
Süreç batağına paldır küldür dalmak zorunda kalan AKP iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti Devletini de bu batağa çekmiştir. Burada istenen, Türkiye’nin batak içinden çıkarken Cumhuriyeti kaybetmesidir. Milli Devletin Millisini, Üniter Yapının Üniterini, anayasadan vatandaşlık tanımının Türk’ünü batağın içinde bırakmasıdır.
***
Ortalıkta büyük bir kakofoni yaşanmaktadır. Dağdaki eşkıya, Avrupa’daki eşkıya, şehirdeki eşkıya, bunların TBMM’deki siyasal temsilcileri, önderlik makamı dedikleri bebek katili durmadan konuşmaktadırlar. Aynı şekilde hükümet kanadında da Erdoğan, Atalay, Güler, Arınç başta olmak üzere M.Ali Şahin ve diğerleri devamlı bir şekilde konuşmaktadır.
Bunlar yetmiyormuş gibi Türkiye’nin iç işi olan bu hassas mesele için Barzani, yeğen Barzani, Suriye’deki PYD başkanı yüksek sesle konuşmakta, olaya müdahil olmaktadırlar. Efendibaba her zamanki gibi efendiliğini yapmakta olaylara yön vermekte, senaryoyu değiştirmekte, filmi çekmektedir. Hem senaryo, hem yönetmenlik, hem de yapımcılığı BOP adı altında üstlenen efendibaba, Haçlı Batının da desteğini alarak planlarını en ince ayrıntısına kadar uygulamaktadır.
***
Oluşan bu kakofonik ortam içerisinde körler sağırlar birbirini ağırlar muhabbeti yaşanırken, bütün bu olan biteni görmezden gelerek ses çıkarmayan, hatta sevindirici bulan Yeni CHP’de bu duruma eşlik etmektedir.
Bebek katilinin isteği doğrultusunda oluşturulacak olan akil adamlar sayısı 30 olarak belirlenmiştir. Bebek katili akil adamlar sayısı 30 olsun demiş, Erdoğan 7’şer kişilik 4’lü grup olarak nitelemiş yani yine bebek katilinin isteğini gerçekleştirmiş olacak. Akil adamlar listesi bir ortaya atılmakta, bir geri çekilmekte, isimler daha belli değil denmektedir. Kadir İnanır’ın akil adamlar listesinde olduğunu gören Nihat Doğan bile bu duruma, benim neyim eksik diyerek akil adamlığa soyunması bu işin cılkının çıktığını göstermektedir.
Evet, sürecin tarafları cılk çıkarken, İmralı denen çözülme sürecinin de cılkı çıkmıştır. Gelinen bu noktada kimin eli kimin cebinde olduğu belli değildir. Son olarak İsrail’in oyuna açıktan dahil olması içine düşürüldüğümüz batağın çok büyük ve derin olduğunun göstergesidir.
Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz