site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site rehber selçuk izmir
11.04.2017
A+
A-

“İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikayetçi değildir”.

Montaigne’ ın bu sözü itibariyle baktığımızda, hiç kimsenin başlıktaki ifadeyi sahiplenmemesi olağandır. Ancak o zaman da bizim aklımıza düşen bir sual oluyor ki merak ediyoruz haliyle…

Onca yıldır söylenen yalanlara inanıp ülkenin bugünkü duruma gelmesine sebep olanlar kim?

Öncelikle şahsi kanaatim odur ki değerli okuyucular, referanduma giderken gerçeklerin ne olduğunu görmek için iktidarın ne söylediğine değil, neyi sakladığına bakmanız gerekir. Zira 15 yıldan beri aralıksız olarak, bilmeniz gerekenler yerine, sürekli olarak duymanızı istediklerini söylediler.

Bugün yine, ”Güçlü Türkiye” kandırmacasıyla kulağınıza hoş gelen ifadeler kullanıyor hepsi.

Oysa aklı selim olan herkes bilir ki; bu referandumdan ”evet” çıktığı anda, güçlü olan sadece ve sadece bütün yetkileri elinde toplayan bir tek kişi olacaktır ki; koskoca ülke ve dolayısıyla devlet, bu bir tek kişinin keyfiyeti karşısında, tamamen savunmasız kalacaktır.

Mesela bugün; 2003 te TBMM’ nin iradesiyle reddedilen 1 Mart Tezkeresi benzeri bir tezkereyi, bütün yetkileri elinde toplayan bir kişinin rahatlıkla onaylayabileceğini size asla söylemezler.

Dolayısıyla vereceğiniz ”evet” oyu ile, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasının önünü açtığınızı da bilmezsiniz.

2010′ da da aynı şeyi yapıyorlar dı. 26 maddenin 24′ ünü allaya pullaya anlatıp, devleti teröristlere teslim ettikleri o iki madde den asla bahsetmediler.

”Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” yalanıyla meydan meydan dolaşıp ”evet” oyu istediler, ama sizden yetkiyi alır almaz; Fethullahçı terör örgütünü, hukukun, adaletin ve dolayısıyla ülkedeki hakimiyetin sahibi yaptılar.

İşte o 2010 referandumunda verdiğiniz ”evet” oylarından aldıkları güç ile devletin bütün kurumlarına Fethullahçı terör örgütünü yerleştiren bu iktidardır.

Bugün bunları size asla söylemezler…

Oysa kurulan onca kumpas, o kumpaslar ile ordudan alınıp zindanlara kapatılan Kemalist Cumhuriyetçi komutanlar…

Ve onların yerlerine monte edilen 15 Temmuz’ un tetikçisi CIA uşağı çete mensupları, o gün verdiğiniz ”evet” in eseridir.

Dolayısı ile 2010’da ki ‘’evet’’ leriniz sayesinde yargıyı ele geçirdikten sonra, yargı yolu ile TSK’yı etkisizleştirip, 15 Temmuz’ un hayat bulmasını sağlayacak bütün olanakları Fethullahçı terör örgütüne veren de, bizatihi AKP iktidarıdır.

Bu gün eminim ki, o gün ”evet” diyenlerin bir çoğu, yaşananlardan ötürü halen vicdanıyla hesaplaşmaktadır…

Ama onlar, ”Allah bizi affetsin” deyip sıyrıldılar işin içinden.

İşte bu gün yine aynı tuzağa düşmek üzeresiniz…

En nihayet yine 2010 referandumunda olduğu gibi; meydanlarda yargının bağımsız ve tarafsız olacağını söylüyorken, aslında bu garabet ile elinde bütün yetkileri toplayacak olan her kim olursa olsun, ölene kadar asla yargılanamayacağını size söylemezler.

Ayrıca bu garabet ile, bu ülkede yaşayan herkesin sosyal, hukuki veya tüm demokratik hak ve hürriyetlerinin, bütün yetkileri elinde toplayacak bir kişinin keyfiyetine kalacağı da muhakkaktır.

Sonuç olarak; yakın geçmişte icraatları ile hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin başını belaya sokanların ”aldatıldık” ”kandırıldık” beyanlarına bakarak, ”evet” eğilimindeki herkesin, sandığa giderken iki defa düşünmesi gerekir.

Zira kendi beyanlarıyla, bu kadar aldatıldığına şahit olduğumuz ve tek başına her şeye hakim olacak olan birinin, tekrar aldatılması durumunda; devletin de, milletin de sonu felaket olacaktır…

Sonuç olarak Montaigne’ın da ifade ettiği gibi, herkesin aklından şikayet etmeyecek kadar kendinden emin olduğu varsayımıyla, hiç kimsenin aynı yalana iki defa inanmayacağını düşünüyorum.

Dolayısıyla 2010’ da aldanmak ne kadar ‘’İnsan beşer kuldur şaşar’’ ata sözüyle açıklanabiliyorsa, 7 yıl sonra aynı yalana inanıp ülkeyi bir uçurumun kenarına sürüklemekte, avanaklıktan başka hiçbir ifadeyle açıklanamaz…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20 Şubat 2024
4 Şubat 2024
6 Ocak 2024
21 Aralık 2023
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.