site okul selçuk izmir

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir °C
site okul selçuk izmir

Asım Bey’e Öykünenler

Asım Bey’e Öykünenler
28.10.2013
A+
A-

fikri-atilbazFransız İhtilali’nden sonra milliyetçilik akımları çoğaldı ve imparatorluklar dağılmaya başladı. Ayrılıkçı akımlar da bağımsızlık istiyorlardı. Osmanlı da aynı dertten muzdaripti. İçinde barındırdıkları tarafından dağılmaya doğru gidiyordu. Ülkeyi yönetenler, bu dağılmayı engellemek için Osmanlı milleti oluşturmak gayesiyle Osmanlıcılık yolunu takip etmiştir.

Ülke dağılmasın diye herkesi Osmanlılık adı altında toplamaya çalışan Osmanlı yaptığı reformlarla (Tanzimat, Islahat) bu meseleyi çözeceğini sandı. Ancak yaptığı bu reformlarla huzura ereceğini, birliği sağlayacağını düşünen Osmanlı aksine çok çabuk dağılmıştır. 500 yıldan sonra son 100 yılını bu gibi meselelerle geçirmiştir. Özellikle köklerini, aslını unutmaya başladığı andan itibaren çökmeye başlayan Osmanlı, Türklükten uzaklaştıkça kozmopolitliğin içinde erimiştir. Yıkmak ne kadar kolaymış.

Bu gün AKP iktidarının yaptıkları aynı Osmanlı’nın yaptığıdır. Türklüğünü unutan Osmanlı dağılmayı, parçalanmayı engelleyememiştir. İmparatorluk bir bütün olarak kalsın diye yaptığı, birçok gayri Müslim ve diğer etnik, ayrı toplulukları ilgilendiren, bir takım haklar kazandıran reformlar ayrışma isteklerini bitirmemiş, Osmanlı’nın sonunu hazırlamıştır.
Bu gün AKP iktidarının açılımları, paketleri o günlerin reformlarını hatırlatmaktadır. Görüldüğü üzere ülkeyi yönetenler tarihten ders almazlar, kılavuzları da karga olursa burnu boktan kurtulmazmış. Dünyaya yön veren ve nizam sağlayan Türk Devlet geleneği, tarih bilmezler tarafından iğdiş edilmiş, bölünme senaryolarının yazılmasına izin verilmiş, ayrılıkçılara yol verilmiştir. Bunu yaparken de sözde Yeni Osmanlı olma hayali kurulmaktadır. Ne yazık ki AKP iktidarı ülkeyi hayallerine kurban etmektedir.
Bu gün yaşadıklarımız, tarihte yaşadıklarımızla birebir örtüşmese de, olayların gelişimi aynı şekilde olmaktadır. Tarihin aynen vuku bulmaması için olayların tekerrüründe gerekli tedbirleri almak gerekir. Olayların aynı yönde tekerrür etmesi tarihteki sonuçların yeniden yaşanmasını doğuracaktır.

Hepinizin malumu olduğu üzere Balkanlar Osmanlının en acı kaybıdır. Büyük bir yönetim yanlışlığı, dirayetsizliği, izansızlığı çerçevesinde, yönetim kadrolarının gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde olduğunun göstergesi elimizden çıkan Balkanlar, bu güne kalan topraklarımızdır. Bakın Balkanlar elimizden nasıl çıkmış:

“Trablusgarp Savaşının devam ettiği bir dönemde Rusya’nın yardım ve yönlendirmesiyle Balkan devletleri bir araya gelerek Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan ettiklerinde, Hariciye Nazırı Noradunkyan Efendi oldukça zor bir görevi yürütmek durumunda kalmıştır. Devlet, Balkan Savaşları’na adeta hazırlıksız yakalanmıştır.

Şöyle ki; Gabriyel Efendi’den önce, bakanlık yapan ve bu göreve Balkan Savaşları sırasında Osmanlı Devleti’ni en çok uğraştıracak olan Bulgaristan’ın Sofya elçiliğinden gelen Asım Bey, 15 Temmuz 1912 tarihli Meclis-i Mebusan’daki konuşmasında “Balkanlar’dan imanı kadar emin olduğunu” söylemişti. Atina Maslahatgüzarı Galip Kemali Bey’in bütün uyarılarına rağmen, söz konusu düşüncelerle, Sırbistan’ın Avrupalı devletlerden satın aldığı silahların Selanik limanı yoluyla Belgrat’a gönderilmesine izin verilmişti.

Ayrıca Rusya’nın bölgede savaş olmayacağına yönelik Noradunkyan Efendi’ye verdiği teminat üzerine Rumeli’deki 120 tabur talimli asker de terhis edilmişti. Bunların yanında Osmanlı Devleti, kış mevsimi yaklaştığından Balkan devletlerinin ve özellikle Bulgaristan’ın savaşa girişebileceğini düşünmüyordu. Nitekim Noradunkyan Efendi bir İstanbul gazetesine verdiği demeçte, “Bulgar hükümetinin barışçı beyanatının samimiyetine inanmamak için hiçbir sebep mevcut değil” beyanatını vermişti.

Bütün bunlardan dolayı İmparatorluk, Balkan Savaşları’na tamamıyla hazırlıksız yakalanmış ve tarihinin en ağır mağlubiyetlerinden birini yaşamıştır. Osmanlı kuvvetleri sürekli yenilerek geri çekilmiştir.” (Uluslararası İlişkiler Dergisi, Sayı 25, Bahar 2010)

120 tabur asker; bir tabur 800-900 askerden oluştuğuna göre 100 bin civarında asker terhis edilerek, adeta ordu tasfiye edilmiştir. Bu gün askerlerimiz erken terhis edilmekle, bölücü çeteye umut verilmekte, güç verilmektedir. Düşmanlarımızın iştahı kabartılmaktadır. Stratejik derinlik, strateji yoksunluğuna dönüşmüştür. Savaş karşıtı Tahsin Paşa Selanik’i tek bir kurşun sıkmadan Yunan’a teslim etmiştir. Bu yapılanlar, Balkanların elimizden çıkış nedeni olmuş, aynı zamanda milyonlarca Türk’ün o topraklarda katledilmesinin sebebi olmuştur. Bu gün askerlik süresi düşürülürken, mevcutlarında askerlik süresi kısaltılmaktadır.

Şayet yarın bir savaş durumu hasıl olsa, Türk Ordusunun hali nice olacaktır? Komutanların bazıları içeride, bazıları istifa etmektedir. Yılların deneyimli rütbeli askerleri PKK’yla mücadele etti diye ceza almıştır. Kıbrıs Rum kesimine göz açtırmayan, kısa sürede hareket kabiliyetine sahip Deniz Kuvvetleri Komutansız bırakılmıştır.

AKP iktidarı zamanın Hariciye Bakanı Asım Bey’e öykünmektedir. Bölünme olmayacağından ‘imanı kadar’ olmasa da, emin olan Bakan sayısı çoktur. Olaylar tekerrür etmektedir. İktidar tarihten gerekli dersi çıkarmadığı ve özellikle de köklerinden koptuğu, Türklüğü elinin tersiyle itip, öz yurdunda silmeye kalkıştığı için büyük bir yanlış yapmakla kalmayıp, bu yanlışlığın ceremesini Türk milletine çektirmeye hazırlanmaktadır. Demiştik yine diyoruz, Balkanları bilmeyen bu günleri idrak edemez.
Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.