Adalet Hançerlenmiştir

Ve sonunda Silivri kararları açıklandı. Adalet onulmaz bir yara aldı. Bu saatten sonra insanların yargıya olan güveni ha bitti ha bitecek noktasına geldi. Bu durum Türkiye’yi bir kaosa sürükler. Sosyal karışıklıklar başgösterebilir. Kendi Genelkurmay Başkanını örgüt lideri diye müebbede çarptıran başka ülke yoktur herhalde. Yargı kararı saygı duyulmalı denebilir. Ancak bu karara saygı duyan kendisine olan saygısını yitirir.
Bütün bu yaşadıklarımız bir orta oyunu gibi. Sonu dram olan bir oyun. Fakat bundan sonrası trajediye dönüşebilir. Evet, Türkiye hiç iyi yönetilmiyor. Bütün kurumlarıyla bir politikleşme içinde, AKP vesayeti her yerde işlerlik kazanmış durumda. Devletin kavram ve ilkeleriyle, vatandaşların kendilerine göre yüzde ellisiyle, birlikte hareket ettiği liberallerle, en başta da cumhuriyetin değerleri ve Atatürk’le çatışma halindeler.
Kendi askerini “Ergenekon” onaylandı diyerek övünen, 40 bin kişinin katilinin salıverilmesi için hukuki zemin hazırlama çalışmaları yapan AKP iktidarı, vicdanınızın karası alınıza yapışacak. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, “Adalet hançerlenmiştir.”
***
10 yıl, 22 yıl, müebbet, 24 yıl ağırlaştırılmış müebbet. Ya bakın bu iş halloldu ama bizim oğlan hasta, bir yasa çıkaralım hasta mahkumları tahliye edelim. Tarafsız doktorlardan bir sağlık komisyonu kuralım bizim oğlan bebek katilini tahliye edelim. Arkadaş o zaman çok göze batarız. Ortalık yıkılır. Ne yapmalı? Yıllardır sahneleyip şimdilik sonlandırdığımız planın ürün elde etme kısmına geçelim. Hükümleri kesinleşen bu adamlar için genel af çıkaralım. Eee, e’si böylece bizim oğlan bebekkatili de özgürlüğüne kavuşur. Böylece tepkiler azalır. Sonuçta bizim oğlanla birlikte, cezaları toplumda infiale sebep olan asker ve gazetecilerin, milletvekillerinin serbestliği söz konusu, kimse itiraz edemez.
İşte bugünlerde konuşulanlar bunlar. Türk yargısı için ağır bir yara. Sonucu önceden kestirilmiş bir film gibi. Kurdun kuzuya biraz sonra seni yiyeceğim demesi gibi bir şey. Kuzunun, neden kardeş? Sorusuna karşılık suyumu bulandırıyorsun diyen kurda, ama dere yokuş aşağı ve sen yokuşun tepesindesin, ben ise aşağısında senin suyunu nasıl bulandırırım? Hiç zorlama kuzu kardeş, ben kafama seni yemeyi koydum, gerisi teferruat.
***
İnsana acı veren bir Türkiye fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Vicdanı olanları vicdanları kanamaktadır. Kendi tarihine, kendi askerine düşman bir zihniyet işbaşındadır. Ezilmişlik palavralarıyla, ne çektik biz be, dudaklarımızı ısırdık, yumruklarımızı sıktık diyen, 12 Eylül öncesinin meydan kaçkınları, evlerde palazlananlar sizi bu hale getiren nedir? Bir insan kendi ülkesinden niye bu kadar nefret eder? Dini inancımızdan dolayı diyorsanız, Allahu Teala “Ben sizi millet millet yarattım” diye buyuruyor, Peygamber efendimiz de, “Vatan sevgisi imandandır” diyerek İslam dininin sizin anladığınız gibi bir din olmadığını tescilliyor. Korkarım ki tarihiyle kavgalı, Türklükten uzak olan sizler indirilmiş dinin değil, uydurulmuş dinin müritlerisiniz!
Şimdi size odatv’de yayınlanan bir yazının özetini sunacağım. Türk’ün şanlı tarihini, Ergenekon’u suç örgütü adı olarak kullananlar da okusun. Herkes herkese anlatsın ki perde aralansın…
***
Mehmet Demirtaş kimdir bu adam? Ergenekon soruşturmasının başlamasına neden olan sözde Ümraniye bombalarının bulunduğu evin kiracısı… Ankara’da 11. Ağır Ceza Mahkemesi Danıştay cinayetiyle ilgili kimin ne ceza alacağı belli; müebbet.
Birden bu Osman’ı birileri cezaevinde ziyaret ediyor. Ardından kendi avukatına değil, Alparlan Arslan’ın, “bombaları aldığım liderim” dediği ve 10 yıla mahkum edilen Süleyman Esen’in avukatına haber gönderiyor, “hemen gelsin açıklamalarda bulunacağım”
Malum yazar takımı ve malum basın devreye girip kamuoyu oluşturuyor. Böylece Osman Yıldırım, “Ergenekon” adını ortaya atıyor. Davanın hem sanığı hem tanığı oluyor. Aynı gizli tanık olan sanık Parmaksız Zeki gibi.
Bu arada Silivri Cezaevinden mahkeme heyetine haber gönderdiği söyleniyor, “artık bıktım serbest bırakmazlarsa her şeyi açıklayacağım”
Sonuç: Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasında görev alan, Danıştay cinayeti için Alparslan Arslan ile Ankara’ya giden, Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin ağırlaştırılmış müebbet verdiği Osman Yıldırım tahliye oldu. Cumhuriyet’e bomba atılmasında ve Danıştay cinayeti için Ankara’ya giden diğer iki sanık ise ceza aldı.
İşte, yazı böyle… Okuyunca insanın tüyleri diken diken oluyor. İnsan biz nereye tezgah açmışız demekten kendini alamıyor.
Bugün böyle düzen içinde olanların ellerindeki sapın dönmesiyle keserin kendi başlarına geçeceğini unutmamaları gerekir.
Sağlıcakla kalın!
Fikri Atılbaz